Rusya Ukrayna savaşının üzerinden haftalar geçmişken , iki ülke arasında barış anlaşması umudu ile tüm dünyanın gözü Antalya’ya çevrildi. Savaşın başlamasından itibaren ilk defa taraf ülkelerin Dış İşleri Bakanları bir araya geldi. Görüşmeye ev sahipliği yapan ve diplomasi ihtimallerini masaya yatıran Türkiye açısından da bu gelişme önemli bir adımdı. Ancak beklenildiği gibi görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmadı.

Görüşmenin kazanına bakarsak elbette Türkiye oldu. Üçlü toplantının akşamında başkanlığının 93. Gününe kadar temas kurmayı tercih etmeyen ABD Başkanı Joe Biden’la Cumhurbaşkanı Erdoğan telefon görüşmesi gerçekleşti. Başkan Biden’ın resmi twitter hesabından Erdoğan görüşmesine ilişkin twit paylaştı.“Erdoğan’la saldırganlığından dolayı Moskova’nın hesap vermesini sağlayacak uluslararası çabaların devam etmesinin önemini konuştuk” ifadelerini paylaştı.Biden’nın ifadesinde geçtiği gibi aslında Türkiye’nin de Rusya’ya karşı yaptırım uygulaması bekleniyordu. Ancak Moskova’ya uygulanması beklenen yaptırım baskısına karşı Türkiye, Antalya’daki görüşme ile   savaşan iki ülkeye karşı tarafsızlığını ve iki tarafla da görüşebilen ülke pozisyonunu ve kozunu Batı’ya karşı netleştirmiş oldu.

Kazancımız bununla da kalmadı. Ayrıca Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik önemini, bölgesel çatışma ve düzen kurma oyunundaki oyunculuğu ve diploması ustalığı bütün taraf ülkelere ve Batı’nın anlayacağı bir şekilde yansıtılmış oldu. Rusya Devlet Başkanı Putin ile direkt iletişime geçebilen NATO üyesi bir ülkenin varlığı, Batı’nın reddetmeyeceği bir gerçek olarak hafızasına kazındı. Şimdi ise Türkiye için bir sonraki aşama liderler düzeyindeki bir görüşmenin gerçekleştirilmesinin sağlanması.

Türkiye garantör ülke olur mu? 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Antalya Diplomasi Formu’nda gerçekleşen görüşme sonrası yaptığı açıklamada "Rusya ile Ukrayna arasında müzakere ettikleri birçok unsur var. Böyle durumda Ukrayna bazı ülkelerin garantör olmasını istiyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye'dir" dedi. Son gelişmelere göre sadece Ukrayna değil Rusya tarafı da Türkiye’nin garantör ülke olmasına sıcak bakıyor.

Öncelikle garantör devletin tanımına ve sorumluluklarına odaklanmamız gerekiyor. Garantör devlet ;başka bir devletin anlaşma ya da adımları üzerinde söz sahibi olmak anlamını taşır. Örnek verecek olursam Türkiye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin garantör devletlerinden bir tanesidir. Eğer Kıbrıs’ta almış olduğumuz inisiyatif ve garantörlük adı altında bir etkileşim ise Ukrayna-Rusya krizinde bu durum çok farklı duruma gelebilir ve özellikle Türkiye’yi zor bir duruma sokma olasılığı da var.

Böylesine sorunlu bir coğrafyada garantörlük büyük riskler taşıyan bir hale gelebilir. Rusya’ya rağmen garantörlük mekanizması oluşturmak olası bir çatışmada büyük destekler alma zorunluluğunu doğurabilir. Garantör olarak taraf olmak, Ukrayna lehine sorumluluk almakla eşdeğerdir. Bu durumda savaşın ilk gününden itibaren ilkeli yaklaşan ve tarafsızlığını koruyan Türkiye’ye zarar getirecektir. Tarafsızlığımızın bozulması ile birlikte Rusya ile bizi karşı karşıya getirebilir. Son derece tehlikeli bir tuzak.

Özellikle Financial Times gibi Batı’nın zihni ve fikri düşüncelerini bize sansürsüz yansıtan ve algı oluşturmada usta olan medya kuruluşunun , Rusya ve Ukrayna’nın savaşı bitirmek için 15 maddelik bir anlaşma planının taslağı üzerinde çalıştıklarını yazması ve haberde Türkiye’yi garantör olarak vurgulaması üzerinde düşünmemiz gereken çok önemli bir konu olduğunun başka göstergesi.

Sonuç olarak Türkiye'nin diplomasi alanındaki başarısı ve savaşın tarafı iki ülke ile diyalog kurma konusundaki başarısını yine  tüm dünyaya göstermiş oldu. Bu başarı ülkemizce ne kadar takdir edilse de bu durumu hoş karşılamayan ve rahatsız olan devletlerin stratejik oyunlarına maruz kalmamak için dikkatli olmalıyız. Garantörlük konusunda ise belirli şartları sunmadıkça diplomasi başarımızı gölgeleyecek herhangi bir tuzağın içine çekilmemek için gayret göstermeliyiz.