Çocukluğumdan beri polisiye kitaplar ve filmlere meraklıyım. Yerli yabancı ayırmaksızın okurum, izlerim. 

Aslına bakarsanız konular genel anlamda aynı. Bir tarafta cinayet işleyen katil, öteki yanda katili yakalayan polis. Aradaki tek fark katilin kurbanını öldürme şekli ve garip nedenleri. 

Kimi gaipten sesler duyuyor, kimi kötü geçen çocukluğunun intikamını alıyor, kimi kurbanlarının acısını dindirdiğini düşünüyor kimi de sadece sapıkça dürtülerini bastırmak için öldürüyor. 

Bir de öldürmeyi sıradan bir eylem gibi gören, bu nedenle seri cinayetler işleyen seri katiller var. 

En çok da seri katiller ilgimi çeker,  merak ederim.

Ne yaşayıp da böyle oldular?

Öldürürken ne hissediyorlar?

Kendilerini nasıl algılıyorlar?

Kinlerinin sebebi ne?

Doymak bilmeyen hastalıklı cinsel istekleri kendilerine normal mi geliyor?

Aşırı tutkuları ya da sadist davranışları üzerine düşünüyorlar mı?

Aynaya bakınca ne görüyorlar?

Hiç pişmanlık duyuyorlar mı?

Dünya ya bir daha gelseler nasıl bir hayat isterlerdi?

Peki, kime seri katil denir? Seri katil aynı biçimde ve aynı yöntemleri kullanarak, 30 günden fazla bir zamanda 3 veya 3'ün üzerinde fazla kişiyi öldürmüş, çeşitli kişilik bozukluklarına sahip kişilerdir.  

Dünya üzerinde pek çok cani ruhlu seri katil geçmiş ve gelecekte kanlı cinayetlere neden oluyor. Pek çoğu işlediği cinayetlerle gurur duyduğunu belirterek,  soğuk kanlılıkla kurbanlarını nasıl öldürdüğünü, cinayet anında maktule yaptığı işkenceleri anlatmakta bir sakınca görmüyor. 

Seri katil denince akla ilk olarak Amerika gelse de maalesef Türkiye'de de çeşitli zamanlarda seri katil vakaları görülmüştür. 

Art arda işledikleri cinayetler aylar, hatta yıllarca konuşuldu. Kimine "çivici katil", kimine "canavar" yakıştırması yapıldı. Hepsinin ortak özelliği ise aynıdaydı. 

 Işte Türkiye'nin seri katilleri ve işledikleri korkunç cinayetler. 

Antep Canavarı Abdullah Dayı (Abdullah Palaz)

Türkiye'nin bilinen ilk seri katili namı diğer "Antep Canavarı Abdullah Dayı" idi. 

Abdullah Palaz, kimine göre "şehir eşkıyası", kimine göre "memleketin namus bekçisiydi. 43 kişiyi öldürdüğü için 38 ayrı cezaevinde 48 yıl yattı. 24 cinayetten ise beraat ettiği söyleniyor.

Bebek Yüzlü Katil (Ali Kaya) 

Ali Kaya 1997'de amcası Celal Kaya'yı öldürdü, 5 yıl hapis yattı. Cezaevinden çıktığında annesine tecavüz eden Zeynel Abidin Gümüş'ü öldürdü. Bu cinayet sonrası akli dengesi bozuk raporu alarak akıl hastanesine kaldırıldı. 1999'da kapalı yerde duramaz raporu aldı ve bu nedenle hastaneden çıkarıldı. Bundan sonra Alanya'da 5 kişiyi daha bıçaklayarak öldürdü. Cinayetlerin tümünü Alanya'da işledi. Son cinayetinden sonra kişilik bozukluğu teşhisiyle tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Hatanede, yine benzer suçlarla oraya atılmış olan Ayhan Kartal'ı bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetlerinden sonra Şanlıurfa yarı açık cezaevi'ne kaldırıldı. Bir yıl sonra buradan firar eden Kaya, 2004 yılında Alanya'da yakalandı. 

Çivici Katil (Süleyman Aktaş) 

Elektrik Kurumu'nda hat işçiliği yaparken 31 bin 500 volt elektrik akımına kapılıp ağır yaralanan Aktaş, bu olaydan sonra Antalya'da Nuri Keskin adındaki Baş komiseri öldürdü ve tutuklandı. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde 4,5 yıl tedavi gördü. Taburcu olduktan sonra Denizli'nin Bozkurt İlçesi'ndeki Çambaşı Köyü'ne döndü. 1994'te dört komşusunu öldürdü, gözlerine ve kafalarına çivi çaktı. İfadesinde "Çivi görünce dayanamıyorum, insanların kafalarına çakmak istiyorum" dedi. Kamuoyunda "Çivici Katil" olarak anılmaya başlanan Aktaş, konulduğu Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine konuldu, buradan kaçtı ancak yakalandı. Aktaş, 2008'de de koğuş arkadaşı Ömer Yılmaz'ı, başına taşla vurup hastanelik etti.

Artvin Canavarı (Adnan Çolak)

Adnan Çolak 1992-1995 yılları arasında Artvin ve İlçelerinde 11 kişiyi öldürdü. 

Çolak'ın kurbanları yaşları 68-95 arasında değişen kişilerdi. Çolak öldürdüğü 6 kadına da tecavüz etti. Saldırı sırasında kullandığı silah nedeniyle 'Baltalı katil' ve 'Artvin Canavarı' olarak anılmaya başlandı. Yaralı kurtulan kurbanlardan biri sayesinde yakalandı. Yargılandığı davada cinayetlerini, 'Yaşlı insanları öldürüyorsam da bunlar zaten zamanlarını doldurmuşlar. Onlar bizim yerimize fazladan yaşıyorlar. Belki de bizim kısmetimizi yiyorlar. Hem kendimi tatmin ediyordum, hem de onları öldürerek toplumu rahatlıyordum' dedi. Adnan Çolak 5 yıllık yargılama sonunda 112 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı ancak kamuoyunda 'Rahşan Affı' olarak bilinen şartlı salıverme düzenlemesiyle 2005'te serbest bırakıldı. 

İnsan Avcısı (Hamdi Kayapınar)

Hamdi Kayapınar Mart 1998-Şubat 2001 yılları arasında Kayseri'de 7 kişiyi öldürdü. İlk öldürdüğü kişi 14 yaşındaki kardeşiydi. Kayapınarr- 4 kişiyi de öldürmeye teşebbüs etti. Kayapınar yakalandığında polise verdiği ifadesinde, cezaevinden çıktıktan sonra ailesi ve toplum tarafından dışlandığını ve insanlara karşı kin beslediğini anlatarak, öldürdüğü kişileri 'av', gasp ettiği para ve eşyaları ise 'av ganimeti' olarak gördüğünü söyledi ve kendini 'Avcı' diye tanımladı. Yargılandığı davada seri katil Seyit Demirci ile iddia üzerine insan öldürmeye başladığını da iddia etti ve DGM'deki ifadesinde 'Bu iddiayı kazandım' dedi. 2002'de müebbet hapis cezasına çarptırılan Kayapınar, daha sonra infaz yasalarından yararlandırılarak son Ankara Yarı Açık Cezaevi'ne aktarıldı. 

Kasımpaşa Canavarı

1976'da Kasımpaşa'da liseli Handan Otak bıçaklanarak öldürüldü. Peşi sıra yine Kasımpaşa da bir inşaatın gece bekçisi  Hasan Kaya'da kafası demir çubukla parçalanarak katledildi. Dolapdere'deki bir atölyede işçi olarak çalışan Veli Özel de benzer bir cinayete kurban gitti. Bir süre sonra da Piyale Paşa'da lastiği değiştirmekle uğraşan taksi şoförü Zekeriya Galip, bir kişinin demir çubukla saldırısında ölümden son anda kurtuldu.  Ancak onun tanıklığına rağmen katil bulunamadı. Dönemin gazete manşetlerini kaplayan cinayetler serisinde meçhul katil 'Kasımpaşa Canavarı' olarak anıldı. Katil hiçbir zaman bulunamadı. Ancak 'Kasımpaşa Canavarı' ününü uzun süre korudu ve kitaplara, filmlere ilham verdi. 

Mobilyacı Katil (Seyit Ahmet Demirci)

Seyit Ahmet Demirci Mayıs-Temmuz 1998 tarihleri arasında İstanbul'da üç mobilyacıyı dükkanlarının bodrum katında kafalarına kurşun sıkarak öldürdü. Esenler ve Bağcılar'da hiç tanımadığı mobilyacıları rastgele seçerek öldürmüştü. Daha sonra bunun nedeninin çocukluğunda yaşlı bir mobilyacının, dükkanının bodrum katında tecavüzüne uğraması olduğu ortaya çıktı.  Aynı kişi Demirci'nin bir çocukluk arkadaşına da aynı şekilde tecavüz etmiş ve Demirci buna tanık olmuştu. Yakalanmasaydı cinayetlerini tecavüze uğradığı yaşa (11) tamamlayacağı ortaya çıktı. Yargılanmasında 'Şuursuzca öldürdüğünü' söyledi, akli dengesinin yerinde olmadığı savunması yaptı ancak üç kez idama mahkûm oldu. 

Tornavidalı Katil (Yavuz Yapıcıoğlu)

Yavuz Yapıcıoğlu, Türkiye kriminoloji tarihinin en tehlikeli, en çok cinayet işleyen sanığı. Polis kayıtlarına göre 18 kişiyi öldürdü. Ancak 43 cinayetin sanığı olduğu ileri sürüldü. İstanbul ve Ankara'da cinayetler işledi. Cinayetleri işleme biçimi nedeniyle, "tornavidalı Katil" olarak anıldı. Kendisine "günaydın" diyen bir kızı, nişanlısını ve 3 arkadaşını, sonra da kaçarken durduğu bir aracın şoförünü öldürdü. Durmadı cinayetlerine devam etti. Abisinin dükkanını yaktı, anneannesini öldürdü. Ankara Otogarında simit parası istediği bir kişinin de canına kıydı. Bu cinayeti gören bir kişiyi de katletti. 

Öldürdüğü kişiler arasında ısmarladığı dondurmayı yemeyi reddeden Belçikalı bir kadın turist de vardı.  Bir lisenin önünde tartışan kız öğrenciyle hademeye saldırdı, hademeyi öldürdü. 1993'te iki üniversite öğrencisine tecavüz etti ve öldürdü. Bu iki cinayeti onun işlediği kanıtlanamadı. Yakalandığında "cezai ehliyeti" olmadığı için konulduğu akıl hastanesinde "Ben İsa'yım" iddiasında bulundu., bir hastabakıcıya ve bazı hastalara saldırdı, hastanede yangın çıkardı. 2002'de Çorlu'da bir spor tesisinin üç bekçisini öldürdü, sonra da sığındığı camide imamı ve orada bulunanları ağır yaraladı. Yargılandığı davada "bir katil, bir canavar" değil, "Atatürk" olduğunu iddia etti. Seri cinayetleri işlemeden önce bir tarikata girdiği ileri sürüldü. Pek çok akıl sağlığı raporu bulunan ve bu nedenle hep cezaevi yerine hastaneye giden Yapıcıoğlu için mahkemece oluşturulan bir kurul tarafından "akıl sağlığı yerinde" raporu verildi ve bu şekilde cezai ehliyet kazanması sonucu hapse konuldu. Halen cezaevinde.