Davutoğlu dava açarak, ‘bana hakaret ediyorlar’ diyerek gerçeklerin üstünü örtmeye, muhalefeti susturmaya çalışıyor ama, yargı artık bu oyunu bozuyor.

Yargıtay verdiği bozma kararında, AİHM’nin “ siyasi hüviyete sahip şahısların kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere de katlanmaları gerektiği” hükmünü hatırlatmış, ayrıca AİHS’nin ifade özgürlüğünü, “zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen bilgi ve fikirler değil aynı zamanda rahatsız eden, şaşırtan ve gücendiren ifadeler” diye değerlendirdiğine dikkat çekerek, bu ifadeler var olmadan “demokratik bir toplum”dan söz edilemeyeceğini vurguladı.

Dünün Dışişleri Bakanı, ( Günümüzün Başbakanı ) Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de, 09.10.2012 tarihli CHP Grup toplantısında, ‘Türkiye’nin yanında Hamas, Barzani, Katar, Suudi Arabistan, Suriye’nin yanında İran, Rusya, Çin, Brezilya yani dünya nüfusunun yarısı var. Bu stratejik derinlik midir, yoksa stratejik körlük müdür? Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, çapsızlığı dünyada bilinen bir dışişleri bakanıyla yola çıkılırsa Türkiye’nin geldiği nokta budur. Bunun için engin bilgiye gerek yok. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekâlı olmak lazım” dediğini ve bu sözleriyle kendisine hakaret ettiğini belirterek Kılıçdaroğlu aleyhine tazminat davası açtırdı.

Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun 15.07.2012 tarihinde Milliyet Gazetesi’ne yaptığı ziyaret sırasında söylediği sözler ile, yine 16.10.2012 tarihli Grup konuşmasında, “Suriye ile Libya arasındaki farkı bir ortaokul mezunu size anlatır. Normal bir gazete okuruna sorsanız o da farkı size söyler. Bu farkı kavramayacak kadar çapsız olan bir kişi var, o da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve adı Ahmet Davutoğlu” sözlerinin kendisine hakaret olduğunu öne sürdü.

Ahmet Davutoğlu hakaret iddiasıyla Kılıçdaroğlu aleyhine iki ayrı tazminat davası daha açtırdı ve böylece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine açtırdığı tazminat davası sayısı üçe ulaştı.

Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi Ahmet Davutoğlu’nun açtırdığı 3 ayrı tazminat davasını da ayrı ayrı değerlendirerek karara bağladı. Yerel mahkeme 3 kararında da, Davutoğlu’nun kişilik haklarına saldırı olduğunu belirtti ve Kılıçdaroğlu’ndan tazminat istemekte haklı olduğunu hükme bağladı.

Yerel mahkemenin, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine, Ahmet Davutoğlu lehine verdiği üç karar da, Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik tarafından Yargıtay nezdinde ayrı ayrı temyiz edildi.

Şerife Öztürk Başkanlığı’nda, Sadık Demircioğlu, Selma Bellek, Bilâl Köseoğlu ve Hüseyin Kulaç’tan oluşan Yargıtay 4 Hukuk Dairesi, avukat Celal Çelik’in üç temyiz isteğini de ayrı ayrı değerlendirerek yerel mahkemenin kararlarını bozdu.

4 Hukuk Dairesi’nin bozma kararlarında davacı ve davalının siyasi kişiler olduğu belirtilerek, Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu’na yönelik sözlerinin hakaret değil eleştiri olduğu kaydedildi.

Kararlarda, AİHM’nin kararları hatırlatılarak siyasilerin eleştirilere tahammüllü olması gerektiğine dikkat çekildi.

Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını bozan Yargıtay 4 Hukuk Dairesi’nin ilamında bozma gerekçesi şöyle kaydedildi.

“Davacı, davaya konu konuşmanın yapıldığı tarihlerde Dışişleri bakanı, davalı ise ana muhalefet partisi genel başkanı olup her iki taraf da siyasi hüviyete sahip kişilerdir.

Davaya konu konuşmada, hükümet ve davacı bakan tarafından yürütülen dış politika ve dış politikadaki başarısız sonuçlar eleştirilmektedir. Dış politika konuları ulusal konular olup muhalefet tarafının siyasal denetimine tabidir.

Bu nedenle davacının bu denli siyasal eleştirilere katlanma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Tarafların siyasi kimlikleri de göz önünde bulundurulduğunda, konuşma bütünü itibari ile sert siyasi eleştiri mahiyetindedir.

Bununla beraber Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi’nin kararlarında da belirtildiği üzere siyasi hüviyete sahip şahısların kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere de katlanmaları gerekir.

Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün sadece “zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen bilgi ve fikirler değil aynı zamanda rahatsız eden, şaşırtan ve gücendiren ifadelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiş ve bu ifadeler var olmadan “demokratik bir toplum”dan söz edilemeyeceği vurgulanmıştır.

Mahkemece bu yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir”

Kaynak : chp.org.tr