Dünya, adeta bir bilim kurgu filmine dönüştü. Bir zamanlar ok ve yayla halledilen işler, şimdi yapay zekâ destekli drone sürüleri, hipersonik füzeler ve lazer silahlarıyla çözülüyor. Çin, ABD, Rusya, Hindistan, İngiltere ve Güney Kore, savaş teknolojisinde birbirlerini geçmek için adeta "askeri olimpiyatlar" düzenliyor. Gelin, bu ülkelerin son icatlarına göz atalım.
Çin: Uçan Füzeler, Sürü Drone’lar ve Uzay Korsanlığı
Çin, hipersonik silahlarda hız limitlerini zorluyor. DF-ZF füzesi, Mach 10 hızında uçarak, düşman radarlarına "beni yakalayamazsın" diyor. Sürü drone sistemleri ise uçaklarla koordineli çalışarak adeta bir "savaş arısı" gibi düşmana saldırıyor. Uzayda ise işler daha da ilginç: Beidou navigasyon sistemi sayesinde Çin, GPS'e olan bağımlılığını bitirip kendi gökyüzünün hâkimi olmayı planlıyor. Bir de uydulara saldırabilecek lazer sistemleri var; tam bir "Star Wars" senaryosu!
ABD: Savaşın Apple’ı
Amerika, Pentagon destekli yapay zekâ projeleriyle savaş alanını "dijitalleştiriyor". Project Maven, düşmanları tanıyıp analiz ederken, otonom savaş robotları "Call of Duty" oyunundan fırlamış gibi hareket ediyor. Lockheed Martin’in hipersonik AGM-183A füzesi, "jet gibi" deyiminin hakkını veriyor. ABD Uzay Kuvvetleri ise uydulara saldırabilecek silahlar geliştirerek, gelecekteki savaşları dünyadan yukarı taşıyor. Bu gidişle Hollywood'un bile hayal edemeyeceği senaryolar gerçek olacak!
Rusya: Kendi Kurallarını Yazıyor
Rusya'nın hipersonik füzeleri, "hız sınırlarını ihlal ettiği için" radarların yetişemediği bir noktada seyrediyor. Zircon ve Avangard füzeleri, Mach 20 hızına ulaşıyor ve düşman hava savunmasını "göz açıp kapayana kadar" saf dışı bırakıyor. Uran-9 insansız kara aracı ise bazen kendi başına kararlar alarak, "düşmana zarar vermeye geldim ama çalışmazsam da sorun değil" diyebiliyor. Poseidon su altı drone'u, nükleer kapasitesiyle "Denizlerin Hayaleti" lakabını hak ediyor.
Hindistan: Sessiz Sedasız Geliyor
Hindistan, BrahMos-II hipersonik füzesiyle "ben de varım" diyor. Rustom-II İHA’sı, keşif ve saldırı görevlerinde kullanılmak üzere geliştiriliyor. Uzay konusunda da ciddi adımlar atan Hindistan, anti-uydu silahlarıyla, "eğer savaş uzaya taşınırsa, orada da hazırız" mesajı veriyor. Ayrıca, Hindistan'ın kendi GPS sistemi olan NavIC, küresel navigasyon ağında alternatif oluşturarak bağımsız hareket etme yolunda ilerliyor.
İngiltere: Çay Saatinde 6. Nesil Savaş Uçağı Geliştirmek
İngilizler, Tempest adlı 6. nesil savaş uçağı projesiyle "gökyüzüne hükmetme" planları yapıyor. Bu uçak, yapay zeka destekli pilot yardımı, lazer silahlar ve drone sürüleriyle entegre çalışarak hava savaşlarını bir üst seviyeye taşıyacak. Siber savaşta da boş durmayan İngiltere, NATO ile iş birliği içinde, düşman sistemlerini çökertmek için "klavye orduları" yetiştiriyor. Eskiden kılıç kuşanan İngilizler, şimdi savaşlarını bilgisayar başında veriyor!
Güney Kore: Teknoloji Şovu
Güney Kore, savaş robotları ve yapay zeka destekli sistemlerle "geleceğin ordusunu" kuruyor. KSS-III sınıfı denizaltılar, balistik füze fırlatma kabiliyetiyle büyük bir caydırıcılık sağlıyor. Cheongung-II hava savunma sistemi ise gökyüzünü "uçan tehditlere" karşı koruyor. Ayrıca, Samsung’un üretim hattında askerî yapay zekâ sistemleri geliştirdiğini düşünürsek, gelecekte "Android askerler" görürsek şaşırmayalım.
Sonuç: Savaş, Teknolojik Bir Satranç Oyunu Oluyor
Bu ülkeler, artık geleneksel silahlarla yetinmiyor; yapay zeka, hipersonik füzeler, otonom sistemler, uzay teknolojileri ve siber savaşlarla savaşı tamamen yeni bir boyuta taşıyor. Kim daha hızlı, daha akıllı ve daha ölümcül teknolojiler geliştirirse, gelecekte savaş alanlarında üstünlük sağlayacak. Ama şu bir gerçek ki, bu hızla gidersek, yakında robot askerlerle lazer savaşları yapacak hale geleceğiz. O yüzden, gelecekte "iyi bir hacker" olmak, "iyi bir asker" olmaktan daha önemli olabilir!
Özellikle siber savaş ve elektronik harp teknolojileri, orduların en büyük kozu haline geldi. Devletler artık sadece topraklarını değil, dijital altyapılarını da savunmak zorunda. Üstelik, insansız sistemler sayesinde savaş alanı tamamen değişiyor; artık en tehlikeli askerler, joystick başındaki operatörler olabilir. Uzay, büyük güçler için yeni bir savaş alanı olurken, küçük ülkeler de bu yarıştan geri kalmamak için kendi teknolojilerini geliştirmek zorunda.
Türkiye de bu alandaki gelişmeleri yakından takip ederek kendi savunma sanayisini güçlendiriyor. Bayraktar Akıncı ve Kızılelma gibi insansız hava araçları, Türkiye'nin otonom savaş sistemlerinde önemli bir aktör haline gelmesini sağladı. Ayrıca, Hisar ve Siper hava savunma sistemleri, gelişmiş tehditlere karşı ülkenin savunmasını güçlendiriyor. Türkiye'nin yerli elektronik harp sistemleri de modern savaş alanlarında etkin bir caydırıcılık sağlamak için geliştirilmeye devam ediyor.
Yakın gelecekte, ülkeler arası savaşlar belki de büyük savaş meydanlarında değil, uydu ağlarında, yapay zeka destekli otonom birliklerde ve siber saldırılarla kazanılacak. Kimse doğrudan cepheye gitmeden, klavyelerin başında imparatorluklar yıkılacak ve yeni güç dengeleri oluşacak. Şu anki hızla gidersek, geleceğin süper güçleri, en iyi hackerları ve en gelişmiş yapay zekâlarını yetiştirenler olacak. Bu da demek oluyor ki, gelecekte en tehlikeli asker, en sessiz olanı olabilir: Bir yapay zekâ algoritması ya da hiç tahmin edilmeyen bir virüs kodu.