Bu haftaki yazımızın konusu farklıydı. Fakat kör, dilsiz  vicdanları bile  yola getirecek, Halep konusunu  yazmadan geçemedim. Kimse bu tarihten sonr

Bu haftaki yazımızın konusu farklıydı. Fakat kör, dilsiz  vicdanları bile  yola getirecek, Halep konusunu  yazmadan geçemedim. Kimse bu tarihten sonra; sözde insani duygular içeren hiçbir özel gün ve haftadan söz etmesin nolur! Yaşlılar haftasıymış, engelliler haftası. Anneler, babalar, kadınlar günü,  yok efendim hayvanları koruma haftası... Hiçbiri bu tarihten sonra zerre kadar önem taşımıyor benim için. Masum insanların yaşam hakkının olmadığı bir dünyada, diğer bütün değerler sahtedir çünkü! Biz Suriye'de, Halep'te insanlığımızı kaybettik çünkü! Günlük hayatta canımı sıkan her ne varsa. Şikâyet etmekten hayâ ediyorum artık. Panik atak konusuna devam etmek isterdim. Ama.. Bir derdimize baktım bir de Halep'e, yazmaya utandım. Halep; insanlık cenazesinin kaldırıldığı son belde... Devlet büyüklerimiz uluslararası platformda ellerinden geleni yapıyorlar. Bundan hiç kuşkum yok. Biz ne yapabiliriz peki? İnanın günlerdir bunu kendime dert edindim. Birkaç gün sonra, inşallah Mekke'ye gidiyoruz umre ziyareti için. ''Kâbe'yi ilk gördüğünde ettiğin dua, reddedilmez'' dedi bir büyüğümüz. İlk duamız ümmet için olacak, ilk gözyaşımız da öyle. Duanın gücüne çok inanıyorum. Biz isteriz, inanarak sığınarak isteriz. Çünkü kapısına diz çöküp istediğimiz Yaradan, herşeyi vermeye kadirdir. Yeter ki istemesini bilelim. Bedenimizle, madden herkese ulaşamayız bu dünyada. Ama manen çok güçlüyüz. Yüreğimizin götürdüğü her yere gidebiliriz. Kimse engel olamaz. Gelin hep birlikte yüreklerimizi dua dua Halep'e gönderelim. Cansız, parçalanmış bedenlere yeniden ruh olalım. Nasıl mı? Ümmet ruhundan bahsediyorum. Kaç kişi Suriye'de katledilen kardeşleri için gözyaşı döktü? Ya da kaç kişinin boğazına lokmalar dizildi de yemek yiyemedi kardeşleri açken...açlıktan ölürken? Hele çocuklar... içimizi en çok acıtan onlar. Kalsalar Ümran gibi, gitseler Aylan bebek gibi... illaki ölüyorlar... Bugün bir videoda, Suriyeli boğulmuş bebek şeklinde yapılmış bir pasta gördüm. Görmez olaydım! O kadar gerçek gibi ve pastayı kesen o kadar hevesliydiki... Batılı zihniyet bu işte! Öldürmekle kalmıyor adeta bununla gurur duyuyorlar. Allah hiçbir müslümanı onların merhametine bırakmasın.. Ne kadar insan haklarından dem vursalar da,  insanlığını kaybetmiş, bu kapitalist sistem robotlarında merhamet ne arar? Ama onların silahları, bombaları varsa bizim de imanımız ve duamız var. Türkiye hariç hiçbir müslüman ülke, taşın altına elini koymasa da çok şükür biz varız! İslâm birliğinin bittiği ülkeden yine İslam birliği doğacak inşallah! Dualarımızın yanına maddi imkanlarımızı da ekleyelim. Sivil toplum kuruluşları bu konuda daha fazla öncülük etse.. Bir çuval un, bir battaniye bir kaban herkes gönlünden ne koparsa .. Yüreğinin  gittiği yere gönderse ne güzel olur. ''Komşusu açken tok yatan bizden değildir'' demiş Peygamberimiz. En çok ihtiyaç duydukları şeyi, maddi manevi desteği, din kardeşlerimizden esirgemeyelim. Unutmayalım,  15 Temmuz'dan sonra bir  Suriye  olmadıysa  ülkemiz,  bu işte de bir mazlumun duası var elbet... Selam ve dua ile...