Merhaba Zeynep Hanım, sizi en son Recep İvedik 7 ve Gri dizisinde izledik. Şimdi iki yeni diziye başladınız. Biri televizyonda günlük dizi, diğeri TRT Dijital için. Biraz yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Dizimizin adı; Kader Oyunları. Benim için set çok eğlenceli geçiyor, çünkü çok eğlenceli bir karaktere hayat veriyorum. Günümüzün entrikalarını anlatan, günlük bir dizi… Setimiz çok eğlenceli geçiyor. Yönetmenlerimi de çok seviyorum, hatta whatsapta onların reji grubunun ismi “Afferin Hacer”. Çünkü ben dizide kendime hep “Afferin Hacer” derim. Onlar da bu ismi koymuşlar. TRT Dijital’deki işimiz, dönem dizisi. Uzun zamandır, bir dönem projesinde çalışmamıştım. İlk bana geldiği zaman çok heyecanlanmıştım. Senaryoyu okudukça çok sevdim. Hayran olduğum, çok sevdiğim oyuncularla çalışma fırsatım oldu. Zeynep Eronat’la çalıştık ve sette başlayan dostluğumu hala devam ediyor. İki seti de aynı anda yürütmeye çalışıyordum. Yoruldum, ama bu tatlı bir yorgunluktu. İnşallah 2.sezonumuzu da çekmeye başlayacağız. Heyecanla bekliyorum.

Bu iki karakter arasında, Gaye ve Hacer; en çok hangisine daha yakınsınız?

İkisi de çok farklı karakterler. Hacer, parayı çok seven, kenar mahallede yaşayan, temizlikçi bir kadın. ; Gaye ise hain. İkisini oynamak da çok keyifli, ama zaten Zeynep olarak ben onlardan bir şeyler öğreniyorum. Bana yeni yolculuklar katıyorlar.

Bu hikayelerin içinde sizi etkileyen hangi unsurlar oldu?

Hacer’in geçmişten gelen çok çileli bir hikayesi var. Kocasından ve oğlundan yana yüzü hiç gülmemiş. Bence o bu yüzden parayla mutlu olabileceğini düşünüyor. Hacer, yönetmenlerimizle birlikte benim kendimden birçok şey eklediğim bir karakter oldu. Gaye; hain olmasına rağmen yaptığı tüm kötülüklerin arkasın bir ayakta kalma mücadelesi var.

Tiyatrodan sinemaya çok geniş kitlelere hitap eden bir oyunculuk yelpazeniz var. Farklı rollerde oynamak sizin kariyer yolculuğunuzu nasıl şekillendirdi?

İlk olarak, oyunculuk anlamında beni çok besliyor. Ben komediyi çok seviyorum. Yıllarca televizyon programlarında, dizilerde skeçler oynadım. Farklı farklı karakterleri oynadım. Bu oynadığım tipler, beni çok rahatlattı.

Uzun yıllar absürt komedi yapmışsınız. Komedi seyirciyi en zor etkileyen alanlardan biri, bu konuda şüpheleriniz oldu mu?

Zaman zaman oldu. “Acaba yanlış bir şey mi yapıyorum. Burada insanları güldürürken, düşündürebildim mi?” sorusunu kendime çok sordum. İnsanları güldürmek çok zordur, ama başarılı olduğumu düşünüyorum. Komediyi çok seviyorum. İlerleyen zamanlarda komedyen olmayı düşünüyorum.

Yayınlandığı ilk zamandan beri gişe rekorları kıran Recep İvedik 7 ‘de izleme fırsatımız oldu sizi. Bu sefer ki Recep İvedik daha güncel sorunlara parmak basan bir konu üzerinden ilerledi. Sosyal ve ekonomik şartlarımız hiciv ile birleşerek ortaya bir komedi çıkmış. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Recep İvedik serisinin, en farklı filmi diyebilirim. Ben oynadığım için demiyorum, ama çok keyifli bir film oldu. Şahan Gökbakar ile karşılıklı oynamak çok güzeldi. Onunla oynarken, işine çok sahip çıktığını, disiplin içerisinde olduğunu fark ettim. Böyle bir oyuncuyla çalışmak beni çok mutlu etti.

Gri dizisi, herkesin her bölüm sorgulayarak gittiği, çok beğenilen bir dizi oldu. Dizide hangi karakteri canlandırdınız?

Tacize uğramış bir kızın annesini oynadım. Sonunda kız intihar ediyordu. O kızın ölümü bana Zeynep olarak çok dokundu. Sanki ben o olayı yaşadım, hissettim. Yağmur Taylan hocayla ve rol arkadaşlarımla birlikte çalışmak çok keyifliydi. Bana birçok deneyim kattı.

Siz bir seyirci olarak kendinizi diğer karakterlerin yerine koyduğunuzda, siz de kızınızı kurtarmak için her şeyi yapar mıydınız?

Her şeyi yapardım. Hatta şu anda bile tüylerim diken diken oldu. Kendi çocuğum olmasa bile elimden ne gelirse yapardım.

Hepimizin içinde hem karanlık hem de aydınlık bir tarafın öldüğünü biliyoruz. Sizce herkesin içinde gri var mı?

Kesinlikle var. Ben de arada bir gri olduğumu düşünüyorum. Özellikle kızdığım dönemlerde ne siyah ne beyaz, ama biraz gri oluyorum. Benim kırmızıçizgim, işimdir. Kendi işimle ilgili tatsızlıklar yaşadığımda grileşebiliyorum.

Dijital prlatformun içinde çalışmak size neler kattı?

Dijital platformlarda çalışmak daha rahat, daha profesyonel insanlarla çalışıyorsunuz. İnsanlar daha itinalı davranıyor. Aslında günlük dizi olarak da sistem böyle oturmaya başladı. Dijital, hayatımıza bir yenilik kattı. Diğer platformlar da bunu gördükçe kendilerini yenilediler.

Ülkemizde son yıllarda birçok dijital platformlar açıldı. Bu Yükseliş en çok sinemayı etkiledi. Sizce sinema salonları artık tarihin tozlu sayfalarına mı karışıyor?

Dünyada 100’den fazla kahve türü vardır, ama günlük kahve ihtiyacımıza cevap veren ve bizim için önemli olan kahve 2 çeşittir. Ne olursa olsun sinema seyircisi koltuklarında yerini alır. Salonlar boş kalmaz.

İlk oynadığınız rol ile son oynadığınız rol arasında neredeyse farklı iki meslek dalından bahsediyoruz. Oyunculuğun bu dönüşümü olumlu anlamda mı?

Hem olumlu hem de olumsuz yanları var. Eskiden insanlar birbirine daha saygılıydı. Şimdi yeni nesil hayata daha farklı bakıyor. Senin de dediğin gibi ilk oynadığım rol ile son oynadığım rol arasında her şey o kadar çok gelişti ki, artık her şey daha kolay. O zamanlar 50 dakika olan diziler şimdi 150 dakika oldu.

Sizi oynarken en mutlu eden şey nedir?

Ben kameranın karşısında kendim olmuyorum. Ben neyi oynarsam oynayayım, mutlu oluyorum, çünkü o karaktere hayat vermek beni mutlu ediyor.

Çalışmadığınız zamanlarda 24 saatiniz nasıl geçer?

Sabah uyandığımda ilk iş, ceviz suyumu içerim, kahvaltımı yaparım. Evde iki tane kedimiz var. Onlara yemeklerini yedirdikten sonra sosyal medyaya bakarım. Yemek yapmak benim için bir motivasyon kaynağıdır. Akşam film seyrederim. Gün öyle biter.