Değerli okurlarım makaleme; 23 Kasım 2016 tarihinde Önce Vatan gazetesinde yayımlanan yazımdan önemsediğim bir ibareyi yineleyerek başlamak is
Değerli okurlarım makaleme; 23 Kasım 2016 tarihinde Önce Vatan gazetesinde yayımlanan yazımdan önemsediğim bir ibareyi yineleyerek başlamak istiyorum.“Dünya devi düşünen , düşündüğünü dile getiren ve gerçekleşmesi için amansızca mücadele eden milletlere karşıdır. Daha doğru bir ifadeyle, “ilim irfandan soluklanarak kalkınan bir ulus, emperyalistlerin sinsi hayallerinin önündeki en büyük engeldir..”
Çünkü okuyan uyanır, düşünür ve eğitimin köküne dinamit koyanların karşısında dimdik durur!…
Yıllardır bilinen bir gerçeği de buradan dile getirmek gerekiyor.
Stratejik konumda bulunan ülkelerin silkinerek kalkınması küresel gücün iki dudağı arasından çıkan direktiflerle engelleniyor.
Bu nedenledir ki tek gözle bakılan ilim/irfan camiamıza(!) ve o camiaya hayat vermeye çalışan vefakar ve fedakar öğretmenlerimize bu güne kadar yetkililerce verilen destekler ne yazık ki yeterli olmamıştır.
Değerli kalem Yılmaz ÖZDİL’ in Hürriyet Gazetesinde 24 Kasım 2010 tarihinde kaleme aldığı akıl ve düşünce kokan can alıcı yazısının kısa ve önemli olan bir bölümünü aşağıda sunuyorum. Bakınız nasıl bir saptama yapıyor sayın Y.ÖZDİL ezberciliğin getirdiği karamsar tabloya:
“Çünkü, ne kalabalık nüfustur aslında sorun, ne de ülkenin gariban olması... İneklerin sindirim sistemini ezberletiyoruz, düşünmeyi öğretmiyoruz çocuklarımıza...
Temel sorun budur.
“Camdan dışarı bakın, ilk ne görüyorsunuz?” diye soran ve “cam” cevabını vermeyenlere sıfır veren bir öğretmenin... “Bakarkör” olmamızı engelleyen bir öğretmenin öğrencisidir bu satırların yazarı...” Yılmaz Özdil
Meraklı okurlar için yazısının tamamı aşağıdaki linktedir : http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16361487.asp
Yine eğitim ordumuzun son durumunu gözlemleyebilmemiz için 23 Kasım 2016 tarihinde kaleme aldığım yazımdan bir başka bölümü daha sizlerle paylaşmam gerekiyor.
Kurulan tuzaklarla EZBERCİLİĞİN özel dershanelerde aşılandığı, bu uygulamayla eğitim/öğretim etkinliğinin sıfırlanacağı bilinmesine rağmen bu ve benzeri eğitim sorunlarının aşılması için yapılan hamleler ne yazık ki yetersiz kalmıştır.
Üzülerek belirtmeliyim ki, Eğitim Ordumuza, bu güne kadar Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve dava arkadaşlarının dışında, hiç bir iktidarın gözle görülür akılcı ve köklü yeniliklerle yaklaşımı olmamıştır.”
Şimdi de “Hükümetlerce uzun yıllardır eğitim camiamıza ne gibi olumlu katkılar sağlanmıştır, bununla yetinmeli miyiz?” gibi sorulara cevap aramaya çalışalım:
Bakınız, 2012 yılında Recep Tayyip Erdoğan başbakan iken Ak Parti’nin il başkanları toplantısında dershaneler hakkında eğitim camiasını sevince boğan ve ümitlendiren nasıl bir açıklama yapıyor:
“Dershanecilik olayını kaldıracağız, bundan kim gücenirse gücensin, kusura bakmasınlar. Dershanelerin kapatılması vatandaşın ortak talebidir. Okullar niye var? Okul varsa dershane niye var? Bu nedenle merdiven altı eğitime son vereceğiz”
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dershanelerin kapatılması” konusunda yaptığı açıklamanın üzerinden altı(6) yıl geçmesine rağmen, eğitim konusunda çeşitli hamlelerin yapıldığını ve/fakat köklü, akılcı bir değişim ve gelişimin hayata geçirilemediğini görüyoruz. Yine üzülerek belirtmeliyim ki, bu sürede okulların büyük bir kısmının dershane haline dönüştürüldüğüne de şahit oluyoruz..
Kısaca sınavlar olduğu sürece ‘Dershaneler’ de öyle ya da böyle faaliyetlerine devam edecek gibi duruyor. Bu işten nemalanan Eğitim İmha Piyonlarının ise aslan payını almaya devam edeceği kabul görülüyor!..
Hedef kitlesince; güçlü liderlik vasıfları kabul gören, verdiği söze inanılan ve yaptığı uyarılara harfiyen riayet edilen bir liderdir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Ancak gelin görün ki kendilerine; 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir'in oğlu Doğan Ertuğrul Halisdemir'in sınava hazırlık için dershaneden geldiğini söylemesi… Ayrıca Sabah Gazetesi'nden Safure Cantürk'ün de; dershanelerin yeniden ailelerin parasını sömürmeye devam ettiğini gündeme taşıması, haklı olarak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sinirlendirmiştir. “ Dershaneler hala kapatılmadı mı?” şeklinde uyarıda bulunarak bir kez daha şimdiki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a 'Bu kez kesin kapatın' talimatını vermiştir.
Ancak 2012 yılından bu yana dershanelerin kapatılmasıyla ilgili kat edilen yol Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yukarıda açıkladığım liderlik vasıflarına gölge düşürür nitelikte olmuştur!.
Ne yazık ki, eğitim sistemimizin ve sevgili öğretmenlerimizin/öğrencilerimizin ana sorunlarına yeterince çözüm getirilemeyen bir yılı daha geride bırakıyoruz. Velhasıl bu yılda içim sızlayarak, sevgili ve kıymetli öğretmenlerimizin ellerini saygıyla öpüyor, eğitim sisteminin çağdaş seviyeye ulaştırılacağı inancıyla öğretmenler gününü gönülden kutluyorum..
24 Kasım 2018 İZMİR