Tarihin her devrinde, her toplumda her, klikte düşünen, üreten istenlere pek iyi gözlerle bakılmamış, hatta onlar güç odakları için bir tehdit vası

Tarihin her devrinde, her toplumda her, klikte düşünen, üreten istenlere pek iyi gözlerle bakılmamış, hatta onlar güç odakları için bir tehdit vasıtası olarak görülmüştür. Bazen düşünmek en büyük eylemdir. Eylem illa ki meydanlarda tükürükler saçarak slogan atmak değildir. Eylem haddizatında en büyük slogandır. Ben ise bu eylemi gerçekleştirmekten son derece mesrur ve memnunum.
Üretmek, aksiyonel olmak bu milletin dinamiklerinde, DNA’larında öteden beri var olan yetilerdendir.
Sözde gelişmiş ve batılı ülkeler ya da bir başka ifade ile ülkemize ayar vermek isteyenler, düşünmeyen, üretmeyen, sorgulamayan, az para ile çalışan, televizyon başlarında vakit geçiren, şimdilerde ise internet ve sosyal medya canavarları üreterek insanlarımızı en üzücüsüde yavrularımız uyutmakta.
İspanya kralının futbol için söylediği bir benzetme var. Biz halkımızı yüz binlik beşiklerde sallıyoruz. (Futbol için bir benzetme) Artık bu realite milyarlara ulaştı. Ve insanlık ve insanlarımız bu beşiklerde sallanmaktan bulanık, görmekte ve bu saydam olmayan görüntü hasebiylede doğru, isabetli ve objektif kararlar alamammaktadır.
Onun için insanların düşüneninden zarar gelmez. Bilakis düşünmeyen kumpas kuran, kapalı kapılar ardında başka hesaplar peşinde olan iki yüzlü yaratıklardan malesef ki zarar gelir.
YAZMAK BİR EYLEMSE; BEN BİR EYLEMCİYİM
Ucu bitmeyen kalemimle sonsuz sayfalar doldurmalıyım. Fütursuz olmalı kelimelerim. Ne kadar özgürse yazdıklarım, taşıdığı anlamda o kadar büyük olmalı. Düşünmemeliyim yazarken çok anlamlı olmalı. Çoğul tekil binlere hitap etmeli. ... Suskun olmalı bağırmalı, haykırmalı. Yanlış ama doğru olmalı. Seçmemeliyim, korkmamalıyım yazdıklarımdan. Bangır, bangır bağırmalı, ilmik, ilmik çözülmeli. Hayatın kalemiyle bitmeyen satırlarım eşliğindeki en büyük eylememi gerçekleştirmeliyim.
Kalemi kavi ve kalbi olanlar için yazmak ulvi bir eylemdir.
Çünkü kalemdeki hareketsizlik çürümenin, ataletin göstergesidir. Kalemi çöpe gitmekten, kelimeleri paslanmaktan kurtarmak için yazmak gerekir. Ya da susmak ama susarken de vaveylalar atmak.
Şunu da biliyoruz ki; her yazan yazar değildir. (Allahualem ben hiç değilim sadece ama sadece karalıyorum.) Okuyucusuna bir şey katmayan, onu yüce ideallere taşımayan yazar değil, sadece katiptir.
Yazar söyleyecek bir şeyi olduğuna inanan kişidir.
Yazmak sorumluluktur… Yazmak olgunluktur…
Yazmak için yazmak değil, yaşamak için yazmak.
İnandığı değerleri yaşatmak için yazmak.
Evet, yazı hayata atılan imzadır.
Tarihe tanıklıktır.
Zamana müdahaledir.
Yazı yazmak sinmemek.
Yazı yazmak cesarettir.
Var olduğunu kanıtlamaktır.
Yani yazmak, faniliğin yok ediciliğine karşı var olma çabasıdır.
Öldükten sonrada yaşamaktır.
Her şeyin metalaştırıldığı, magazinleştirildiği, değersizleştirildiği günümüzde yazmak sadece yazmak değildir.
Yozlaşmaya karşı bir duruş.
Kültür emperyalizmine karşı bir kem bakış.
Baskılara karşı bir direniştir.
Müslüman için İslami ve insani bir reflekstir.
Bu bakımdan “nasıl” yazdığımız değil, “ne” yazdığımız önemlidir.
ALLAH SON NEFESİMİZE KADAR HAKKI, HAK OLANI, HAKTAN OLANI YAZMAYI NASİP EYLESİN .