Bizlere yol gösteren umutlarımız, hayallerimiz. Herkes ister kendi evine kendi sokağından geçerek gitmeyi bu bana pek nasip olmadı. Ben hep korktum ardımdaki adım sesinden, tanımadığım o adamın yanımdan geçişinden aslında bu değildi olması gereken.

Güven denen duygu uğramalı her bireye. Biraz, biraz da olsa serpiştirilseydi keşke. Hem böyle oldu diye bıraktık dostluğu, sadakati hem de hep daha tetikteyiz herkese. Bana aşılanan aslında annemden kalan; koru derdi o hep kendini, kötüden sakın ki üzmesin o seni.

Görmüş meğer o benim yıllarca bakıp, bakıp göremediğimi. Özgürlük denilen dört duvardan ibaret. Çıkmamam gerekirmiş bu muymuş? Ben ne zamandır benim dışımdakilerin mutluluğuyum, ya da şöyle demeliyim; ben kimin buyruğuna göre davranmalıyım. 

Onlar mı karar vermeliler giydiklerime, giyeceklerime. Hak vermiyor değilim kimi zaman dönüp bakıyorum ben de iyi giyinene, güzel gülene ama ne niyetle ve nasıl bir gözle insanoğlu işte mutlu olmaz ki o verilenle hep daha fazlası iyi de amaç ne?

Dillere pelesenk bir cümle "Güzele bakmak sevaptır." Hadi be sen de "Güzel bakmak sevaptır." diyen cümleye ne oldu? Kılıf uyduramadınız dimi yaptığınız hatalara bundan başka. Anlamaya çalışıyorum beyinlerinizi yenilmez egolarınıza hala anlam veremiyorum. 

Bir insanın acı çekmesine böylesine sebep olan sizler aynı zamanda bu anlamsız durumdan kıvanç duyan yine sizler kızını, karını, kardeşini çarşafa sokan beyin ile mini etekliye iştahla bakan bu iki beyin arasındaki o ince çizgideki çelişkiyi gören yalnızca ben miyim?

O halde; ben şunu görüyorum sen tam bir korkaksın dostum. Kendin gibilerden; karını, kızını, kardeşini korumak zorunda kalacak kadar korkak. Yazılanı değil, yaşattığını yaşamaktan korkuyorsun işin en ürkütücü tarafı da bunu bilerek yapıyorsun.

Bugün bir söz ver kendine kaldırıp başını bakmayacaksın senin olmayan hiç kimseye. Evine giren hırsızı düşün senden habersiz aldı diye emeğini nasıl kızdın ona. Sen de çalma kimsenin emeğini alma, alma ki dokunmasın onlar da sana bilirsin emek ister sevgi saygı duy ve bugün sadece önüne bakarak git işine. Aynı silahın namlusu sana dönmeden zırhını geçir üzerine.