ANKARA - Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, "Bugün Türkiye ürettiği platformlar ve alt sistemlerinin yetenekleri sayesinde savunma sanayiinde artık bir pazar değil, aktör konumuna dönüşmüştür" dedi.

Savunma Sanayii Başkanı Demir, Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) ile Defence Turkey Dergisi'nin düzenlediği 'Uluslararası Geleceğin Askeri Konferansı'na video mesaj gönderdi. Demir, insanlık tarihi kadar eski olan harp karakterinin; çağın şartları, teknolojik değişimler, uygulanan stratejiler ve benzeri nedenlerle sürekli bir değişim içinde olduğun ancak doğasının sabit olduğunu belirterek, "Harbin doğası değişmezdir, harbin odağında insan vardır ve temelini insan doğasından alır. Mücadele eden güçlerin özünü insan teşkil eder. En nihayetinde, tüm mücadele, insanların çıkarlarına göre yapılır. Günümüzde harbi tanımlayan teknoloji ve kavramlar sürekli ve hızlı bir şekilde dönüşürken, savaşın birincil aktörü olan insan, büyük ölçüde değişmeden kalmıştır. Bugün askerler, daha eğitimli ve tarihsel emsallerinden daha donanımlı olabilir, ancak performans yetenekleri benzer durumdadır" dedi.

Fark oluşturmak ve geleceğin tehditlerine hazırlık yapmak amacıyla 20'den fazla ülkenin tek erin fiziksel güvenliği ile kullandığı silah ve sistemleri modernize etmeyi hedefleyen 'geleceğin askeri projesi veya programı'nı kullandığını belirterek, "Bu proje ve programların birçoğu yeni haberleşme teknolojileri, yapay zeka, robotik, harici iskeletler, artırılmış gerçeklik, ileri malzemeler, nanoteknolojiler gibi gelişen teknolojilerin getireceği avantajları kullanmaya odaklanmıştır" diye konuştu.

'SAVAŞ STRATEJİLERİNİN GELİŞİMİ, TEKNOLOJİ İLE DOĞRUDAN BAĞLANTILI'

Muharebe ortamında düşmana üstünlük sağlamak için çağın bilgi ve teknolojisinden bağımsız olarak kendi yeteneklerinin farkında olmayı, onları etkin şekilde kullanabilmeyi ve her daim düşmandan daha üstün yeteneğe sahip olmayı mecbur kıldığını kaydeden Demir, şöyle konuştu:

"Bu yeteneğin çağın teknolojisiyle entegre olması ise düşmana karşı en önemli caydırıcılık faktörlerinin başında gelmektedir. Caydırıcılığın sürekli olması, sadece günün şartlarına adapte olmayı değil, savaşın gelecekte nasıl olacağını öngörmeyi ve buna göre stratejiler belirleyerek proaktif davranmayı gerektirmektedir. Elektronik, iletişim ve malzeme teknolojilerindeki gelişmeler, askeri alanda da önemli atılımlara vesile olmuştur. Bu gelişmelerin 21'inci yüzyıla yansımaları, savaşın icrasını kökünden değiştirmiştir. Bilim ve teknolojinin seyri bu anlamda, içinde bulunduğumuz yüzyılın ortalarına doğru ilerleyen süreçte savunma alanında bir takım teknoloji, sistem ve çözümleri ön plana çıkarmaktadır. Askeri kabiliyetlerin, savunma teknolojilerinin ve savaşa dair stratejilerin gelişimi, teknoloji ile doğrudan bağlantılıdır. Savaşın yakın ve uzak gelecekte nasıl cereyan edeceği; muhtemel çatışma ortam ve koşulları ile hasımların elde etmeleri muhtemel kabiliyetlerin önceden kestirilmesi, etkin bir savaş gücü bulundurmak için şarttır. Başka bir ifade ile stratejik, ekonomik, siyasi ve teknolojik uzgörü yetisi birlikte kullanıldığı vakit, modern ihtiyaçlara yanıt verebilen bir savunma kapasitesinin inşası mümkün olur."

'TÜRKİYE ARTIK AKTÖR KONUMUNDA'

Geleceğin muharebe ortamının en önemli unsuru olacağını düşündüklerini, sürü insansız hava-kara-deniz araçları, büyük veri, siber güvenlik ve uzay, uydu teknolojileri, yapay zeka ve robotik, insansız kara ve deniz araçları, lazer ve elektromanyetik silahlar gibi konularda çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Demir, şunları kaydetti:

"Artık Türkiye'nin savunma sanayiinde dünyanın gerisinde kalma lüksü olmadığının bilinciyle hareket ediyoruz. Dünyada her an gelişen teknoloji sayesinde büyük bir rekabet gücü yarışı yaşanmakta olup, bu yarışın en önemli aktörlerinden biri de savunma alanındaki Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) ile inovasyon çalışmalarıdır. Bu nedenle teknoloji odaklı Ar-Ge, Ürün Geliştirme (Ür-Ge) ve İnovasyon stratejilerinin belirlenmesi, teknoloji projelerinin yönetilmesi başkanlığımız için stratejik öneme sahip konulardır. Küresel bir güç olma yolunda hızla ilerlemekte olan ülkemiz, savunma sanayii alanında da özellikle son yıllarda ciddi bir atılım içindedir. Bu doğrultuda yürütülmekte olan projeler vasıtasıyla sanayimiz ve ihracatımız büyümekte ve bu alanda dışa bağımlılığımız gün geçtikçe azalmaktadır. Daha da önemlisi bu projelerin çıktıları olan platformlar ve sistemler sahada kullanılmakta ve güvenlik güçlerimizin görevlerini güvenle icra etmelerine yardımcı olmaktadır. Bütün bu başarılar, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliği ve karar alma süreçlerindeki desteği ve savunma sanayii ekosisteminin gayretleri sayesinde elde edilmiştir. Bugün Türkiye ürettiği platformlar ve alt sistemlerinin yetenekleri sayesinde savunma sanayiinde artık bir pazar değil, aktör konumuna dönüşmüştür. Geleceğin teknolojilerine bugünden başlayan yolculuğumuz sayesinde, yakın gelecekte bugünkü konumundan daha ileride olan bir Türkiye göreceğimize olan inancım tamdır."