İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Erdoğan, TİKA'nın Kudüs etkinliğinde, "Yüzyıllar boyu dünyada barışı temin eden ecdadın torunu olan bu ümmetin artık birlik olması ve yeniden kardeşlik hukukunu yüceltmesi gerekiyor." dedi.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığınca (TİKA) düzenlenen “Kudüs: Barışın Peşinde, Dünü, Bugünü, Yarını” başlıklı etkinlik Türk ve Filistin milli marşlarının okunmasıyla başladı.

Program öncesinde, Filistinli ressam Sihap Kavasme’nin Kudüs temalı kara kalem sergisinin açılışı yapıldı.

TİKA Başkanı Serdar Çam, yaptığı açılış konuşmasında, bugün İstanbul’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) önemli bir toplantı düzenlediğini anımsatarak toplantıda dünyaya önemli mesajlar verileceğini kaydetti.

Çam, ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması kararının yok hükmünde olduğunun altını çizdi.

Programda, 1516’da Yavuz Sultan Selim’in mübarek Kudüs’e teşrifleriyle başlayan 401 yıllık dönemdeki huzur ve barışın uzmanlarca detaylıca anlatılacağını söyleyen Çam, “Türkiye Cumhuriyeti ve kurumları olarak aslında bu haftayı yoğun olarak Kudüs’e ayırmış olduk.” dedi.

Çam, 9 Aralık 1917 Balfour Deklarasyonuyla birlikte aradan geçen 100 yılda nelerin yaşandığını, ne tür sıkıntıların dünyaya yayıldığını anlamak açısından bu toplantının önemine değinerek, “Osmanlı olarak biz kuru bir milliyetçilik veya bir şovenist yaklaşımla hiçbir zaman bakmadık. Tarih boyunca tamamen huzurun, barışın, ahlakın ve adaletin yayılması için var olmuş, yeryüzünde barışı tesis etmek üzere aktif olmaya çalışan inanç topluluğuyuz. Bundan sonraki süreçte kurumlarla yapılacak çalışmalarla bu davada barış ve huzurun tesis edilmesi için çaba sarf edilecek.” diye konuştu.

Kudüs'ün durumu hakkında değerlendirmede bulunan Çam, "Ümmetin bu dağınıklığı, perişanlığı ve zavallı haline bir bakıma manevi tokat olarak bakmamız ve hepimizin de bir şekilde kendimize gelip çeki düzen vermemiz lazım. Kudüs’teki insanlar her gün sabah namazına giderken başladıkları acıyla ve zorluklarla evlerine dönmektedir. O şehirde olmanın, çocuk yetiştirmenin, ekonomik, siyasi ve kültürel olarak onurlu şekilde yaşamanın tüm şartlarının oluşması için hep birlikte mücadele için yardımcı olacağız." ifadelerini kullandı.

"İnsanlık hakikaten barışa ve huzura muhtaç”
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan da etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, çok anlamlı ve önemli günlerden geçildiğini belirterek, “İslam medeniyetinin çekildiği ve Batı medeniyetinin yükseldiği dönemde, Batı medeniyetinin yükseldiği bölgelerde hep zulmün, hep kanın, hep gözyaşının olduğunu görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Kudüs’ün bu örneklerden sadece bir tanesi olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“401 yıl boyunca, Osmanlı döneminde orada bütün dinlerin huzur içeresinde yaşadığını, kimsenin dilinden, dininden, inancından dolayı baskı görmediği bir dönemin akabinde dünyaya medeniyet, insan hakları, demokrasi ve insan hakları vaadiyle hükmetmeye çalışan Batı uygarlığı maalesef Kudüs’e de kan getirdi, göz yaşı getirdi. Adalet getirmedi. İnsanları inancından, dininden, renginden dolayı hep dışladı, hor gördü ve ayrıştırmanın gayreti içeresinde oldu.”



Erdoğan, gelinen noktada dünyanın neresinde bir katliam yaşanıyorsa, orada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) bir kararı olduğunun altını çizerek, “İnsanlık hakikaten barışa muhtaç. İnsanlık hakikaten huzura muhtaç.” diye konuştu.

Demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi olguların duruma göre kullanılan hamasi laflar olduğunun anlaşıldığını vurgulayan Erdoğan, “İşte şimdi geldiğimiz noktada bu Batı uygarlığının öncü gücü diyebileceğimiz ülke ne yapıyor? İşte bu ülkenin başkenti bence burasıdır. Ben de büyükelçiliğimi taşıyacağım diye bir karar alıyor. Ne için? İnsanlığın huzursuzluğu daha fazla artsın, insanlar birbirine daha fazla düşman olsun. Bunu tahrik etmek için. Yani burada barışı, huzuru temin etmek gibi hiçbir gayenin olmadığını görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, Batı medeniyetinin bu vahşi ve zalim yüzünün yüzyıldır göründüğünü ifade ederek, “Ne zaman yeniden ecdadın o huzur, barış ortamını tesis ettiği izzete ulaşabileceğiz? Birazda bizim kendimize dönüp bakmamız gerektiğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Egemenlik iddiasında olan Batı uygarlığının dünyada bazı sloganlar kisvesi altında huzursuzluk tohumları ektiğini ve barışı devamlı tehdit ettiğinin altını çizen Erdoğan, “O zaman yüzyıllar boyu dünyada barışı temin eden, zulme karşı duran bir ecdadın torunları olan bu ümmetinde artık kendine gelmesi, yapması gerekenleri yapması, birlik olması ve yeniden dünyada kardeşlik hukukunu yüceltmesi gerekir diye düşünüyorum.” dedi.

Erdoğan, Kudüs’ün bunun nişanesi ve bir dönüm noktası olacağını dile getirerek, “Bu dönemde yaşadıklarımız bir ikaz daha oldu sanıyorum. İnşallah bu sefer biraz daha ecdadımıza, ümmet olma şuuruna yakın işler yapmamıza vesile olur.” diye konuştu.

Bugün İstanbul’da gerçekleştirilecek İİT toplantısından hayırla ve güzel kararların çıkmasını umduğunu dile getiren Erdoğan, “İnşallah ümmetin idarecileri, ümmete yaraşır kararlar alacak, alabilecek dirayette olurlar diye temenni ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan programda, Kudüs'ten getirilen toprak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ve TİKA Başkanı Serdar Çam'a verildi.
Editör: TE Bilisim