ŞİFA; CANDAN OLAN MÜZİKTE
O kadar zorluklara, o kadar derde tasaya ‘’rağmen’’ şifayı, müzikte bulmaya niyetliyim. Müziğin sadece eğlendiriyor algısından uzaklaşmamız gerektiği bilinciyle, Sıla’nın Heybeden Şarkılar konserinin 3. gününe gittim. Muhteşem bir kalabalık vardı diye şatafatlı cümleyle başlamak isterdim ama ben artık böyle abartılı cümleleri sevmiyorum, Sıla’nın konserleri her zaman ki gibi kalabalıktı evet, bu sefer kalabalıktan ziyade ortamdaki birlik beni etkilemişti. Akustik bir bölümle başlamıştı konser; Kenar Süsü’nü okuyordu Sıla, bizi 2007 yılına,ilk çıktığı zamanlara götürüyordu. E tabi konserin ilk dakikaları herkes şarkıya eşlik etsek mi etmesek mi diye düşünürken ben çoktan bırakmıştım ruhumu Sıla’nın kollarına. Sevişmeden Uyumayalım’ı söylemeye başlamıştı ve kendisine o an sadece Efe Bahadır eşlik ediyordu. Sıla’nın çıktığı ilk şarkıydı Sevişmeden Uyumayalım ve kaç tane ödül aldığını hatırlayamadığım şarkılarından biriydi, hani ne zaman denk gelsek her zaman büyüsünü arttırarak ruha dokunan… Akustik bölüm, kronolojik sırayla gidiyordu. Sıla’nın bu zamana kadar söylediği söyleyemediği, keşke bunu da söylesek dediği ama konser repertuvarına sığdıramadığı şarkıları ağırlıkta olacaktı bu gece. Akustik bölüm bittikten sonra Sıla açılış konuşması yaptı. ‘’Bu akşam aslında eşitlenmek için buradayız. İyi bir gece olmasını gönülden diliyorum. Çok heyecanlı ve gerçekten albümüm ilk çıkmış gibi bu sahneye çıktım. Provaları yaparken de aynısını yaşadık. Bu bizim için çok özel, sizin içinde aynı özellikte olmasını diliyorum, hoş geldiniz. Bu yolculuğumuz şimdi çok bireysel başlıyor. Ağırlıklı olarak dört duvarın içine saklanarak, kendi kendinize mırıldanarak, kendi kendinize karalayarak... Sonrasında kendi kendinizi biraz daha ortaya atmaya başlıyorsunuz ve kalabalıklaşmaya başlıyorsunuz. Kendinize yol arkadaşları ediniyorsunuz. Bizim Efe’yle hikayemiz aslında böyle başlıyor, bizim bireysel yolculuğumuz bir yerinde bir baktık ki aslında biz ikiymişiz. İki birden her zaman büyüktür, bunu çok iyi biliyoruz. Sonrasında başka yol arkadaşları kattık aramıza müsadenizle onları çağırmak istiyorum. Siz nasılsınız? Her şey yolunda mı? Hiç sorulmayacak soru değil mi bu? Davulda Alp Türeci,bas gitarda Cudi Genç, piyanoda ve armonikada Burak Erkul, kemanda ve udda Semih Çelikel, perküsyonda Cengiz Ercümen ve Murat Yeter,çelloda Özer Arkun, vokallerde Sibel Gürsoy, Tuba Önal, Dünya Kızılçay, seste Alp Turaç, Serhat Özarda, ışıkta Mustafa Kap, Çağan Öğüt prodüksiyon ekibi, Hande Kızıl, Büşra Sarıkaya, Mesut Öner ve Serkan güney.. Bütün ekibin hakkını veriyordu Sıla. ‘’Eşitlenmek, ortak noktada buluşmak, birlik olmak güzeldir diyerek tekrardan şarkıları dinlemeye koyulduk. Acısa da Öldürmez’den, Malum’a, Dağınık Yatak’tan Gönlümün Efendisi’ne, Afitap’tan Ateşle Oynama’ya kadar birçok şarkısını seslendirdi. Beni özellikle Ateşle Oynama şarkısında vokalisti Dünya Kızılçay ile yaptığı düet çok etkiledi. Hele Sıla’nın giydiği o smokin, o kadar çok yakışmıştı ki görülmeye değerdi. Daha çok slow ve akustik ağırlıklı bir konserdi, her ne kadar Harbiye kadar büyüleyici olmasa da duygularımız büyüktü ve Sıla bu duyguları eliyle yoğuruyordu, kıvamını ayarlayıp, şekil veriyordu. Yeri geldiğinde Sıla, tatlı tatlı seyirciyle atışmayı da ihmal etmiyordu. Seyircilerden birinin; ‘’Sen bize ne yaptın böyle, bu konserden kaç gün sonra toparlanırım ben’’ serzenişine Sıla;’’ Sen unut toparlanmayı, daha buradan acile kaldıracağız seni, yine benim şarkılarım kendine getirecek’’ diyerek tatlı mı tatlı bir diyalog yaşanmıştı. ‘’Çok güzelsin be Sıla’’ çığlıkları da geliyordu erkek izleyicilerden. Sıla’yla göz göze gelip, el sallayan kadın hayranları da yok değildi. Sıla herkesti, bendim, sendi, oydu. İçimizden biriydi, kusuruyla hatasıyla, kendi olmayı başarabilen ender insanlardı. Kimi zaman sustuğumuz an konuşan, bizi yansıtan, içimizin aynasıydı. O gece orada bir kez daha gördük Sıla’nın nasıl vicdanımızın sesi olduğunu. Sizde hayatın tüm kötülüklerine rağmen müzik ile şifa bulmak istiyorsanız; 4 Şubat İstanbul,14 Şubat Ankara, 24 Şubat İzmir’deki Sıla konserlerinde notaların eşsiz huzuruna eşlik edebilirsiniz, bu da Sıla’dan size gelen mesaj: "Kariyer dokuz sene, konser iki saat. Seslendirmek isteyip vakit darlığından söylenmemiş onlarca şarkı var. Hem kendime ait şarkılar hem de bugüne kadar yorumlamak istediğim birçok sürpriz eser. Yoruldum, Gözlerine Teslimim, Bodrum’un Suları, Zor Sevdiğimden ve heybede birikmiş daha bir çok şarkı... Heybeden Şarkılar ile alışılagelmiş Sıla konser repertuvarı dışında bir seçki ile buluşmak üzere."