Umursanmak Veli beyin yaldızlı ve oldukça gösterişli kartviziti ve “siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” tarzı konuşmaları dikkat çekerdi.

Umursanmak
Veli beyin yaldızlı ve oldukça gösterişli kartviziti ve “siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” tarzı konuşmaları dikkat çekerdi. Veli Bey her konuşmasında Ne kadar önemli, bir kişi olduğunu vurgulamaya özen gösterirdi. Veli Beyin bu halleri insana; ailesi tarafından umursanılmadan büyütüldüğünü akla getiriyordu.

Kabul Edilmek
Ahmet Bey Doğal davranmakla zorlanıyordu. Alay edilmek, dışlanmak ve ötekileştirilme korkusu yaşıyordu. Utanca boğulmuş kişiliği onu hep maskeli dolaşmasına neden oluyordu. Kendisi olmak onun için işkence gibiydi.  Ruhsal sorunların neden olduğu rahatsızlıklar onun yakasını bırakmıyordu. Çocukluk dönemlerinin en doğal hallerini sergiledikleri için; tepki, eleştiri alan ve kabul edilmeyenler ilerde kendileri olması zorlaşıyordu.

Değerli Olmak
Özge hanım ne kadar başarılı olsa da, mükemmellik konusunda ne kadar gayret etse de hep bir eksikti sanki. Kendini eksik, değersiz bulmaktan dolayı aşağılık duygusunun önüne geçemiyordu. Kim kendisini takdir etse o an kendi eksikliklerini dile getiriyordu. Utangaçtı. Konuşurken zorlanıyor bazen cümleleri tam anlaşılmıyordu.  Çocukluk döneminde kendisine ailesi tarafından değer verilmemesinin faturasını ödüyordu Özge Hanım.

Özgüven, Beceri ve Yetenek
Hasan Bey oldukça fazla iş değiştirmişti. Her karşılaştığı problem, başarısızlık ona çocukluk dönemlerinde kendisine söylenen “bırak sen yapamazsın, senin işin değil bu, çok sakarsın, senin elinden hiçbir iş gelmez, sen biraz zor adam olursun, beceriksiz, neye elini atsan bozuyorsun” sözleri kulağında çınlıyordu. İlk başarısızlıkta “ben bu işi beceremeyeceğim” ümitsizliğine kapılıyordu. ”Halbuki en yakın arkadaşı ne zaman başarısız olsa “bu bir deneyimdi” “başka yollar denemeliyim” benzeri düşüncelerle asla pes etmemesine hayran oluyordu. 

Şarta Bağlı Sevgi
1.“Başarılı olduğun için seviyoruz”
2.“Eğer bu işi başarırsan seni çok seveceğiz”
3.“Ne olursa ol sen bizim biricik çocuğumuzsun hep yanındayız ve her şeye rağmen seni çok seviyoruz”
“İçin sevgisi” ve “Eğer sevgisi” şartlı sevgidir ve mutsuzluk verir. Sevginin şarta bağlı olması kaygı yaratır. Sevgiye layık görülen şey, kişinin kendisi değil davranışı ve durumudur.

Değersizlik hissi yaşatır.
“Rağmen sevgisi” inde ise kişi rahat ve kaygısızdır. Çünkü sevgi kendisi içindir. Şarta bağlı değildir. Önemli olan çocuğun, öğrencinin, çalışanın ve vatandaşın hiçbir şarta bağlı olmaksızın, karşılıksız sevildiğini bilmesidir.  Adam yerine konulan insan sevildiğini bilir. Fanatik ve militan ruhlu kişilerde, sevgi açlığını gözlemek mümkündür. Sevilmek uğruna canını ortaya koyabilenler fanatik gruplar tarafından çabuk tespit edilir ve kullanılırlar.

Varoluşun Beş Boyutu
Umursanmak,  kabul edilmek, değerli olmak, yeteneklerinin ve becerilerinin anlaşılması, sevilmesi; insanın varoluşunun beş boyutudur.

Etkin Dinlemek  
Bir kahve içmeye davet eden komşumuzun anlatmak istediklerini saygıyla dinleriz. Paylaşırız, tasdik ve takdir ederiz. Dinlenilen insan, yeniden doğmuş gibidir. En çok aranan dost en çok konuşan değil, dinlemesini bilendir. En etkili iletişim, etkin dinleyebilmektir. Varoluşun beş boyutunu yaşatmanın en kestirme ve etkili yoludur, etkin dinlemek. 
İnsan kendini en iyi görebildiği an, dinlenildiği andır. Dinlenilme anı, anlatanın kendisine odaklandığı ve kendisini tam olarak anladığı andır. En gerçekçi gözlerle kendisini görür, sorunlarına hakim olur, çözümlerine odaklanır.  En kaliteli iletişim; saygıyla, sevgiyle, takdirle, anlamasına, anlamak istemesine yapılan etkin dinlemeyle oluşur. 
Ön yargısız ve sorgulamadan, yani Beyninizle değil;  Empatiyle yani kalbinizle dinleyin. Dinleme anında kendinizi aradan çıkarın. Onun sahasında kalarak sadece anlamasına dinleyin. Saygı ve sevgiyle dinleyin. 
En sağlıklı iletişim, etkin dinlemeyle yapılanıdır.