Gündemde Hayvan yasası (!)

Türkiye’nin gündemi hemen her saat değişiyor. Ekonomi, enflasyon, geçim sıkıntısı, sığınmacılar, emekliler,   dış ve iç politika çekişmeleri derken medyadan öğrendiğimiz kadarıyla meclis komisyonuna kamuoyunun yoğun isteği (!)   üzerine düzenleme adına sahipsiz köpeklerin uyutulma tasarısı getirecekmiş, Bu teklifi hazırlayanlar şimdiye kadar uygulanan kısırlaştırma ve barınak sorununun yetersiz kaldığını görmüşler, Sonunda çözümü bulmuşlar; öldürelim, kurtulalım (!) demiş olmalılar.

Bu yasa meclisten geçer mi?

Bence daha önce olduğu gibi AKP ve MHP oylarıyla geçer…  

Yasa teklifine göre belediyeler barınaklardaki köpeklerin resimlerini çekerek internet aracılığı ile 30 gün süreli sahiplendirme ilanları yapacaklarmış. Bu süre içerisinde sahip bulamayan köpekler iğne ile uyutulacak, yerlerine yenileri getirilecek ve süreç böyle işletilecekmiş…

Gerçekten çok garip, insanlık dışı bir davranış…

Bu haberin medyada yer almasıyla birlikte yalnızca hayvan severler değil toplumunda, siyasilerinde tepkisini çekti. Sosyal medyada bu konuda bir yığın yorum yazıldı, katliama hayır başlıklı kampanya düzenlendi, ilk anda imzalar toplanmaya başladı ve bunun daha da artacağı sanılıyor. Sokak hayvanlarının, özellikle köpeklerin uyutulmasına toplumun karşı olduğu ve bunun insanlık adına utanç olduğu haklı olarak söyleniyor. Müslüman’ın diyenler anlaşılan;  Kuranda geçen “isan ve hayvan canı almayın” ayetlerini akıllarından bile geçirmiyorlar.

Köpek ve kediler insanlara en yakın hayvanlardır. Uygar ülkelerde sokaklarda başıboş, sahipsiz kedi ve köpekleri görmek olanaksızdır. Onlar bunun çaresini uygar şekilde bulmuşlarsa da bizler yıllar yılı bu sorunu çözmekte aciz kalmışız.

Köpek ve kediler insanın en yakın dostlarıdır. Günümüzün yaşam koşullarında apartmanlarda köpek beslemek oldukça güçtür. Sokaklarda onlar için yiyecek ve su bırakmak güzel bir davranış ama ne dereceye kadar bu hayvanlar beslenebilir. Barınakta bir çare değildir. Barınaklarda onların nasıl beslendikleri, sağlıklarına ne kadar  özen gösterildiği de kuşkuludur.  Ancak içlerinde vahşi ve saldırgan olanlar, insanlara zarar verenler vardır.  Onları böyle bir duruma iten nedenlerin üzerinde durulmamıştır. Örneğin Eğe ve Akdeniz’deki tatil yörelerine bakın;  yaz aylarında bazı aileler çocuklarına oyuncak alır gibi kedi köpek alıyor, tatilleri bitince de sokağa terk edip gidiyorlar. Aynen çocukların hevesleri bitince bir kenara attıkları oyuncaklar gibi…

Tatil yörelerinde terk edilenlerin sahiplerinin arabaların arasından koşanları, boş kalan evlerinin önünde onların geleceklerini sanarak bekleyen ağlaşan hayvanları çoğu kez görürüz. Onların mahzun bakışları, inlemeleri ve haykırışları ihsanın içini sızlatıyor.  Aç kalan bu hayvanlar bir süre sonra vahşileşip insanlara saldırıyorlar. Bunun çaresi öldürmek olmamalıdır.

Yıllar öncesi İstanbul’da böyle bir katliam yaşanmıştı. İstanbul’da 1910 yılında sokaklarda süreler halinde dolaşan, insanlara saldıran köpeklerden ötürü onlar toplanarak Hayırsız adaya (Sivri ada)  götürülmüştü. Bu adada ne su ne de yiyecek vardı. Adaya bırakılan köpeklere bir süre yiyecek götürülmüş ve sonra ondan da vazgeçilmişti. Aç  kalan bu hayvanlar bikirlerini parçalamışlar ulumaları, sesleri İstanbul’dan duyulmuştu.

Köpekler insanların karşılık beklemeyen en iyi dostudur. Bunların başında “Bir köpek size sevginin gerçek anlamını öğretecek”, “Köpeğiniz varsa asla kendinizi yalnız hissetmeyeceksiniz”, “ Köpekler canlılar arasında en sadık olanı kabul edilirler”.

Ünlü yazar Mark Twain^ en vurucu sözü söylemiştir;   de  “Aç bir köpeği alır ve onu refaha kavuşturursanız sizi ısırmaz.  Bu bir köpek ile insan arasındaki temel farktır.”