ALGI OPERASYONLARI

Toplum mühendisleri algı operasyonlarıyla hedef kitleyi veya toplumu istenilen doğrultuda yönlendirebilir mi? Asırlardır var olan fakat son yıllarda s


Asırlardır var olan fakat son yıllarda sık duyduğumuz algı operasyonları nedir millet veya topluluklar nasıl yönlendiriyorlar?
Dünyadaki egemen güçlerin teknolojinin gelişimi ile birlikte yeryüzü kaynaklarını kullanma ve sömürme biçimleri de eskiye göre şekil değiştirmiştir.
Algı operasyonları genelde bir ekip işidir, böyle bir meslek dalı olmamasına rağmen psikologlar ve konuya uygun çeşitli meslek gruplarından kişiler tarafından uygulanan adına toplum mühendisliği tanımı cuk diye yerine oturan bir tanım olsa gerek.
Toplum mühendisliği denen olgu; toplumun sosyal dokusunda, demografisinde, nefretlerini tepkilerini sevgilerini isteklerini tutkularını tarihten gelen kültüründe ve duygularında değişiklik yapmak, yönlendirmek kontrol altına almak paralize edebilmektir. Toplumu istenilen yönde karar verebilmesini sağlamaktır amaç.
Algı yönetiminin kavramlaştırılması tarihte ilk kez ABD Savunma Bakanlığı tarafından tanımlanmıştır. Görevli kişiler tarından bilgileri yalanlama ve bilgilendirme işlemidir. Asıl amaç seçilen kitlenin amaçlarını etkilemek ve değiştirmektir. Algı operasyonları kimi zaman belli bir kitle bazen de tüm ülke olabilmektedir. Hedef grubun zayıf hassas güçlü duyarlı yönleri incelenerek, tepki verebileceği önemli hususlar ve tüm ögeler bir ekip tarafından incelenerek uygulama aşamasına geçilir.
Eğer hedef bir ülke ise kendi doğrultusunda çalışacak, kişiler veya bir siyasi partinin kendileriyle çalışması programlarını kabulü ile başlar herşey. Sonraki aşamada propaganda ve siyasi sloganlar belirlenir ve hedef kitleyi etkilemek için yardımcı adımlar atılır. Yazılı görsel basında ve sosyal medyada enformasyon bombardımanıyla sanal bir gerçeklik oluşturulur. Bunun gerçek olduğu pek önemli değildir. Burada önemli olan algının gerçek olarak kabul edilmesidir. Üçüncü dünya ülkelerinde seçimlerden önce iktidarlar belirlenir, oy kullanmak sadece formaliteden ibarettir.
Toplum mühendisliğine bugün Dünyanın egemen güçleri büyük fonlar ayırmaktadırlar. Dünyanın her ülkesinde yaşayan halkların kültürleri dini duyguları sosyolojik yapıları incelenmektedir. Her toplumun karakteristik özelliklerine göre uygulama yapılmaktadır. Toplum mühendisleri değişik yöntemler, metotlar uygulamaktadırlar; kelime anlamı bilinçaltı mesaj gönderme olan subliminal bilinen bir yöntemdir. CIA uzun yıllardır kullanmaktadır insan beynine uzaktan elektromanyetik dalgalar gönderilerek istenen doğrultuda karar vermesi sağlanır.
Bilinçaltına yazılı görsel ve işitsel olarak gönderilen iletiler bireyi ve toplumları etkileme belli bir doğrultuya yönlendirme işidir. Dünyada 50-60 kadar ülke sanırım bunu yasaklamıştır. Lakin gelişen teknoloji bu yasakları sadece kâğıt üzerinde kalmasına neden olmaktadır. Bu metot bazı mason ve sapık tarikatlar tarafından sık kullanılan bir yöntemdir.
Yeryüzünde bugün yaşanan savaşların, huzursuzlukların, gelir dağılımdaki adaletsizliklerin, yokluk ve yolsuzlukların yaşama hakkının gasp edilmesi, düşünce suçlarının artmış olması, demokrasi ve özgürlük kılıfına bürünmüş kargaşa yaratacak yasaların çıkarılması, değişen düşünce yapısıyla birlikte istenen ortam yaratılması yaşanan kaosun ana nedenidir.
Kendini ve halkını bu gizli tehlikeden koruyamayan ülkeler bu kargaşayı yaşamaktadırlar. Yönetim şekilleri ne olursa olsun seçimleri iyi bir lider olmamaktadır. Yozlaşmış kültürel soykırıma uğrayan halka psikolojik olarak aşağılık duygusu empoze edilmiştir.
Kendi kültüründen uzaklaşan bireyler kabul ettirilmek istenen kültüre, yemeden içmeye, giyimden kuşama, yaşam tarzından anlayışına kadar birçok alanda değişim gösteren toplum artık kendini dönüştürmek isteyen güce karşı koyması düşünülemez. Zira düşmanına her haliyle kendini daha yakın hissetmektedir.
Oynanan oyunu gören az sayıdaki bilge kişilere, liderlere, akademisyenlere veya konunun uzmanlarının halkı aydınlatması çok güçtür. Çünkü ok yaydan çıkmıştır artık. Devletlerin ilköğretimden başlamak suretiyle eğitimcilerden din adamlarına kadar büyük görevler düşmektedir. Yazılı ve görsel basının devlet tarafından takibe alınması, gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Çünkü bu tehlikeli ideolojik düşman topla, tüfekle karşımızda değildir; iletişim çağında olduğumuzu düşünürsek her evde her odadır.
Bugün sorulması gereken en önemli soru; Dünyanın birçok ülkesinde yaşanan kötü yönetim örnekleri dururken, milletler niçin kendi menfaatleri doğrultusunda örf geleneklerine, diline ve yaşam tarzına bağlı milli bir davranış sergilememektedirler?