Kalıcı gibi yaşıyor, ev sahibi gibi davranıyoruz.

Geçici ve misafir olduğumuzu unutuyoruz.

Bazen sevdiklerimizin ölümü içimizi ürpertip mutlak gerçeği gözümüzün önüne getirse bile bu durum fazla uzun sürmüyor.

Dünya, ahirete galebe çalıyor.

Yine öyle bir ölüm.

İçimi ürpertti.

Gözlerimi yaşarttı.

Merhum İlker Dönmezer çok sevdiği Rabbine kavuştu.

İlker abiyi birkaç yıldır tanıyordum.

Son zamanlarda biraz daha kaynaşmıştık.

İşyerimize gelmişti, sohbet etmiştik.

Arada telefonlaşıyorduk.

Her telefon muhabbetinin neticesinde beni sanayide bulunan iş yerine, muhabbeti uzatıp tatlandırmaya davet ediyordu.

Ben de her seferinde "inşaAllah" diyor, bir türlü uygun zamanı bulup gidemiyordum.

Konuşacak çok şey vardı.

Heybe yüklüydü.

Beyin dolu...

Tefekkür ve teşekkürün vücut bulduğu bir emsaldi İlker abi.

Birbirimizi tanıyorduk ama çok da merak ediyorduk.

Tam olarak neydik? Neye inanıyorduk?

İnsanlık ve İslamlık anlayışımız nasıldı?

Galiba çok da çözemiyorduk.

O bana hak verme çabasında gibiydi.

Yazılarımı ve beni gıpta ile takip ve takdir ettiğini defaatle tekrar ederdi.

Ben de onu sever, duruşunu beğenir, samimiyetine inanırdım.

Galiba geçen senenin Ramazan ayıydı.

Yine bir gün beni aramış, Peygamber Sevdalıları Derneği'nde iftara davet etmişti.

İcabet ettim.

Orada selam verip hasbihal ettiğim herkes bana o kadar samimi gelmişti ki...

Anlatamam...

İlker abi kalabalıktan dolayı benimle fazla ilgilenememiş olmanın mahcubiyetiyle birkaç kez "birlikte bir iftar edelim Hocam" demişti.

Onu da yapamamıştım.

Bir türlü denk getirememiştim.

Getirmemiştim!

İnsan üretir.

İnsan 'Allah'ın izniyle' tabiri caizse zaman yaratır!

(Şu yaratma ifadesini yazı dilinde dahi olsa sevmiyorum ama 'zaman oluşturur' da diyemiyorum.)

Şimdi nasıl üzgünüm...

Yakın zamanda bir kez daha aramıştı beni.

Ramazan öncesiydi.

Yine iş yerini tarif etti.

Ve ben yine mahcubum...

İlker abi mütevazı, müspet, güzel bir adamdı.

Harika bir kişilik, on numara bir karakterdi.

Hakkında olumsuz bir ifadesi olan tek insan görmedim, tanımadım.

Ve vakit varken...

Size değer verenlere, sizinle vakit geçirmek isteyenlere vakit ayırın derim!

İlker abi Rabbi'ne yürüdü.

Yatsı namazını eda ederken, secdede kalp krizi geçirdi.

Haberlerde gördüğüm kadarıyla 49 yaşında idi.

3 çocuk babası.

Rabbim evvela çocuklarına ve eşine, sonra aile efradı ve sevenlerine sabır versin.

Gidişi bizleri çok üzdü.

Aniydi.

Haber gelince kendisiyle geçiremediğim vakitlere üzüldüm.

O vakitlere ağlayıp ona yandım.

İmkân varken yapmadım.

Daveti belki 3 veya 4 kez teptim.

Yanlış yaptım İlker abi.

Affet beni.

Belki de ahirette telafi ederiz ne dersin?

"Allah dilerse neden olmasın" dediğini duyar gibiyim.

İnşallah nasip olur.

Ölümün de senin gibi tertemizdi.

Ne hastalık, ne başka dert.

Alnında secde izinle son nefesi verdin Rabbine.

Kutlu olsun ağabey.

Sana Rabbin katında mutluluklar dilerim.

Davetine icabet edemeyen bir acizim.

Hakkını helal et.