Allahü Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’in Âli İmrân suresi 190 ve 191. âyetlerinde ve daha birçok yerlerinde, “Yerleri, g

Allahü Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’in Âli İmrân suresi 190 ve 191. âyetlerinde ve daha birçok yerlerinde, “Yerleri, gökleri, canlıları, cansızları ve kendinizi inceleyiniz! Gördüklerinizin içini, özünü araştırınız. Bütün bunlarda -mesela atomlarda- yerleştirmiş olduğum kuvvetimi, kudretimi, büyüklüğümü ve hâkimiyetimi bulunuz, görünüz, anlayınız!” mealinde emirler buyurmaktadır.


İşte, batılı bilim adamları Müslüman olmadıkları hâlde, Kur’ân-ı Kerîm’in bu emrine uydukları için, araştırmaları sonunda, elektronların akla ve Newton fizik kanunlarına uymayan, aynı anda birkaç yerde olmaları, katı cisimler içinden geçebilmeleri, bir anda kilometrelerce mesafeye ulaşmaları, gözlemcinin isteğine uygun hareket etmeleri gibi tuhaf davranışlarını yaratanın ve gözle görülemeyen bir uranyum atomunun içine o muazzam gücü yerleştirenin Allahü Teâlâ olduğunu ister istemez kabul etmişlerdir. 1 kg uranyumun, atom bombası yapıldığındaki tahrip gücü, 1000 kg dinamite eşittir. Radyasyon hariç.


Atom fizikçileri, kuantum mekaniğini; “Kuantum mekaniği, atomu yani maddeyi meydana getiren, atomdan daha küçük boyutlardaki parçacıkların hiçbir kaideye uymayan tuhaf davranışlarını açıklayan bir bilim dalıdır.” diye tarif etmektedirler. Newton fizik kanunları ile anlaşılamaz bağdaşmaz. Ancak Newton kanunlarına geçiş yapılabilir.


Şekilde görüldüğü gibi atomlar birleşerek Newton kanunlarına tabi olan maddeyi meydana getirir.



Mikro Kozmosun (Kuantum Evreninin) Alt Yapısı


Şimdi “Sır” filminde geçen, kültürümüze ters olan ve imanımıza zarar verecek sakıncalı fikir ve ifadeleri, parantez içinde yazılı gerekli açıklamaları ile birlikte vermeye devam ediyorum:


8. Evren çekim yasasını temel alıyor. (Evrenden kasıt, atom altı parçacıklar âlemidir. Onlar Klasik fizik dünyasını da işin içine katıyorlar.)


9. Hep olumlu şeyler düşünün, olumsuz şeyleri düşünmeyin yoksa başınıza gelir. (Dua ve temennilerin kabul olduğu bir ana rastlarsa gerçekleşir. Onun için Allah’ım canımı al diye dua edilmez. Sonra pişmanlık faydasızdır.)


10. İste, kâğıda dök, cevap gelsin, kabul et, erteleme, fırsatını yakaladın mı harekete geç. (Sebeplere yapışmadan istemek temenniden öteye geçmez. Allahü Teâlâ “İsteyin, vereyim.” buyuruyor, ama sebeplere yapışmak kaydıyla. Çocuk isteyen evlenme sebebine yapışmalıdır.)


11. Yaratım devam ediyor. Her anın kendi düşüncesi ya da sürekli bir kuantsal düşünce şekli vardır. Bunlar sürekli yaratım sürecindedir. (Yaratıcı sadece Allahü Teâlâ’dır. Bir başkası için yarattı demek küfürdür yani böyle diyen kâfir olur.)


12. İnsanların istedikleri şeye kavuşmaları mucizedir. (Mucize peygamberlerden sadır olur. Çok bunaldığı zaman Allahü Teâlâ’dan ister ve O’ da bu sevgili kulunun hürmetine yaratır. Bunun dışındaki insanlardan sadır olan olağanüstü hallere mucize demek onları peygamber seviyesine çıkarmak olur ki bu da yanlıştır.)


13. İsteyin evren versin. İsteklerinizin karşılanması ne kadar zaman alır? Bunun bir kuralı yok. 3 dakika veya 3 gün veya 30 gün de olabilir. Daha çok sizin evrenle ne kadar aynı hatta kaldığınıza bağlı. İsteğinizin büyüklüğüne gelince, evren için büyüklüğün bir önemi yoktur. (Evren değil, Allahü Teâlâ verir. Evren mahluktur.)


14. Bir şey zihninizde oluyorsa madden de olacaktır. Zihinde ise bedende de olacaktır. (Allahü Teâlâ isterse olur.)


15. Olumlu düşünüp tasavvur etmek yetmez, hissetmek de lazım. Araba mı istiyorsunuz kendinizi arabanın içinde hissedin. Daha çabuk kavuşursunuz. (Ne yaparsanız yapınız sebeplere yapışmadıkça ve Allahü Teâlâ da takdir etmedikçe hiçbir şeye kavuşamazsınız.)


16. Bizim işimiz nasıl olacağını bilmek değil, bu evrenin işi. (Evreni de Allahü Teâlâ yarattığı için onun işi değil. O dilerse sebepsiz de yaratır.)


17. Hayal etmek gelecekte yaşanacakların ön gösterimidir, diyor Albert Einstein. (Geleceği ancak Allahü Teâlâ bilir.)


18. Hepimiz bu evrende yaratıcıyız. Meydana getirmek istediğimiz her dilek gerçekleşecek. Duygu düşünce ve dilekleriniz çok önemli, çünkü oluşacak. (Geleceği ancak Allahü Teâlâ bilir ve yaratmak, O’na mahsustur. Aksine inanmak küfür olup kâfir olmaya sebeptir.)


19. Kendinizi sevdikçe başkalarını da seversiniz. (Aksine kendini seven başkalarını sevemeyeceği gibi başkaları da onu sevmez.)


20. Bir kuantum fizikçisine “Dünyayı yaratan nedir?” diye sorarsanız size “Enerji.” der. Enerjiyi şöyle tarif eder: Yaratılamaz ve yok edilemez. Her zaman var oldu ve her zaman var olacak. Aynı soruyu bir din adamına sorduğunuzda “Tanrı.” diye cevap verir. Ve Tanrı’yı şöyle tarif eder: “Yaratılamaz ve yok edilemez.” Her zaman var oldu ve her zaman var olacak. Görüyorsunuz tarifler aynı terimler farklı. (Tamamen küfür olan ifadelerde haşa Tanrı enerjidir deniliyor. Allahü Teâlâ’nın zatî sıfatlarına uymayan sözler. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hadis-i şeriflerinde buyurmuşlardır ki; “Allahü Teâlâ olarak aklınıza ne geliyorsa o, Allah değildir.”)


21. Siz ruhsal bir varlık olarak daha geniş bir enerji alanında hareket eden bir enerji alanısınız. Siz enerjinin kaynağısınız. Siz sonsuz varlıklarsınız. Siz Tanrı’nın gücüsünüz. Tanrı’ya ne diyorsanız siz “o”sunuz. Siz kendi dünyanızı yaratabilecek potansiyel yaratıcı güce sahipsiniz ve yaratıyorsunuz. (Haşa insana sen Tanrı’sın diyor. Tamamen küfür olan cümleler. Yaratmak Allahü Teâlâ’nın zatî sıfatlarındandır hiçbir mahluk için kullanılamaz, yoksa küfür olur ve iman gider.)


22. Gökyüzünde Tanrı’nın sizin hayattaki amacınızı yazdığı bir yazı tahtası yok. Yani amacınızı siz seçer, görevinizi siz belirlersiniz. Hayatınız kendi yarattığınız gibi olur ve kimse de sizi yargılayamaz. Asıl amacınız hissetmek ve tadını çıkarmaktır. Sadece size mutluluk getiren davranışlarda bulunun. “Eğlendirmiyorsa yapma.” Sevgi, mutluluk, özgürlük, neşe, kahkaha hissedilmesi gereken bunlar. (Öncelikle Allahü Teâlâ’ya gökte demeleri amentüye terstir. Böyle inanmak da küfürdür. Allahü Teâlâ zamandan ve mekândan münezzehtir. Bozuk dinlerin inancıdır. Ana gayeleri hayvanlar gibi ye, iç, yat, gül, oyna, sorumsuzca istediğin gibi yaşa diyorlar. Üç tane görevimiz var: Allahü Teâlâ’ya karşı kulluk, ailemize karşı ve içinde yaşadığımız topluma karşı görevlerimiz. Başıboş değiliz. Maddi ve manevi kanunlarla hayatımız sınırlandırılmıştır.)