Belki de o gece Harbiye Açıkhava’da eğlendiğimiz,duygularda buluşabildiğimiz ve sanatçıyla göz göze gelebildiğimiz son konserdi. Hüzünlü gitmiştim ben bu geceki konsere, vedaları hiç sevmezdim çünkü. En ufak bir tatilden dönerken bile,bir doğa gezisinden ayrılırken içim burkulurdu. Bu gece de hüzünle gittim konsere. Atlantis Yapım organizasyonuyla ‘’Best Of Harbiye’’ konserleriyle birlikte yılın ve bu dokunun tadilata girmeden önceki son konserini Şebnem Ferah yapıyordu. Harbiye Açıkhava’ya gelenler bilir; Açıkhava’da konserler 21:00 diye belirtilir ama 21:20 gibi başlar. Yine öyle oldu. Şebnem Ferah sahneye çıktı,içimiz hüzünlüydü o tarihi dokuda belkide son kez buluşuyorduk onunla. Seviyordu rüküşlüğü,her ne kadar negatif anlam olsa da rüküşlük Şebnem Ferah'a yakışıyordu. Siyah bir etek giymişti,üstünde ise taşlı ceket. Saçlar her zamanki gibiydi ve dudağında kırmızının en sevilen tonu. Onda rüküşlük ifadesi çok daha pozitif duruyordu. Açıkhavada son konserin gerçekleştiği bilincindeydi herkes. Aslında mesele sadece bu da değildi, oimg_8239 tarihi dokuda,o birçok aşka eşlik eden Açıkhava Tiyatrosu’nda, birçok insanın tek nefes,tek ses olduğu yüzlerce konserin yaşandığı bu alanda doku bozulacak mıydı,ya da Rumeli Hisarı, Kuruçeşme Arena gibi silinip gidecek miydi? Yaşanmışlıklardan bahsettim,bunlar da bu dokunun bir parçasıydı ve maalesef ki burada ( en azından bu haliyle, bu dokusuyla) yaşadığımız son konserdi. Şebnem Ferah her ne kadar rock star olsa da aynı zamanda toplumun sanatçısı olmaya ulaşabilen nadir isimlerden biri olmayı başarmıştı ve Açıkhava’daki konserlerinin bir çoğunda kadına,çocuğa yönelik şiddetlere dur demek amacıyla sahnedeki perde de ezilenlerin yanında olmayı unutmazdı. Hep bir toplumsal mesaj verirdi ve bu defa da öyle oldu. Ya Hep Ya Hiç şarkısıyla açılışı yaparken sahnede kadına yönelik cinayetlere değiniyordu rock müziğin güçlü kadın vokali. Barkovizyon da kadın cinayetleri, kıskançlık, şiddet, hamile kadını önce boğdu gibi birçok haber kupürü ve kadının çaresizliğinin anlatıldığı video eşlik ediyordu sesiyle çaresizlerin çaresizi olan Şebnem Ferah'a. Zaten şarkının klibi de böyleydi. Ardından ise Kalbim Mezar ve Birileri Var şarkısını yorumlarken arka planda çocukların çaresizliğini anımsatan ve aynı zamanda Birileri Var şarkısının klibi dönüyordu. Unutmuyordu çocuğu, kadını, ezileni, görmezden gelineni.. Bugünlerde kaç kadın şiddet gördü, kaç çocuk tecavüze uğradı ve hiçbir sanatçı böyle bir konserde bu olaylara değinmedi,değinemedi. Belki de ondan böyle güzel bir gönül bağımız vardı kendisiyle. Şarkılar değiştikçe aralarda Şeboizm fırtınası da esmiyor değildi. Kadın,erkek herkes eşit bir şekilde Şebo çığlıkları atıyordu kalplerinden gelen sıcak bir nefesle. Isıtıyordu bu çığlıklar konser alanını,yağmuru da dindiriyordu aslında bu çığlıklar. İlk üç şarkıdan sonra Şebnem Ferah; ‘’Dostlar hoşgeldiniz, bu havada, üstelik bu yaz buradaki 3. Konserim olmasına rağmen geldiniz, iyi ki geldiniz, hoş geldiniz, teşekkür ederim’’ cümlesiyle sahnesini izlemeye gelenleri selamladı.Dostlar diyordu, dostuyduk, aramızda bir çizgi yoktu sanki rock stardan çok arkadaşlarıyla buluşan ilkokul çocuğu gibiydi. Buradaki son konserim olabilir derken ‘’Hayıııır’’ çığlıklarını da duyuyorduk. Yağan yağmura rağmen hiç ara vermeden 3 saat boyunca sahnede kalan Şebnem Ferah’ın ekibi de en az onun kadar kapanış konseri yaptıkları için bu konserin tadını çıkarmak istiyorlardı. Dünya standarlarını aratmayan bir ekip arkadaşları vardı. O solist gücünü konuştururken orkestra ekibi de onu adeta gökyüzüne çıkarıyordu. Tek bir tekleme,aksama olmadığı içinde ekstra bir sahne şovu yapılmasına gerek yoktu. Zaten Şebnem Ferah'ın o mikrofonu sahiplenişi,mikrofon ayaklığını gökyüzüne doğru kaldırırken ki özgürlük tutkusu bizim için en büyük şovdu,dekordu. Klavyede Ozan Tügen,gitarlarda Metin Türkcan,bas gitarda Buket Doran,davulda Aykan İlkan ve vokalde Ceren Tügen Akyıldız,hepsi sahnede bir bütündü. Kemanlarda quartet, üflemelilerde Serdar Barçın,sanatçının kendi yapım ekibinde Emre Duymaz,Yeşim Doran,Tuğba Aydın,Onur Özkan gibi isimler hepsi gerçekten o gecenin hakkını vermişti.Kaç yıldır birlikte çalışıyorlardı ama bu kadar duygulu,heyecanlı bir gece yaşamadıklarını düşünüyorum.İsmini sayamadığım kaldıysa değerli insanlar hepinizden özür diliyorum. Ekip işi bu olsa gerek ama belkide en büyük teşekkür seyirciye olmalıydı,yağmur altında hiç kimse konserden ayrılmamıştı ve herkes yüreklerine dokunan Şebnem Ferah şarkılarını haykırıyordu gökyüzüne. Şebnem Ferah ile bir ara göz göze geldim ve tutkuyla bakıyordu seyirciye,mikrofon ayaklığını o kadar güzel kaldırıyordu ki gökyüzüne bitmesin bu gece, bozulmasın bu doku der gibiydi gözlerini kapatırken. O sahnede olmayanların anlayamayacağı bir tutkuyu son Açıkhava konserinde yaşıyorduk. Metin Türkcan ile tatlı tatlı atıştığı,latifeler yaptığı sahneler de izlemeye değerdi. Biliyorsunuz Metin Türkcan’ın da albümü çıkmıştı ve birlikte Dilek Taşı şarkısına yeniden hayat vermişlerdi. O şarkıyı sahnede o kadar güzel söylediler ki hatta konserin ilk yarısında bu şarkıyı söylediği halde akustik kısma geçtiğinde ''Şarkının kapanışını güzel yapamadım''diyerek Şebnem Ferah; Dilek Taşı şarkısını tekrardan yorumlayıp, Metin Türkcan’a olan sevgisini de bir nevi göstermiş oldu. Yaptığı açıklama ise takdire şayandı; ''Onun (Metin Türkcan) Çaldığı Her Nota Bu Ülke İçin Kıymetlidir,değerlidir dedi ve ardından; ikinci kısma özel hazırlanan akustik sahnede birbirinden önemli ve değerli şarkılar söylendi; Şebnem Ferah ve ekibinin sevdiği şarkıları dinliyorduk bu kısımda,Benim Adım Orman’ı da söyledi, Bülent Ortaçgil Değirmenler'i de.Genç bir grup olan TNK'nin Yine Yazı Bekleriz'ini de seslendirdi, Sezen Aksu Masum Değiliz şarkısını da. Sanatçıyı ayakta alkışlamak gerekiyordu, o güzelim ses bir kereimg_8688 olsun taca düşmemişti. O güçlü sesiyle her şarkının hakkını veriyordu.Bir rock starın halkla sentezlenmiş haliydi Şebnem Ferah. Star ama bir o kadar da halkı düşünen. Dünya umrumda değil havası yoktu. Ardından ''O hal bu hal, ben anlamam zaten bu dokuda son konserimiz olabilir,tadını çıkaralım'' dedi ve Ben Şarkımı Söylerken şarkısıyla nabzı yükseltti. Çığlıklar havada uçuyordu,bizde eğlenmeye gelmiştik,güzel bir ateşin alevlenmesiydi bu. Sahnenin üçüncü kısmında ise rock müziğin daha sert ve hareketli soundlarını duyuyorduk. Bir hayranını sahneye çıkaran Şebnem Ferah,aslında o hayranı sayesinde diğer hayranlarına da ulaşıyordu. Dans etti hayranıyla ve ona şarkı söyletti. Ne büyük bir heyecandır değil mi? Daha sonra sanatçı Harbiye’ye vefasını da anlatıyordu,‘’Ben güzel şeylerin korunup,dokusunu bozmadan,üstüne bir şeylerin eklenmesi taraftarıyım,bu daha güzel olur’’ diyerek İstanbul Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’a da buradan fikrini sunuyordu. 15 dakika kalmıştı konserin bitimine; ''Sayın başkanımızdan bir 15 dakika daha rica ediyorum, kırmaz herhalde beni, kapanış konserimiz için umarım bir sıkıntı olmaz'' diyerek şirin tavırlarla sahnede 00:30’a kadar sahnede kalmıştı Şebnem Ferah. Bu arada sahneye Model Grubunun solisti Fatma Turgut'ta çıkmıştı. Şebnem Ferah'ın Bu Aşk Fazla Sana şarkısını söylüyordu. Onu da inşallah bu günlerde,böyle büyük sahnelerde görebiliriz,sahnede canlı performansimg_8249ı çok başarılı gelmişti göze ve kulağa tek şarkı da olsa. Aslında 00:00’da sahnesini tamamlamıştı sanatçı ama ''Bir daha bir daha'' çığlıklarına dayanamayıp bis yaptı.E doymuyorduk o güzel sese,yasak olmasa sabaha kadar,bir gün bir gece oturup onu dinleyebilirdik. Eski şarkısıyla bis yapan Şebnem Ferah’ı herkes ayakta alkışlıyordu. Gelmiş geçmiş; edebiyat, müzik, spor, film, dizi, inema sektöründe kısacası aramızda olan olmayan, eserleriyle ölümsüz olacak tüm sanat dünyasına mal olmuş isimlerinin fotoğraflarıyla hazırladığı kapanış videosuna Eski şarkısı ne kadar güzel yakışmıştı. ‘’Sen nasıl başardın, yüz yıllık ağaç gibisin’’ diyordu ustalarına belki de Şebnem Ferah. Bu isimler arasında Türk kökenli de vardı Kürt kökenli de.Alevi de vardı Sunni de. Ama en önemlisi de bu değil mi bir olmak, insan olmak, barış tohumlarını sulamak. Sanatçı geçirgendi ve Şebnem Ferah bunun en güzel örneğiydi. Ve sahnenin kapanış cümlesi videoda beliren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu cümlesiyle oldu ‘’ Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’’Alkışlamaya doyamadık, Ferah'ta tat almıştı konserden ve artık seyircilerin yanına inmişti. Hem selamlıyordu, hem kendini alkışlıyordu, hem de yağmura rağmen azalmayan seyirciyi. Şifa almaya gitmiştik bu konsere, Şebnem Ferah'ta bu yıl yaşadığımız acıları, tasaları,bölünmüşlükleri müzik ile tedavi ederken, umudu da bir nevi hücrelerimize aktarmıştı. Bir ara en önden kalkıp arkalara geçmek istedim,ıslanmak istedim ve kalkıp geçtim de. Çünkü bu mekanın dokusu bunu gerektiriyor, biz oraya bir kere giderken ıslanmayı kabul ederek gidiyoruz, o tadı almak istiyoruz. Umarız Açıkhava sahnemizin dokusu bozulmadan güzelliği korunur.

 

 

img_9009
Editör: TE Bilisim