Demokrasiye hayır!

Laikliğe hayır!

Kemalizme hayır!

Ne o ne bu...

Kimseye oy vermiyorum, oy da kullanmıyorum!

Haa, tekfirci de değilim.

Oy kullanana "müşriktir" diyemem.

Çünkü İslam, en sonda söyleyeceğiniz şeyi en başta söylemeyin, en başta söyleyeceğinizi de en sonda söylemeyin, der.

Allah rahmet eylesin.

Üslubuna, tebliğ ve temsiline hayran olduğum Diyarbakırlı Ramazan Hoca'ya aitti bu sözler.

Ramazan Hoca yaşantısıyla, tevazusuyla, cesaretiyle öyle derin bir iz bıraktı ki kelimelerle izahı yok.

Ondaki üslubu, tebliğ yöntemini tutturan bir adam daha gelmedi bu memlekete.

Herkes tarafından benimsendi, sevildi.

Sebebi de buydu...

Ne tekfirci idi, ne de dininden, bildiğinden taviz verdi.

Rabbi'ni sevdi, O'nu saydı ve yüceltti.

Karşılığında cenneti almak üzere canını Allah'a sattı.

Kendini kutlu yola, İslam'ın dosdoğru yoluna hibe etti.

Aşırıcılar onu bile tekfir edebiliyorlar.

Ona bile müşrik diyenleri gördüm.

Allah onlara da, bize de hidayeti nasip etsin.

Ramazan Hoca'nın attığı tırnak kadar değeri olmayacak klavye kahramanları onu bile reddetti.

Haşa peygamber gelse kusur bulacak bu tiplerden Rabbim ümmeti, insanlığı muhafaza etsin.

Ramazan Hoca hayatları ticaret, tebliğleri whatsap durumundan ibaret klavye mücahitleri gibi önüne gelene "sen kâfirsin" demedi.

İslami hakiketleri de herkesten fazla yaydı.

Yaşantısıyla yaşattı.

Tevazusuyla etki bıraktı.

Lüks arabalarla tebliğe giden insanları Ramazan Hoca ile nasıl kıyas edeyim?

Merdivenleri koltuk edinen, cami avlusunda hakikati haykıran ve Allah'tan başkasından korkmayan bir adam ile peşinde kırk kişiyi sürükleyen adam bir olur mu?

Oy meselesine gelince...

Ben de oy kullanmıyorum.

Oy kullanmayı dinen ve vicdanen sakıncalı buluyorum.

Oy kullanan birine de sırf bu nedenle kâfir veya müşrik diyemem.

Zira buna ilmim yetmiyor.

Ama kalbim oy kullanmayı asla hoş görmüyor.

Vicdanım sandığa gitmeye el vermiyor.

Çünkü oy vererek vekil tayin ettiklerimizin yaptığı her şeyden mesulüz.

Ahirette hesabımız olacak...

Onların yaptığı fitne, torpil, rüşvet, iltimas vs. ahirette yakamıza yapışacak.

Bir tarafta kölelik ve fakirlik, öte yanda saltanat ve zenginlik...

Bu nasıl vekillik?

Vekil benim gibi olmalı, benim gibi yaşamalı.

Putlaştırılmamalı.

Liderler uğruna insanlar birbirine kıymamalı.

Seçilenler Kuran'a göre hükmetmeli.

Bunların hangisi var?

Çok af buyurun!

Kızına tecavüz edilen bir babanın vergisi ile tecavüzcüyü ceza evinde besleyen bir sistem nasıl içime sinsin?

Adaletsizliğin neresi hoşuma gitsin?

Pavyona, bara, meyhaneye, kerhaneye, totoya, lotoya, milli piyangoya, faize vb. daha bir sürü pisliğe ruhsat veren bu düzeni nasıl kabul edeyim?

Ben bu düzeni tasvip etmiyorum.

Bu sistemden beriyim.

Ve oy kullanmıyorum!