SAĞLIK

DİNÇER KARACALAR İLE SAĞLIKLI GÜNLER



ESTETİK KAYGILAR GÜZELLEŞME TALEPLERİNİ ARTIRIYOR



Estetik kaygılarla cerrahi operasyonlara başvuranların sayısı her geçen gün artıyor. Estetik cerrahi alanında uluslararası üne sahip Dr. Murat Dağdelen, hayalindeki mükemmel görüntüye ulaşmak isteyenlerin en çok tercih ettiği ameliyatların başında burun estetiğinin geldiğini söylüyor. Burun estetiğini meme cerrahisi, yüz enjeksiyonları ve popo büyütme işlemleri takip ediyor.

Güzellik, kişinin kendisini bedeni içerisinde rahat ve huzurlu hissetmesidir. Estetik cerrahi de kişiyi rahatsız eden fiziksel kusurları ameliyatla düzeltmeyi hedefler. Günümüzde estetik kaygılarla cerrahi operasyonlara başvuranların sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Daha genç ve daha güzel görünmeyi arzulayanlar, ilerleyen teknoloji sayesinde artık çok daha rahat bir şekilde cerrahların kapısını çalıyor.

1 NUMARADA BURUN AMELİYATLARI VAR

2 Ocak 2017'de Almanya’nın Düsseldorf şehrinde kurduğu özel plastik ve estetik cerrahi kliniği DiaMonD Estetik’le estetik cerrahi alanında hizmet veren Dr. Murat Dağdelen, dünyada en sık yapılan estetik ameliyatların başında burun estetiğinin geldiğini söylüyor. Kliniğinde uyguladığı özel tekniklerle dünya çapında tanınan ve buluşlarını uluslararası kongrelerde tıp dünyasıyla da paylaşan Dağdelen, burun estetiğinde hastaların beklentisinin değiştiğini söylüyor: “Eskiden her yerde tek tip burunlar görürdük. Günümüzdeki trend ise doğal görünümlü burunlar. Hastanın karakteristik burun özelliklerini koruyarak sadece şekil ve işlev bozukluklarını gideriyoruz. Yani artık fonksiyona da en az görünüm kadar önem veriyoruz.”

POPO ESTETİĞİNDE ARTIŞ VAR

El cerrahi uzmanı olarak da anılan Dr. Murat Dağdelen’in verdiği bilgilere göre, burun ameliyatının ardından en çok tercih edilen estetik operasyonlar; meme büyütme/küçültme işlemleri ile yüz enjeksiyonları. Popo büyütme/kaldırma operasyonlarında da son yıllarda artış olduğunu ifade eden ödüllü doktor, rafine teknikleri ve dengeli tedavi sistemi ile tüm bu alanlarda mükemmel sonuçlar elde edebildiğini söylüyor.

 



YILLAR SONRA İLK DEFA SIRT ÜSTÜ YATABİLDİ…



 

Sol diyafragma yüksekliği tanısı ile Irak’tan gelen hasta Türkiye’de sağlığına kavuşarak ülkesine döndü. Uzun süredir sırt üstü yatamadığını, rahat yemek yiyemediğini ve oksijen desteği olmadan nefes alamadığını söyleyen hasta Türk doktorlarına teşekkür etti.

 

61 yaşındaki Abdulkarim A. Alnqshbndi yıllardır mücadele ettiği Diyafragma Yüksekliğine bağlı solunum sıkıntısından Türk cerrahlar sayesinde kurtuldu. Oksijen desteği almadan nefes alamayan hasta yıllardır yemek yemekte zorlandığını ve hiç sırt üstü yatamadığını belirtti. İstanbul’da Doç. Dr. Özkan Demirhan tarafından tedavisi gerçekleştirilen hastaya önce medikal tedavi ve solunum terapisi uygulanarak ameliyata uygun hale getirildi. Ameliyattan sonra ise oksijen desteği olmadan rahat nefes almanın mutluluğunu yaşadığını söyleyen hasta,” Çok uzun yıllardır bu hastalıkla mücadele ettim. Sağlıklı nefes almayı neredeyse unuttum diyebilirim. Yemek yemeye korkuyordum çünkü yemekten sonra şikayetlerim daha da artıyordu. Çok uzun yıllardır sırt üstü hiç yatamadım. Irak’ta bu şekilde yaşayacağımı, bunun tedavisinin olmadığını ve zamanla bu duruma alışmam gerektiğini söylediler. Yakın bir akrabamın Türk doktorlar ameliyatla hayatını kurtarmıştı. Bu olaydan sonra ben de Türkiye’de tedavi olmaya karar verdim. Önce Allah sonra da Özkan Bey ve ekibi sayesinde sağlığıma kavuştum. Ameliyattan sonra sırt üstü yatmaya başladım. Uzun zamandır hiç bu kadar rahat uyuduğumu hatırlamıyorum. Keyifle yemek yemeyi unutmuştum tekrar bunu yaşayabilmek çok güzel. En önemlisi de oksijen desteği olmadan nefes alabilmek harika bir duygu. Doktoruma ve ekibine teşekkür ediyorum.” dedi.

 

 



“Yaz Grip salgınına karşı şalgam suyu için”



 

Turpggillere ait olan şalgamın faydalarının ne olduğunu biliyor musunuz? Çukurova yöresinde yetişip ve tüketilen şalgam genellikle suyu çıkartılır. Peki şalgam suyunun faydaları nelerdir? Adananın tarihi   şalgamcısı Orhan Gümüşdamla şalgam konusunda bize faydalı bilgiler verdi

Besin değeri toprakla aynı olan şalgam ülkemizde Çukurova'da yetiştirilir. Sebze olan şalgam turşu ve su olarak tüketilir. Yaprakları hayvan yemi olarak kullanılan şalgam, sofraların vazgeçilmez garnitürüdür. Yüksek besin değeri sayesinde insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlayan şalgam yüzyıllardır tıbbı tedavide de kullanılmıştır. Özellikle mide hastalıklarına iyi gelir. Et yemeklerinden kaynaklanan hazımsızlık için eski çağlardan beri mangalda yapılan yemeklerle beraber tüketilir. İçeriğinde protein, karbonhidrat, , demir, magnezyum, tiyamin, lif, fosfor ve A vitamini bulunur. Kandaki hemoglobin düşünce anemi yani kansızlık yaşanır. Şalgam suyu hemoglobin hücrelerini yükselten demir bakımından oldukça zengin olduğundan düzenli tüketildiğinde bu gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Ayrıca kilo vermede de oldukça etkilidir katkı maddesi ve sodyum doğal şalgamcı orhan’ın instagram adresi .salgamcı_orhan

 



EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞINA DİKKAT!



 

El, ayak ve ağız hastalığı enterovirus adı verilen bazı virüslerin neden olduğu deride ve ağız boşluğunda döküntüler oluşturan bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Daha çok çocuklarda görülmesi ve lezyonların yaygın olması sebebiyle ebeveynleri telaşlandırır. Florence Nightingale Hastanesi, Kadıköy Tıp Merkezi’nden çocuk sağlığı ve hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Lale SEREN, hastalıktan korunma yöntemlerine dikkat çekiyor;

 

El ayak ağız hastalığı kimlerde görülür?

En tipik özelliği çocuk yaş gurubunda özellikle de üç yaş altında görülmesidir. Kreşlerde özellikle yaz ve sonbahar mevsimlerinde görülme sıklığı artar.

 

El ayak ağız hastalığı nasıl bulaşır?

Virüs direk temas yada hasta çocuğun salya, dışkı, idrar gibi salgılarıyla temas sonucu bulaşır. Bulaşma da eller kilit görevi görür. Salgı teması, oyuncaklar ve ellerle bulaşabildiğinden hasta çocuklar ile aynı ortamı paylaşmak, kalabalık ortamlarda bulunmak hastalığın bulaşma riskini arttırır. Bulaşmayı takiben kuluçka dönemi 5-7 gündür.

Bu hastalığın bulaştırıcılığı döküntüler çıkmadan önceki 3 gün ve döküntüler solup ateş düştükten sonraki 5 gün dür.

 

El ayak ağız hastalığının belirtileri nelerdir?

İlk bulgular halsizlik, kırgınlık halidir. Bunu düşük düzeyde bir ateş takip eder. Ateş 38-38,5 C dir. Ateşin süresi ortalama 3 gündür. Bu süre 7 güne kadar da uzayabilir.

İştah kaybı,

Huzursuzluk,

Boğaz ağrısı,

Yemek yerken ağızda acıma, yutamama,

Ağız etrafında ve içinde ağrılı döküntüler,

Avuç içi ve ayak tabanında ağrısız kaşıntısız döküntüler ve soyulmalar

görülebilir.

Hastalık 7-10 gün kadar sürer. Ancak virüsün vücut salgılarıyla ve dışkıyla atılımı haftalar sürer.

 

 



ŞEFFAF PLAKLAR İLE GÜLÜŞÜNÜZÜ GİZLEMEYİN RAHATÇA GÜLÜMSEYİN



 Büyüme çağında diş teli taktırmamış, yetişkin döneminde ise çarpık dişlerden şikayet ediyor, hatta gülerken bile ağzınızı kapatıyorsanız hızlı diş estetiği imdadınıza yetişiyor.

 

Estetik görüntüye önem veren ve tel taktırmayan kişilerin tercihi şeffaf plaklar oluyor. Tel tedavisine göre hızlı ve görünmeyen şeffaf plak uygulamasında, daha işlem başlamadan önce sonucu görebilmek mümkün. Şeffaf plaklar ile inci gibi dişlere kavuşmanın çok kolay ve sağlıklı olduğunu söyleyen Türkiye İş Bankası İştiraki Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Ortodonti Uzmanı Dr.Dt. Sıla Topal Çağlayan, işlem ile ilgili şu bilgileri verdi:

 


  • Hastaya özel yapılan görünmeyen plaklarla dişleri düzeltmek için uygulanan telsiz ortodontik tedaviler, günümüzde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Neredeyse görünmeyecek derecede estetik algıyla yapılan bu tedavide metal teller ve braketler kullanılmaz. Hastalar bu plakları yemek yerken, dişlerini fırçalarken çıkarabilir. Yeme içmeyle ilgili herhangi bir kısıtlamaya gerek yoktur.

  • Bu tedavinin sağladığı en büyük avantajlardan bir tanesi, dijital ortamda oluşturulan simülasyon sayesinde hastanın tedavi sonucunu henüz tedavi başlamadan önce üç boyutlu olarak görebilmesidir.

  • Dişleri düzeltmek için kullanılan plak tedavisi, kemik ve dişeti sağlıklı ise hem gençlerde hem de yetişkinlerde kullanılır. Diş çapraşıklığı, dişler arası boşlukların kapatılması, gülümseme estetiği planlaması, protez öncesi hazırlıklar için uygulanabilir. Tedavi sonrasında dişlerin eski haline dönmesini engellemek için dişler arkadan ince bir telle sabitlenir. Bu tel dışarıdan kesinlikle görünmez.



 

ÖZEL GÜNLER ÖNCESİ ÇIKARTILABİLİR


  • İşlem öncesi doktor, ağızdan ölçü alarak süreci başlatır. Bu ölçü 3 boyutlu tarama yöntemi ile bilgisayar ortamına aktarılır. Sanal ortama aktarılan dişler bilgisayar simülasyonu ile hareket ettirilir ve şeffaf plaklar üretilir.

  • Dişlerin hareket edilmesi istenen pozisyona göre seri şeklinde üretim yapılır. Her bir plak tek diş için 0.05 mm’lik hareket sağlar. Plaklar ortalama 15 gün takılarak sonrasında diğer plağa geçilir.

  • Dişlerin hareket edebilmesi için kuvvetin devamlı olması gerekir. Bu yüzden gece uyurken de dahil günde ortama 21-22 saat takılması gerekir. Kişinin plakları kullanırken konuşması etkilenmez. Yemek yerken ve diş fırçalarken çıkarılıp, takılıyor olması önemlidir. Eğer önemli bir toplantı, düğün gibi etkinlikler var ise haftada 2-3 saat ekstra çıkartılabilir buna karşı günlük aktiviteler, plaklar ağız içindeyken rahatlıkla gerçekleştirebilir. Spor yaparken ya da yüzerken plaklar ağızda kalabilir.



 

 

 



BEYAZ MELEK ALBİNOLAR VE GÖRME KUSURLARI



 

Albino hastaları kör değildir ancak tam olarak da net şekilde göremez, görme sorunları ile sık karşılaşırlar. Albino hastalarının, gözleri ile beynin görme bölgesine giden sinir bağlantıları farklıdır. Bu farklılık göz ile sinirler arasında uyumlu çalışmayı engellediği için görme algısı da engellenmiş olur

 

 

Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tülin Kaçmaz, albino hastalarının görme ile ilgili yaşadığı problemler hakkında bilgiler verdi…

“Halk dilinde albino olarak bilinen albinizm, genetik bir hastalıktır. Albinoların vücudu cilt, göz ve saça rengini veren kimyasal melanini üretemez ve doğuştan pigment (renk) yoksunudurlar. Bu sebeple saçları ve tenleri bembeyazdır. Albinizmde temel problem, foveanın gelişememesidir. Fovea, gözün küçük ama çok önemli bir bölgesidir. Gözümüzü bir top gibi düşündüğümüzde topun en iç yüzeyini kaplayan, bizim görmemizi sağlayan milimetrenin dörtte bir kalınlığındaki tabakaya retina denir. Fovea, retinada okumak gibi keskin görüşü sağlayan bir bölgedir ve bu bölge albinizmde tam olarak gelişmez. Albinizmde foveanın neden gelişmediği tam olarak bilemiyoruz ama melanin pigmentinin yokluğunun etkili olduğu düşünülür.”

 

“Albinizmde gözdeki diğer bir temel anormallik de retinayı beyne bağlayan sinirlerin gelişimidir. Melanin tarafından yönetilen göz sinirleri, melanin eksikliğine bağlı olarak, beyne bağlantısını doğru şekilde yapamazlar. Gözden, beyinin görme bölgesine olan sinir bağlantıları farklıdır. Bu olağan dışı sinir sinyalleri gözün bir uyum içinde çalışmasını ve algılamasını engeller.”



KESİN TEDAVİSİ YOKTUR!

“Albinizm görülen kişilerde çeşidi ne olursa olsun göz etkilenir, görme azalır” diyen Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tülin Kaçmaz, “Albinizmli insanlar kör değildir fakat görüşleri normal de değildir. Bu sorunun kesin-kalıcı bir tedavisi de yoktur. Fakat görsel duyarlılık için deneyimli göz doktorları farklı aletlerin reçetesini yazabilir. Albino hastalarının hepsine de çok keskin görüş gerekmemektedir. Görüş netliği kişinin ihtiyaçları ve hobileri doğrultusunda farklılıklar gösterir. Bu aletler hem uzağı, hem de yakını görmede hastalara yardımcı olur” dedi.

 

Küçük çocuklar ise basit olarak gözlük kullanabilirken, gençler çift odaklı gözlüklerden faydalanabilirler. Bu hastalarda yüksek derecede miyop, hipermetrop ve astigmat sıklıkla görülür. Bu rahatsızlıkların etkilerini azaltmak için gözlük üzerine takılan teleskopik camlar kullanılır. Birçok albinizmli birey çift odaklı gözlükler ya da normal gözlükler ile iyi bir okuma sağlamaktadır.

 

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ MUTLAKA KULLANILMALI

Albinizmlilerde gözü etkileyen rahatsızlıklar şöyledir:

Nistagmus: Gözün istem dışı ileri geri hareketidir. Her insana göre tedavi şekli değişkendir. Ameliyat ve ilaç tedavileri söz konusudur.

Strabismus (Şaşılık): Gözlerin odaklanamaması ve birlikte bir izi takip edememesi ile birlikte, bir gözün veya her ikisinin birden doğru hizada olmaması durumudur.

Fotofobia: Işığa duyarlılıktır. İris renksiz ve şeffaf olduğu için, ışığın göze doğrudan girmesine izin verir ve bu da ışığa karşı duyarlılığa neden olur. Genel bir yargının aksine bu duyarlılık, albinizmli insanların güneş ışığında dışarı çıkmasına engel olmaz. Güneş gözlüğü kullanımı ile güneşten korunmak mümkündür. Albinizmli bebeklerde dahi, güneş gözlüğü kullanımı zorunludur.

 

İRİS ŞEFFAF OLDUĞUNDAN GÖZ KIRMIZI GÖRÜNÜR

Batıgöz Sağlık Grubu’ndan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tülin Kaçmaz, bu hastalarla ilgili doğru bilinen yanlışlarla ilgili de bilgi verdi: “Albinizmli insanların kırmızı gözlü olduğu, genel bir görüş olmasına rağmen doğru değildir. Göz rengi griden mavi ve kahverengiye kadar çeşitlilik gösterebilir. Normal bir aydınlatma altında iris kırmızımsı ya da menekşe rengi görünür. Bu kırmızımsı görünümün sebebi; iris şeffaf olduğu için, gözün iç kısmını örten retina tabakası dışarıdan görünmektedir. Bu kırmızımsı görünüm kameraya direk bakan birinin flaş patlayınca gözünün kırmızı görünmesiyle aynıdır.”