KEŞKELERİMİZ…

Hayat her zaman insana adil davranamıyor maalesef.  Çocukluğun ve gençliğinde yaşadığın en anlamlı ve güzel yıllara hep özlem duyuluyor yaş ilerledikçe…  Suçlu olan yaş almak değil elbette,  hayat şartları ve ciddi sorumluluklar…

Bazen nefesinin tükendiğini hissediyorsun. Hayat ne kadar da acımasız ve ağırmış deyiveriyorsun içinden. Fırtınalar kopuyor yüreğinden… Çoğu zaman yaşadığın mahalleden ve semtten kaçıp gitmek istersin. Damarlarındaki kan beynine sıçrar bir anda fakat yapamıyorsun kaçamıyorsun ayak bağın olduğu sürece çekmeye mahkûm hissedersin.  Yıllar sonra ardına dönüp baktığında ise yıprandığınla kaldığını görürsün.  Bazen keşke bu kadar güzel yıllarımı, stresten uzak tek başıma geçirseymişim pişmanlığına kapılırsın. Ama ne fayda giden yılları geri getiremezsin.  Ailece mantıklı ve düzgün yaşamak için çabaların bile nafile olduğunu görmek çok acı veriyor… Sorunun yokken başkalarının sorunlarıyla uğraşmak gerçekten de çok yorucu olmalı.

Dünya çok değişti lafıyla sık sık karşılaşıyoruz. Halbuki değişen dünya değil insanların ta kendisidir. Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki laçkalaşmış hayatlar, güvensizlikler, menfaatler, yalan, hırsızlık, ahlaksızlık ve ikiyüzlülük almış başını gidiyor. Ne ara bu kadar değişti insanlar. Saygı ve sevgiden eser kalmamış. Hele ki dürüstlükten bahsetmek neredeyse imkânsız.

Yozlaşmış bu hayat düzeni içerisinde, çırpındıkça çırpınırsın.  Artık nefes alamaz hale gelirsin. Farklı bir dünya hayal edersin. Sorunsuz, riyasız ve mümkünse insanların hiç olmadığı bir yer… Doğa, bitkiler, hayvanlar ve sen. Hayali bile insanı rahatlatıyor. Maalesef sadece hayal etmekte kalırız. Çünkü sırtınız kamburlaşmış sorunlardan. Üzerinden attıkça daha da çok kamburlaşıyorsun her geçen gün…

Hayatın ellerinden kayıp gittiğini ve artık dayanacak gücünün kalmadığını görürsün. Yıllarca verdiğin mücadeleden yorulmuş ve pes etmek istersin. Uçurumun kenarında durur ölüm ile yaşam arasında karar verme mücadelen başlıyor.  Kimileri pes eder ve kendini uçurumdan aşağı atar. Kimisi ise bir anda duraksayıverir ve o an omzuna konulan bir eli fark edince ölümün kıyısından yaşama geri döner…  Sonuç itibariyle öylesine yaşıyoruz. Yaşam ile ölüm arasında mekik dokuyoruz. Hayat, çocukken masallarda anlatıldığı gibi değilmiş. Keşke de tertemiz bir masal gibi olsaydı. Ya da yüreğinde hayal ettiğin gibi, temiz ve güzel bir yaşamı gerçekleştirebilsen. Maalesef zorlaşan hayat şartları içerisinde bir de insanların insanlıktan uzaklaştığı hal ve tavırları nefessiz bırakıyor…