DERS SONUNDA MOTİVASYON (TRANSFER)

Öğrenmenin, belli bir sahaya özgü kalmayarak başka sahalara yayılmasına, tesir ve etki etmesi olayına “öğrenmede transfer” veya geçiş denmektedi


Öğrencide meydana gelen öğrenmeler, yalnız belli bir durum veya sahaya etki etmemektedir. Etkisini başka sahalarda da göstermektedir. En azından böyle olması istenir. Öğrenmenin de amacı problem çözmek olduğuna göre, öğrenilenlerin karşılaşılan problemlerin çözülmesinde kullanılması gerekir. Şayet her öğrenilen şey, yalnız öğrenimin yapıldığı durum ve sahada kullanılabilir, başka türlü işe yaramaz olsaydı, öğretim ümit kırıcı bir iş olurdu.
Transferin belli başlı üç çeşidi vardır:
a. Olumlu Transfer:
Öğrenilen bilgi ya da davranışın, diğer durumlarda olumlu şekillerde uygulanabilmesi; öğrencinin diğer öğreneceği durumu olumlu yönde etkilemesidir. Traktör kullanan bir kişinin otomobil kullanmayı öğrenirken önceki bilgileri kullanması gibi.
b. Olumsuz Transfer:
Türkçedeki cümle kuruluşunun İngilizcedeki cümle kuruluşunu öğretilmesini zorlaştırması gibi.
c. Nötr Transfer:
Birbiri ile hiç ilgisi olmayan öğrenme durumları. Kitap okumayla otomobil kullanma, güzel yazı yazmakla iyi top oynamak gibi.
Transferin olması için konunun mutlaka öğrenilmiş olması gerekir. Öğrenilen konunun bir başka konu veya durumla olan ilişkiyi sezdirmek öğretmene düşer.
1. Öğrenciye öğrendikleri bilgileri kullandırarak, öğrendiklerini kendine mal ettirmeli.
Doğru hareketlerin bulunması ve yerleştirilmesi:
Gerçek hayatta öğrenme, bir şeyi yapmak için çeşitli yolları bizzat deneme işidir. Yani dinamik bir oluşumdur. Bu deneme sayesindedir ki öğrenci öğrendiği şeyin önemini keşfeder, faydalı bir şey olduğunu ispatlar ve onu kendine mal eder.
Bir öğretmen, daima öğrencilerin öğrendikleri şeylerle ilgili olarak yapabilecekleri bazı şeyler bulmaya çalışmalıdır. Hatta öğrenilen şey oldukça akademik ve formel olsa bile.
2. Öğrenilenleri günlük hayata tatbik ettirmeli.
Öğrenme materyalinin muhteva içindeki ve kullanılıştaki değeri:
Araştırmalar göstermiştir ki en iyi öğrenilen şey, muhtevası içinde ve mümkün mertebe kullanılacak şekilde öğrenilen şeydir. Eğer tarih, günlük havadislerden başlayarak geriye doğru okutulursa, öğrenciler mutat tarihî kronolojiyi takiben öğrenecekleri tarihten daha çok iyi tarih öğrenmektedirler.
3. İyi helva (sentez) yapanı takdir ve teşvik etmeli. Yani onlara öğrendiklerini kullanarak çözümleyebilecekleri sorular sormalı veya uygulamalar yaptırmalı. Uygun cevap verenleri de ödüllendirmeli.
Eğer bir öğrencinin yeni fikir ve görüşler elde etmesi isteniyorsa, okul bu fikir ve görüşler için faal ve canlı gayret ve denemeleri teşvik etmelidir. Başarıyı takdir etmeli ve emniyet altına almalı, başarısızlık veya hatalar üzerinde asla ısrar etmemelidir. İş o şekilde organize edilmelidir ki öğrenci, gayeye doğru kat edilen mesafeyi bilerek devamlı surette sevk ve teşvik edilmiş olmalıdır. Eğer her öğretmen öğrenmeyi teşvik edici bir sınıf durumu hazırlayabilirse, problemlerinin yarısı halledilmiş demektir.
4. Gerekirse ve şartlar uygunsa öğretmenlerinin nezaretinde, öğrendiklerini okul dışında uygulamaları için fırsat vermeli.
a. Faaliyet arzusu ve merak:
Normal olarak öğrenciler faaldir. Koşarlar, zıplarlar, bağırırlar, şunu-bunu denerler, konuşurlar, bakarlar ve olup bitenleri dinlerler. Faaliyet, yeni teşvik edicilerle ve harekete geçiricilerle karşılaşmaya ve yeni şeyler keşfetmeye yol açar. Eğer okul, hareket, keşif, deneme ve konuşmalar için çok ve zengin çeşitli imkânlar hazırlayabilirse, alâkalar artacak ve öğrenme geniş ölçüde artırılmış olacaktır.
Okulun bir öğrenciden istediği işler de öğrencinin kabiliyetlerine, temel arzularına ve alâkalarına uygun olmalıdır. Gençler bir hobi üzerinde büyük bir gayretle saatlerce, hatta günlerce çalışırlar. Okullar bu duyguyu öldürmeyip faydalanmaya çalışmalılar. Eğer öğrencilerin faaliyeti deneme şeklinde ise ve ele alınan iş yeni bir şeyse, buradaki faaliyet arzusuna (içinden gelen istek), ekseriya merak denmektedir. Bu bilinmeyeni anlamaya çalışma arzusu, gerçek bir arzu olup sadece bu bilme arzusundan, dersler için pek çok motivasyon elde edilebilir.
b. Eğitimin verimlilik derecesine ait hakiki hayat testi:
Eğitim amaçlarının ekserisi gerçek hayat durumlarındaki davranım tarzlarına aittir. Bu durumlar esas itibariyle okul dışında ve okuldan sonraki yetişkinlik hayatındadırlar.
Yalnız okulda takrir veya imtihanlarda kendini gösteren, okul haricinde ise çocukları eskiden yaptıkları aynı hareketleri tekrar etmeye terk eden ve onların yetişkinlik hayatlarındaki başarı veya başarısızlıkları üzerinde hiç tesiri olmayan bir eğitim programının pek az kıymeti vardır. O hâlde eğitimin verimlilik derecesi hakkında en iyi test, çocukların gördükleri öğrenim devresi sonu daha farklı davranıp davranmadıklarını, bu öğrenimin başarılarına etkisi olup olmadığını anlamaktır.
Okulda verilen eğitim ve öğretimin talebe üzerindeki etkilerini, okul dışı davranışlarını inceleyerek tespit etmek lâzımdır.
5. Transfer konusunda öğretmenlerin şu hususlara dikkat etmeleri gerekir:
a. Bugün öğrenilenleri daha önce öğrenilmiş olanlara ve daha sonra öğrenileceklere bağlayın. Bu suretle öğretim daha anlamlı duruma gelecektir.
b. Öğrenilenlerin mümkün olabildiği ölçüde okul dışındaki hayatla ilişkisini vurgulamaya çalışın.
c. Mümkün olan her durumda kasıtlı olarak öğrenilen bilgiler arasında münasebetleri vurgulayın.
d. Kalıcı olarak öğrenilemeyen bilgilerle transfer mümkün olamayacağından, öğrenilen bilgilerin aralıklı tekrarlar yaptırarak unutulmamasını sağlayın.
e. Teşvik transferde önemli rol oynar. Öğrencileri öğrendiklerini uygulama konusunda cesaretlendirin.
f. Sınavlarda öğrencilerin transferini yani sentez yapmasını ölçecek sorular sorun. Öğrencileri bu amaçla çalışmaya ve öğrenmeye yöneltin.
g. Derslerde; televizyon programlarında, gazetelerden, okul faaliyetlerinden ve hayattan örnekler getirin.
h. Derslerde öğrencilerinize sorular sorun. Konu üzerindeki görüşlerini söylemeye imkân tanıyın. Bu yola onları cesaretlendirin.
i. Öğretmenler sınıfa girdiklerinde, öğrencilerine neler söyleyeceklerinin farkında olmalılar. Kendi öğrettikleri ile diğer öğretmenlerin öğrettikleri arasında münasebet kurabilmeliler.
Sonuç olarak eğitimin amacı, okuldaki öğrendikleri ile öğrenciyi hayata hazırlamaktır.