...Üzerine oynanan oyunlardan  ders almayan,  kinden, nefretten ve  vahşetten beslenen iki  niteliksiz  ülkenin kapılarını aralamaya geldi  şimdi sıra!... 

Bunlardan ilki…Ermenistan:

Sevgili okurlarım   Ermeniler(!) ,  dünyanın teşekkülünden bu yana  gelmiş  geçmiş  en  vahşice insan katledicilerdir.  

Daha sonra    anlatacağım Yunanistan’ında ( Özellikle Rum kesimi)   bu ülkeden  aşağı kalır tarafının olmadığı iyi bilinmeli ve unutulmamalıdır.

1990’lı yıllarda   görevim nedeniyle   bu ülkeyle yatıp bu ülkeyle kalktığımdan  o kadar çok insanlık suçu işlediğine   şahit oldum ki,  sıralamaya   nereden başlayacağımı  kestiremiyorum inanın bana!  Ama bir yerden başlamam gerekiyor. 

Konu Ermeniler ve katlettikleri  Türkler olunca   “Ermenistan Meselesi “ başlıklı  tezimi 2016 yılının  Nisan,  Mayıs aylarında  Önce Vatan  ve Yeni Çağrı  Gazetelerinde   sekiz (8) bölüm halinde  siz okurlarımla paylaşmıştım. 

İlgilenenler için  bir  bölümün linkini aşağıda sunuyorum. Okumaya vakit ayıranlar müteakip bölümleri  de  bu gazetelerin web sitesinden okuyabilirler.

Lütfen tıklar mısınız? 

https://www.oncevatan.com.tr/ermeni-meselesi-tezim-2-bolum-makale,35725.html 

Ermeniler!  Tarih boyu  verdikleri mücadelelerde küresel güçlerin  çıkarları  doğrultusunda   kullanılmışlardır.   Görevlerini yerine getirdikten sonra da  aynı güçler tarafından  korumasız ve  yapayalnız bırakılmışlardır. 

Yaradılışı  kirli olan  bu ülkeye 16’cı  ve 17’ci   yüzyıllarda  Osmanlı himayesinde kaldıkları dönemde  imparatorluğa olan  sadakatleri  nedeniyle  “Millet-i  Sadıka” (Sadık Millet)  unvanı  verilmişti!

Ancak  vurup,  kırıp ne yaptım diye  arkasına bile bakmayan  bir yayılımcılığı şiar edinmiş  Amerika ve İngiltere’nin desteğini almışlardır. Gördükleri destekle  19 yüzyılın sonlarından  20 yüzyılın   başlarına kadar içindeki  kin ve  nefreti  canavara dönüştürerek Osmanlı vatandaşlarını katledecek kadar  kontrolden çıkmışlardır.                          Bu mudur ahde vefa?!                                                                                                                      

Şimdi de   Osmanlı imparatorluğunun  bu tıynetsiz topluma  verdiği imtiyazlara bir göz atalım. 

Daha sonra da   Türkleri  vahşice öldürecek kadar  gözünü  kan bürümüş  bu toplumu daha yakından   tanıyalım. 

1-Ermeniler  aldıkları  bu unvanla  Osmanlı idaresinde  altın çağını yaşamıştı.                        

2-Askerlik yapmamaları sağlanmış,  kısmen vergi muafiyeti tanınmıştı.                                

3-Ticaret, sanat, tarım  ve idari görevlerde önemli mevkilere yükseltilmişlerdir.  

Türkler cephede  kırılırken  bunlar  ülkenin  etkin  kadrolarını doldurmakla meşguldüler.  Osmanlı İmparatorluğu’nun kendilerine duyduğu  güveni,  verdiği paha biçilmez imtiyazları elinin tersiyle itiyorlardı.  Sadakatsizlikte üzerlerine  yoktu!  Bununla da yetinmeyip  işi ihanete kadar götürmüşler, masum  çoluk çocuğu  hiç gözlerini kırpmadan  hunharca   katletmişlerdir.  

Bunun adı  katliam değil de nedir?!

 Katliam demişken  genellikle  soykırımla   karıştırıldığı  görülüyor.  O nedenle  bu iki olguyu  tarif etmekte   yarar görüyorum. 

Soykırım: Bir ırkı, etnik kimliği, dini topluluğu yok etmek amacıyla  topluca öldürmektir.

Katliam ise ; Kendini savunma imkanı bulunmayan  çok sayıda  masum insanın  acımasızca  öldürülmesidir.   Katliamı yapan kişiler sebebini bulma konusunda  oldukça   mahirdirler.  Tıpkı  bu ülke gibi!..Katliamlar  ırkı  yada ulusu tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyorsa  adı  o zaman  soykırım  olarak düşünülmelidir.   

Yine Ermenilere dönecek olursak, huylu huyundan vazgeçmiyor ne yazık ki.. Kandırılmaya, itilip kakılmaya  alışık olan  bu ve bu gibi  akıl yoksunu toplumların  istikrarlı gelişimi  de  mümkün olmuyor doğal olarak... 

  Iğdır’da bulunduğum 1990’lı yıllarda  nüfusu neyse  bu gün de  aynı.   Sovyetler Birliği’nin çöküşünü fırsat bilerek   30 yıldır - Birleşmiş Milletlerin   o tarihlerde   Azerbaycan  lehine  aldığı    dört (4)  önemli kararı  da   hiçe sayarak-  işgal ettikleri     Azerbaycan’ın   Dağlık Karabağ  Mevki’inden  de  şimdilerde  çekiliyorlar. 

 Adeta zayıf ve güçsüz devlet olmak yolunda  yeminliler!.. 

 Şimdi de Sovyet Rusya’nın  bitiminden, 1999  yılında Putin’in  Rusya Federasyonu’na    geçişle   ilgili  bir seri   olumlu değişimi/gelişimi    kronolojik olarak  anlatmaya çalışacağım.  Bu sayede  emperyalist  güçlerin,   Rusya, Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye  üzerinde  oynadıkları  ilginç oyunları  öğrenme imkanının  bulunacağını  değerlendirmekteyim.  5 bölümün sonu   08 ARALIK 2020