Kimseyi hedef gösterme veya töhmet altında bırakma gibi bir niyetim yok ama bu yazıyı kaleme almak zorundayım. Bu sene körfezde çok fazla bir yoğu

Kimseyi hedef gösterme veya töhmet altında bırakma gibi bir niyetim yok ama bu yazıyı kaleme almak zorundayım.

Bu sene körfezde çok fazla bir yoğunluk var.

Geçen gün Burhaniye’nin alt tarafından geçen karayolundan bir saatte çıktık arkadaşımın arabasıyla; milim milik ilerledik, sıkıntılar bastı resmen, tam da büyük şehir trafiği gibiydi her şey.

Bayram tatiliyle de birleşince, gördüğüm kadarıyla yerli halk, esnaf, işletmeler bunun şaşkınlığını yaşıyor biraz.

Olsun bunlar, tatlı ve güzel şeyler… Körfez halkının ve esnafın yüzünün gülmesi için yazlıkçıların gelmesi lazım tabi…

Peki, bu adamlar; İstanbul’dan, Ankara’dan, Bursa’dan, Eskişehir’den ve daha başka büyük şehirlerden gelenler…

Hayatlarını ikame ettirdikleri yerlerde böyle mi davranıyorlar.

Toplum normlarını, görgü kurallarını hiçe mi sayıyorlar.

Hakikaten çok merak ettim doğrusu. Böyle yaşıyorlarsa vay, yuh, protesto, teessüf onların haline…

Geçen hafta içinde bir gün Edremit, Akçay taraflarındaydık. Ardından Ören’e ve Burhaniye’ye geldik. Epey bir gezdik dolaştık.

Kaç arabanın içinden gündüz gözüne asfalt yolun ortasına çöp atıldığını gördüm.

Pet şişe, peçete, poşet, çekirdek yığını, hiç fark etmez, pişkin pişkin camı açıyordu, sonra da yavaşça bırakıveriyordu yere…

Üstelik gözüm hep plakalara kaydı ve baktığım plakalar beni hiç yanıltmadı.

Yolun tam orta göbeğine araba park etmelerini, kimseyi umursamamalarını, sinyal kullanmamalarını, her türlü hakkı kendilerinde bulmalarını falan saymıyorum, bunları geçtim.

Tamam, “Para söyleyiş, giyim de yürüyüş öğretirmiş,” zenginsiniz, paranız var ki buralara tatil yapmaya gelmişsiniz.

Anladık yapın tatilinizi, rahatlayın, dönünce anlatacak hikâyeniz olsun…

Bunlar en doğal hakkınız, kimsenin bir şey dediği yok zaten…

Ama olmaz ki birader, çevreyi nasıl kirletirsiniz, nasıl yaparsınız bunu.

Peki, bunun cezası, yaptırımı yok mu? Bu tip konuları takip eden bir görevli olmuyor mu?

Bildiğim kadarıyla belediye kanununda çevreyi kirletme gibi bir cezanın olduğuydu. Yoksa bu uygulanmıyor mu?

Senin araban kirlenmesin diye yol, mahalle, ortak alanlar pislenebilir ama değil mi?

Zerre kadar umurunda değil, öyle değil mi?

Bilmeden yapanlara bir şey söylediğim yok da, benim lafım bu şark kurnazlarına, kendilerini akıllı sanan insanın pislerine…

Çünkü bu doğa hepimizin. Geçen yıllarda söyleşi yaptığım ve en son ‘gençlere ne tavsiye edersiniz’ diye sorduğum Tiyatro Sanatçısı ve Bizimkiler oyuncusu Tayfun Çorağan;

“Gençlere sorumluluk almalarını öneririm. Sorumluluk olmadan bir şey yapamazsın hayatta. Topluma iyi bir birey olmak, yararlı olmak için çalışsınlar... İnsan, doğa, hayvan sevgisi edinsinler… Hep insanlıktan yana olsunlar. Gezegen ve insanlık gidiyor çünkü… Ne kadar topluma faydası olabilirlerse ellerinden geleni yapsınlar.” demişti.

Bu sözler üzerine epey düşündüğümü hatırlıyorum.

Evet, Tayfun Çorağan çok haklı. Hepimizin gelecek nesillere karşı görevi ve sorumluluğu var çünkü.

Birazcık bunu hissedin lütfen.

Düşünmedikten, hassasiyetten yoksun olduktan sonra sıkıntı yok, rahat rahat çevreyi kirletebilirsiniz, bozup dağıtabilirsiniz ve yıkıp yamultabilirsiniz.