Beyazıt'tan Sultanahmet'e doğru yeniçeri caddesinden inerken caddenin sol tarafında Çemberlitaş karşılar bizleri.Etrafındaki kalabalığa,önünden geçen tramvaya Ve insan sirkülasyonuna aldırmadan belli eder kendini tüm gizemiyle. Kırmızıya yakın mermer sütünün etrafını saran çemberler nedeniyle Çemberlitaş adını almıştır. Önünden geçerken sizlerde farkedeceksinizdir ; taşın altında ve üstünde kuşların konup uçtuğunu görürsünüz. Çemberlitaş’ın önünden günde binlerce insan geçmesine rağmen çoğu İnsan için sıradanlaşmış Ve merak uyandırmaz hale gelmiştir. Halbuki biraz dikkat edecek olsak bizleri tarihte yolculuğa çıkaracak ipuçları barındıracak kadar esrarengiz olduğunu göreceksiniz.



İmparator Konstantin bu sütünü Roma'da ki Apollon tapınağından alarak bugün ki yerine diktiriyor. ilk yapıldığı zamanlarda sütünün üzerine güneşi selamlayan Apollon heykeli konmuştu. Fakat 330 yılında Konstantin Apollon heykelini kaldırarak kendi heykelini koydurmuştu. Konstantin'in bu hareketinden Sonra bu gelenek devam etti ve Julionus ve Theodosius da kendi heykellerini sütünün üzerine koydurmuşlardı.
1081 yılında heykele şimşeğin isabet etmesiyle heykel yanarken sütuna da ciddi hasar vermiştir.
Yangından sonra I.Aleksions sütünü tamir ettirmiş. Ve geçmiş imparatorların yaptığı gibi kendi heykelini değil haç simgesini koydurmuştur. Tabi ki Fatih Sultan Mehmet'in 1453 yılında İstanbul'u fethetmesiyle birlikte haç simgesi sütunun üzerinden indiriliyor.1470 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından tadilat yapılan sütun II.Ahmet zamanından çıkan yangından ciddi hasarla alıyor Ve etrafı demir çemberlerle sarılıyor.
Sütün tarihler süreçler içerisinde çok önem arzediyordu. Bilindiğin üzere Avrupa'da rahipler asker toplamak için belirli kampanyalar düzleniyor ve vaatlerde bulunuyorlardı. Bunlardan birisi de orduya katılanların Çemberlitaş'ın altında İsa'nın kutsal kadehinin bulunduğu Ve bu kadehten içenlerin ölümsüz olacağı söylenmesiydi.Bu toplanan askerlere Bizans imparatoru kapılarını açtıktan Sonra büyük bir yağmalama başlamıştır. Hatta Ayasofya'nın pirinç mozaik levhalı altın sanılarak çalınmıştır. Sizlere Çemberlitaş'ın İsa'nın kutsal kadehi ile nasıl bağlantı kurulduğunu ve rahiplerin vaat olarak verdiğine dair bir rivayeti anlatmak istiyorum.



Konstantinus’un validesinin adı Helena adında bir kadındır. Helana Kudüs'ü ziyarete gittiğinde orada Kemame adında bir kilise inşa ettirir. Hristiyanlar da ona kendilerince mukaddes olan Hz. İsa'nın üzerine gerildiği salibin parçalarını, ellerine ve ayaklarına vurulan mıhları ve bazı mucizelere ait eserleri getirip verirler. O da, bunları alıp oğlu Konstantinus'a hediye olarak götürür. Konstantinus tazimle bunları alıp, hazinesine götürür.
Zamanla kendisinden sonra gelecek hükümdarların bu mübarek eserlerin kadrini bilmeyip saygıda kusur edebilecekleri, bunun da büyük günah olacağı aklına gelir. Yerin altına taştan sağlam bir hücre inşa edilmesini ve bu eserlerin oraya konulmasını emreder. Sonra da üzerine halen mevcut olan Çemberlitaş'ı işaret olması için diker

Çemberlitaş hem Bizans hem de Osmanlı için oldukça önem ifade etmektedir. Ayrıca Çemberlitaş'ın dikildiği yer İstanbul'un 7 tepesinden birisidir. Fakat aynı zamanda İstanbul'da bir semte ismini veren bu gizemli sütuna İstanbul’lular gerekli merak ve ilgi maalesef duymuyorlar. Ve bu da her İstanbul sevdalısını derinden üzmektedir.

Günden güne Çemberlitaş'ın etrafında açılan yeni mekan konseptleriyle tarih ve medeniyetten uzaklaşsa da Çemberlitaş tüm benliğiyle kendisini hisseden ve göz ucuyla da olsa inceleyenlere selam vermeyi ihmal etmiyor.