"Aaaa, kadına bak, fesat şey, sevgilisi yok kutlayanları çekemiyor" diyorsunuz kiminiz, yok, vallahi ondan değil, bir saniye izin verin izah edeyim.
Şimdi efendim, 14 Şubat aslında sevdiğini ilan etme günüyken vakti zamanında uzak diyarlarda, işin cılkını çıkarmayı seven bir millet olarak bugünü öyle büyüttük ve parlattık ki o meşhur günden beklentiler ayyuka çıktı tabii.
Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, sevgililer gününü bu kadar büyütenlerin başında para kazanma çabası içinde olanlar gelmektedir-zira bu fırsattan istifade artık aklınıza ne gelirse sevgililer günü hediyesi kıvamına getirmekte ve satışlarını da patlatmaktadırlar. 
Eeee, alan memnun satan memnun olduktan sonra sanana diyebilirsiniz elbette, ama me kadar büyük hediye eşittir o kadar büyük sevgi denklemi kurulmaya başlayınca "Bana ne" deyip geçemiyorum, huyum kurusun! Benim genç kızlığa adım attığım ilk yıllarda sevgililer günü kutlaması bilindik bir durum değildi. O yıllarda sevgililer günü kutlaması sevgilisi olmayanların hüzün ve haset dolu günüydü: kabul edelim ki bizim için pek alaşık olduğumuz bir manzara değildi, elinde tek ve kırmızı gül ile sevgilisiyle buluşmaya giden erkekler, ellerinde aynı renk gülle hoplaya zıplaya evine dönen kadınlar Kızlar, haliyle bir de onlara esefle bakan sevgilisi olmayan birtakım gözler!
Bir çeşit travma haline gelmişti nerdeyse, "şu kızın-erkeğin bile sevgilisi var ya!" serzenişleri yalnızlık hislerinin doruğa çıkmasının bir nebze de olsa dışa vurumuydu, yataklarında ne kadar ağladılar onu bilemem.  O yılların hüznüne alışıştılar mı, yoksa sevgililer günü yaklaşıyor diye yüz vermediklerine sırf o günü yalnız geçirmemek adına yüz verir mi olundu, bilmiyorum ama sanki travmalar biraz daha azaldı gibi geliyor bana son yıllarda.
Bu meşum günün en zararlı çıkanları sevgililer günü ne az bir zaman kala ayrılmış olanlar ve çokça zaman önce ayrılsalar dahi hali hazırda aşk ateşleri soğumamış olanlardadır.  Sahiden de çok zor bir gündür bu onlar için, zaten her kelime, her şarkı, her olay O'nu hatırlatıyorken bir de üstüne her yerde aşk ve kırmızı kalpler.
Aslında sevgililerin de en tehlikeli günüdür bu, abarttık işin cılkını çıkarttık ya, beklentiler öyle büyük oldu ki, ne yapılsa, ne denilse eksik kalacaktır bir yerde. Özellikle hemcinslerim bu konuda hayal dünyalarını sınırlamakta çok zorlanırlar ve sınırsız hayaller ufacık bir söz, bir bakış ile kolayca hayal kırıklığına dönüşebilir.  Normal günlerde pek çok gülünen esprilerden biri o gün yapıldığında adam karşısında asılmış bir surat bulabilir kolayca, zira o gün sihirli bir gündür., erkekler bilemez ki günler ve dahi geceler ve hayalleri kurulmuştur o hayallere uymayan ufacık bir detay bir anda tüm büyüyü bozar!
Bir de hediye meselesi vardır elbette, kimi gerçekten çok beğenir, kimi beğenir gibi yapar ancak içten içe bozulur, kimi bozulduğunu belli eder,  kimi de kavga çıkarır, ee yani, yalansa yalan deyin.  Problem aslında hediye ile sevgiyi eş tutmaktır, ancak gelin görün ki bunu hele de o gün anlatmak çok zordur.  Birgün'e gereğinden büyük anlam yüklemek çok da doğru değildir, uçan balon kadar havalı beklentilerimiz ufacık bir gerçek ile pıss diye söner.

Diyelim ki adam "Ooo hesabı da şişirmişler bu gece" desin, bu bir gerçektir mesela, ama kadın için durum böyle değildir.  Böyle bir gecede bu söylenir miydi? Yok, sevmiyor beni bu adam! Üstelik de cimri! Düşüncesiyle gecesini bitirir., o ana kadar olan tüm hoşluklar hayal kırıklığı azalana kadar hatırlanmayacaktır muhtemelen. Şu bir gerçektir ki 14 Şubat tehlikeli bir gündür. 
Benden söylemesi, ya vakit varken ayaklarınızı sağlam basın ve sevgilinizi nelerinden dolayı sevdiğinizi düşünün ya da mendillerinizi ve hüzünlü şarkılarınızı hazırlayın, çok da dert etmeyin, zira kutlayan tarafında başı göğe ermiyor,