Son birkaç ayda vatandaş diğer bütün gündem konularıyla ilişkisini keserek; neredeyse saat başı değişen market fiyatlarına, ardı arkası kesilmeyen afaki zamlara odaklandı. Adına ‘sosyal’ denilen, çağın en büyük kitle yönetim mekanizmalarında da gelecek zamları bile önceden ilan eden, zamları hükümetin yaptığı algısı oluşturan ve hatta zamların haklılığına halkı inandırma çabası gösteren zümreler 24 saat vazife başında duruyor!

Her şey bu kadarla da sınır değil. Çok büyük zincir marketler olmazsa olmaz gıda ürünlerini raflarında iyice seyreltti, hatta Ayçiçek yağı başta olmak üzere bazıları günlerce satışa sunulmuyor. Ülkede un stokunun azaldığına yönelik söylentileri kırmak üzere TMO’nun yaptığı “Yeterince buğday stokumuz var. Üstelik fırınlar için ekmeklik unu, piyasada uygulanan fiyatın çok daha altında veriyoruz” şeklindeki açıklama bile kimsenin umurunda değil. Ekmek fiyatları aldı başını gidiyor.

2010 yılında İstanbul’da, ziyaret ettiğimiz bir esnaf odası başkanı penceresinden Avrupalı marketleri işaret ederek “Günü geldiğinde AK Parti’yi bu marketler bitirecek, göreceksiniz” demişti. Galiba o günleri yaşıyoruz.

**

TEDARİKÇİLER ÜRÜN GÖNDERMİYOR

Geçen hafta sohbet ettiğimiz iki market sahibi bir dostumuz, “Neyi kaç paraya satacağımızı şaşırdığımız bir yana; sipariş ettiğimiz ürünleri bir haftadır göndermeyen çok büyük gıda üreticileri var” diyordu. Bir başkası “80 civarında personelim var. Asgari ücrete bin lira da iki bin lira zam verseler, personel giderlerini karşılamak için bunu da ürünlere ekleyeceğiz” diyerek, yaklaşmakta olan bir başka senaryoyu işaret ediyordu.

**

BİR DE FIRSATÇILAR VAR

Erbakan hükümeti zamanında; ziyaret ettiğimiz bir esnaf dükkânında gördüğümüz gömleği beğenmiş, maaşı alınca satın almaya karar vermiştik. O sırada maaş zamları açıklandı; işçi memur, emekli herkes bayram etti. Gazetemiz de geri durmamış, bize yüzde 50 oranında zam vermişti. Maaşın ertesi günü gömleği almaya gittiğimizde fiyat ikiye katlanmıştı.  Bir hafta önceki fiyatı hatırlatınca esnaf arkadaş “Efendim hükümet size verdi, biz de sizden alacağız” deyivermişti. Bir de böyle durumlar var, maalesef.

**

İHRACAATTA REKOR KIRARKEN…

Peki, Türkiye’de işler hakikaten kötü mü? Geçen hafta, Avrupa ülkelerine ihraç ürünleri götüren 2 bin 500’ü aşkın tırın Bulgaristan bağlantımız olan Hamzabeyli sınır kapısında kilometrelerce kuyruk oluşturduğu haberlerine bakılırsa, ülkeye döviz getirisi sağlayan çok önemli ticari faaliyetler yürütülüyor. Geçen yıla oranla Hamzabeyli kapısından çıkış yapan tır sayısında yüzde 56’nın üzerinde artış olmuş. Diğer verilerle birlikte geçen yılın aynı dönemine oranla rekor ihracat oranına ulaşıldığı görülüyor.  Ama ülkede dövize dayalı bir ekonomik sıkıntı var.

**

TÜRKİYE BÜYÜRKEN…

Fiyat artışları kontrol edilemiyor, vatandaşın alım gücü her saat başı eriyor ama yabancı uluslararası ekonomi derecelendirme kuruluşları daha önce ilan ettikleri Türkiye ekonomisinin büyüme oranını revize edip yükseltme ihtiyacı duydu. Goldman Sachs, OECD, Standard & Poor's (S&P) ve Fitch Ratings Türkiye’ye dair büyüme tahminlerinde yukarı yönlü revizyon yaptıklarını açıkladı.

Goldman Sachs, 2021 için Türkiye'nin büyüme beklentisini yüzde 9,5'ten yüzde 10,5’e çıkardı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ise daha önce yüzde 8,4 olarak belirlediği büyüme tahminini yüzde 9 olarak revize etti. Standard & Poor's (S&P), Türkiye'nin 2021 yılı için ekonomik büyüme tahminini 1,2 puan artırarak yüzde 9,8 olarak öngördüğünü, 2022 yılı için büyüme tahminini ise yüzde 0,4 artırarak 3,7'ye revize ettiğini açıkladı. Fitch ise eylül ayında yüzde 9.2 olarak duyurduğu 2021 yılı Türkiye büyüme tahminini yüzde 10,5'e çıkardı.

Bu rakamları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Baskın kabilinden” ziyaret edip hesap sormaya gittiği TÜİK değil uluslararası kuruluşlar açıkladı.

İhraç tablosuna da bakınca Avrupalıların yalan söylemediği anlaşılıyor. Ve bir başka şey daha anlaşılıyor; bizden ithal ederek verdikleri dövizi, manipüatif eylemlerle geri alırken muhalefete de yaklaşan seçimler için koz üretiyorlar.

**

EMEKLİLER ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA KALMASIN

Ülkemizde yıllardır süregelen bir adaletsizliktir emekli maaşları. Onca yıl prim ödeyip emekli olan ama devletin ilan ettiği “asgari” yani en az geçim ücreti dahi tahsis edilmeyen büyük bir kitle var. Ve maalesef 20 yıla varan AK Parti hükümetleri devrinde bu adaletsizlik giderilemedi.

Tarihin en büyük ekonomik saldırısının yaşandığı şu günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, asgari ücretliyi enflasyona ve döviz kuruna ezdirmeyeceklerine yönelik açıklamalara emeklilerin de dâhil edilmesi, göz göre göre devam ettirilen bir haksızlığı ortadan kaldıracaktır.

**

MUSTAFA YAZGAN AĞABEY’DE GİTTİ

Elimize para geçtiğinde sahafların yolunu tuttuğumuz yıllardı. Böyle bir günde Koyuncu Pasajının bodrumundan ayrılıp stadyumun yolunu tuttuğumuzda tarihi kapının altında Konyaspor Antrenörü Ali Niyazi İnal ile karşılaştık. “Hangi kitapları okuyormuş benim kardeşim; bakabilir miyim?” diyerek koltuğumuzun altından çekti. Sonra yüzüne bir mutluluk ifadesi yayıldı. “Ooo, Mustafa Yazgan’ın Tuğra’sı ve Dikenler… Seni neden çok sevdiğimi şimdi anladım!” dedi.

Onlarca kitapla, verdiği konferanslarla bir nesli ihya ve inşa etmekle ömrünü hasene eden Mustafa Yazgan ağabey geçen hafta sonu, Sezai Karakoç’un deyimiyle dünya sürgününü tamamlayıp öz yurduna yolcu oldu. Allah rahmet eylesin.