Artık din işleride devlet işlerine karışır oldu. Keza Diyanet İşleri Başkanlığı bir yayın organı gibi çalı


Artık din işleride devlet işlerine karışır oldu. Keza Diyanet İşleri Başkanlığı bir yayın organı gibi çalışıyor, adeta bazı konularda fetvalar veriyor, Cuma hutbelerinde telkin edici ayetler ile yön vermeye çalışılıyor.

İktidarın son zamanlarda özellikle dikkat ettiğim bir hususta, sanki Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun organlarını kendi çıkarları ve menfaatleri doğrultusunda kullandığını fark ettim. Bu son derece yanlış bir tutum.

Geçtiğimiz haftalarda Cuma namazı için birkaç Camii’de mecbur olarak yolum oradan geçtiği için, o camilerde cuma namazını kılmak zorunda kaldım. Camiye girdiğimde vaaz bitmek üzereydi ve konusu sanırım yöneticiler ile alakalıydı. İtaat etmek ve itaat etmenin Kuran’daki yerinden bahsediliyordu. Yani apaçık siyaset yapıyordu hoca, o dikkatimi çekmişti. Neyseki ; o caminin hocasına has bir anlayıştır dedim, fazla dikkate almadım, fakat ondan sonraki haftada başka bir camiye gittim. Tesadüf müdür bilemem ama bu seferde o camii hocası siyaset yapıyordu, buda tuhafıma gitti. Ve en son geçtiğimiz Cuma namazında artık sabrım taştı. Çünkü Camii hocası bizim Camii hocası ve verdiği vaaz çok enteresan, din ile alakalı bir iki kelime sonrası siyaset, Diyanet Başkanlığı ve Mercedes konusunu ele almış camiye gelen cemaate “Her şeye inanmayın, o araç hediyedir. Alınmışsada alınmıştır, gerisini eleştirmek bize düşmez, kimsenin hak hukuk yediği yoktur.Allah Devletimizi kuru iftaralardan korusun,dedikodu ve iftiralar ile bir yere varılamaz” diyordu. Çok şaşırdım, neden savunma mekanizmasını çalıştırıp, Diyanet İşlerini savunuyordu ki ? Oysa onun görevi camiye gelen cemaate namazını kıldırıp, cemaati göndermekti. Burada şunu düşündüm, camii imamı şimdi bu söylemi ile vaaz konusunu saptırıp, cemaati etki altına almıyormu? Velevki aldı, yarın öbür gün dedikodu iftira dediği, konular yargıya taşınıp yargı kararı camii imamının dediği şekilde sirayet etmez ise ne olur? Nerde kaldı senin din adamlığın, nerde kaldı senin orta buluculuğun? Her ne olursa olsun, bir camii imamı ve diğer camii imamları vaazlarını verip siyaset yapmamalı, ama sanıyorumki emir büyük yerden gelmiş ki ; camiye gelen cemaati etkileme durumu söz konusu olmuş. Yada yapılsın denmiş.

Gü­nü­müz­de top­lu­mun or­tak de­ğer­le­ri var­dır. Bu din­dir, ca­mi­ler­dir. Ca­mi­ler­de böy­le­si tar­tış­ma­la­rın ya­şan­ma­sı top­lu­mu ay­rış­tı­ra­cak­tır. Çünkü insanlar sizin gibi düşünmek zorunda değil.Camiler siyaset meydanı değil, bırakında bari millet huzurlu ibadetini yapsın. Top­lu­mun din adam­la­rı­na ba­kı­şı de­ği­şmemesi için, bu olay­la­rın ya­şan­ma­ma­sı, tüm din gö­rev­li­le­ri­nin kendi işlerini yapması, yani güzel kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’den faideli hadisler ve sureler okumaları, millete huzur ve refah verecek bölümleri paylaşmaları gerekir.

Din işleri ile Devlet işlerini birbirine karıştırırsanız, bunun ileride vereceği toplumsal yıkıntılar ağır olur. İşte bu hususta Mustafa Kemal Laiklik konusunu öyle ele alıp uygulamış ki; en doğrusunu yaptığını bir keza daha çok iyi anlıyorum. Sağolasın ATATÜRK sen büyük adamsın, Ne olurdu da bir 10 yıl daha yaşasaydın Sevgili ATAM.