Sensizliğin dört duvarında yalnızlıklarla çarpışırken ruhum kendimi birden bire sokağımızda buldum. Biliyor musun? Sen gittiğinden beri ilk defa ge

Sensizliğin dört duvarında yalnızlıklarla çarpışırken ruhum kendimi birden bire sokağımızda buldum. Biliyor musun? Sen gittiğinden beri ilk defa geliyorum bu sokağa. İlk defa ayağım bu sakağın ölü toprağına bu kadar korkak bir şekilde basıyor ve ilk defa ben kendimi kaybetmiş bir şekilde geliyorum bu sokağa. Bütün senli hücrelerimi alabildiğine alkole bulayarak sarhoş edip gelirsem canım yanmaz diye düşünerek gelmeye karar vermiştim. Ama sokağa ilk adımı attığım anda başladı derimi vücudumdan ayıran o karanlık acı. Morfin etkisini kaybetti papatya cesedi kokan bu sokakta…
Papatya Sokağına ilk taşındığınız o an geldi gözlerimin ince perdesine. Bütün bülbüllerin mısra mısra yüzlerce şiir yazma yarışına gireceği gül kokan yüzünde masum bir tebessüm vardı. Çiseleyen yağmurda ıslandıkça dalgalanan ucu sarı siyah saçların hiç çıkmıyordu aklımdan. Hatırlıyor musun? Annen, benim senin güzelliğine dalan şaşkın bakışlarımı görünce epey sinirlenmiş ve azarlamıştı beni. Sense sadece gülmekle karşılık vermiştin. Bense mahcup bir bakışla geçip gitmiştim önünüzden. O günden sonra hiç çıkmadın aklımdan. Her yerde bir serap olup düştün gözlerimin önüne. Yediğim ekmekte, içtiğim suda hep gözlerini gördüm. Gönlümün duvarlarına durmadan ismini kazıdığım soğuk kış gecelerinde hayalini üstüme örtüp uyudum. Ve biliyor musun? Ben bu sokakta doğdum. Burada büyüdüm, ilk aşkı burada seninle tanıdım. Askere burada uğurlandım ama bir türlü bu sokağın ismi neden Papatya Sokak olduğunu çözememiştim. Evet, şimdi gidişinle anlıyorum her şeyi. Bu sokağa neden papatya sokak denildiğini, tüm papatyaların aslında aşkın kokusundan türediğini, Papatyaların neden aşkların en güzelini tarif ettiğini ve papatyaların neden öldükten sonra güzel koktuklarını şimdi anlıyorum. Gidişin bana kavuşmayan hasretti öğretti sevdiğim.