Mozloyev, AA muhabirine, 10 Mart'ta Moskova'da düzenlenecek Türkiye-Rusya Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısı ve iki ülke ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye ve Rusya arasında ÜDİK, Ortak Stratejik Planlama Grubu ve Toplumsal Forum gibi yapıların bulunduğunu anımsatan Mozloyev, bu tür toplantıların iki ülke ilişkilerinin kurumsallaşması, gelişmesi ve stratejik hedeflere ulaşılması açısından önem taşıdığını ifade etti.

Mozloyev, Türk-Rus ilişkilerinin geleceğinin sağlam bir temele oturtulmasının karşılıklı güvenin sağlanmasıyla mümkün olacağını belirterek, "ÜDİK zirvesi karşılıklı güvenin yerleşmesi için önemli bir yere sahip olacaktır. Ayrıca 15 Temmuz FETÖ'nün darbe girişimi sonrasında Rusya'nın Türkiye'ye gösterdiği dayanışmanın karşılıklı güvenin köşe taşlarından biri olacağı düşüncesindeyim" dedi.
"Tek kutuplu dünyadan çok kutuba geçiş süreci yaşanıyor"

21. yüzyıla girilmesiyle dünyanın niteliksel olarak yeni bir aşamaya geldiğini ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan küresel düzenin niteliksel değişikliklere uğradığını savunan Mozloyev, "Bu düzen yeni sorunlara cevap vermemeye başladı. Dolayısıyla artık literatüre de girmeye başladı, tek kutuplu dünyadan çok kutuba geçiş süreci yaşanıyor. Bana göre Türkiye ve Rusya bu çok kutupluluğun kutuplarından birini oluşturabilirler" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ve Rusya'nın Suriye'deki savaşı sonlandırmak için yaptığı işbirliğine de değinen Mozloyev, görüşmelere katılan tarafların başlangıçtaki ivmeyi devam ettirmesi durumunda Astana sürecinin Cenevre'yi geride bırakabileceğini ileri sürdü.

Mozloyev, "Cenevre sürecinin aksamaya başlamasının hemen ardından Astana sürecinin devreye girmesi ve Türkiye ile Rusya'nın arkasında üçüncü oyuncu durumunda olan İran'ın da bu sürece katılması gösterdi ki, Suriye konusu küresel bir sorun olmasına rağmen bölgedeki ülkelerin baş oyuncu konumunda sorumluluğu üstlenerek Suriye ihtilafına çözüm bulma istekleri sembol niteliğinde bir olaydır ve takdire şayandır" diye konuştu.
Editör: TE Bilisim