1. Kalp Atışı dizisinde severek dinlediğimiz 'Yüce İnsan' şarkısını seslendiren Yaprak Hanım. Bu şarkıyı siz mi yazdınız?


Evet şarkının sözleri bana ait, müziği ise Buray’la ikimizin ezgilerinin bir bütünü. Buray çok başarılı bir müzisyen. Bu yolda çok emeği var bende ama bir şarkının sevilmesinde, çok dinlenilmesinde tek mimar söz ve müzik sahibi veya yorumcu değil kesinlikle. Bu işin arkasında çok isim var. Mesela stüdyosunda saatlerce çalışan Emrah Demiralp’in ismini söylemeden geçmek olmaz… Aslında ilk başta “ben söylemeliyim” düşüncesiyle yapmamıştım Yüce İnsan’ı ama planlamadığım bir şekilde bana kısmet oldu. Benim söylememe vesile olan da Hakan Tunçbilek’tir. Hakan bu sektörde görebileceğiniz en güzel insanlardan biri. Görüşleri de benim için değerli. Hakan bana çok inandı, sen söylemelisin dedi. Söyledim, iyi ki de söylemişim.




  1. Müzik hayatınız nasıl başladı?


Müzik benim için çok aşamalı bir varoluş biçimi. Bunun bir başlangıcı yok bence. İnsanın içinden gelen bir şey ama illa elle tutulur bir zaman aralığı, somut bir tarih belirlemek gerekirse, ilkokuldaki müzik öğretmenimin yetenekli olduğumu düşünmesiyle başladı diyebilirim. Kendisi müzikle ilgilenmem konusunda çok çaba sarfetti sağolsun. Sonrasında aldığım müzik dersleri, enstrüman çalma denemeleri ile de ilerledi. Son noktaya ne ara geldim, ilk bestemi nasıl yaptım onu nedense hatırlayamıyorum. Sonrasında Yüce İnsan geldi ve çok kısa bir sürede ardı ardına onlarca beste. Bir anda oluverdi demek geliyor içimden ama değil. Ünlü bir ressama sormuşlar ‘Bu tablonuzu tamamlamanız ne kadar sürdü’ diye ‘2 saat’ demiş; ‘45 yıl artı 2 saat’. Bütün bunlar bir birikim, yaşanmışlıklar sonucu.




  1. Daha önce başka dizilerde şarkınız yayınlandı mı?


Başka bir dizide yayınlanmadı. Yüce İnsan sadece Ev Yapımı Müzik kanalında ve Kalp Atışı dizisinde yayınlandı. Hakan Tunçbilek ve Emrah Güzelkokar ilgilendi dizide yayınlanması konusunda. Ben de kendilerini, şarkımı Ev Yapımı Müzik kanalına gönderdikten sonra tanıdım. Hakan zaten bildiğim ve çok da severek dinlediğim bir sanatçıydı. Onunla birlikte çalışma fikri beni çok heyecanlandırdı ama bir o kadar da çekindim başlarda. Ben müzik sektörünü hiç bilmeyen, Ankara’da sakin bir hayat yaşayan biriyken, bu sektörde böyle isimlerle çalışacak olmak beni korkuttu doğrusu ama tanıyınca anladım ki; bu iki isim çok düzgün, dürüst ve doğal insanlar. Ayrıca kaliteli ve profesyonel iş yapma konusunda da oldukça titizler. Hiç ummadığım kadar desteklediler beni. Endişe dolu tüm sorularıma açık yüreklilikle cevap verdiler. Ve onların desteğiyle de Yüce İnsan milyonlara ulaştı.





  1. Uğraştığınız tek sektör müzik mi?


Sanatsal anlamda uğraştığım tek sektör müzik evet ama mesleğim aslında bambaşka. Ben Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Ne var ki mezun olduğum bölümle ilgili de çalışmıyorum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum. Mesleğim çok değerli ve aslında müzik kadar herkesi ilgilendiren, herkese ulaşan bir çalışma alanım var. Bir de yüksek lisans yapıyorum şuanda. Müzik de bütün bu koşuşturmanın içerisinde benim kendimi bulduğum, sadece kendi iç dünyam ile baş başa kaldığım sakin bir alan.




  1. Şarkı söylerken dinleniyorum diyebilir misiniz? Mesleğiniz hobiniz midir?


Şarkı söylerken sadece dinlenmiyorum aynı zamanda mutlu oluyorum, hayat buluyorum. Hele ki söylediğim kendi bestelerimden biriyse o zaman yaşadığım mutluluğun tarifi yok. Müzik, bir hobiden öte benim için. İçimde yanan bir mum gibi. Bazı dönemlerde biraz zayıf, her rüzgarda titreyen, bazen ateşinden kendi kendini eritip bitirecek kadar coşkulu ama hiç sönmeyecekmiş gibi yanan bir mum. Umarım böyle devam eder. Aynı hisleri insan ömür boyu taşıyabilir mi bilmiyorum. Zaman geçtikçe, yaş arttıkça değişebilir elbette. Bildiğim tek şey, şuan müzikle çok mutlu olduğum.




  1. Almanya'da doğmanıza rağmen Türkiye'ye uzanan bir hikayeniz var. Bu nasıl gerçekleşti?


Ben Almanya doğumluyum evet ama Almanya’da büyümedim. Ben çok küçükken dönmüş ailem Türkiye’ye, dolayısıyla oraya ait herhangi bir şey hatırlamıyorum. Benim müzik hikayem tamamıyla Türkiye’ye ait ama bu hikayede her türden müzik dinleyen babamın da çok payı var. Küçüklüğüme dair hatırladığım en güzel hatıralardan biri evimizde her akşam istisnasız plak dinlenilmesiydi. Abba, Dalida, JulioIglesias, Michael Jackson, Ajda Pekkan, Zeki Müren, İbrahim Tatlıses ve daha sayamayacağım onlarca plak her akşam itinayla yerleştirilirdi tablasına ve bazısında babam benimle dans ederdi Almanya’nın bu hikayedeki tek yeri, bütün bu plakların oradan alınması olabilir.




  1. Müziğin ruhu besleyen en önemli şey olduğunu söyleyebilir misiniz?


Herkes için aynı şeyi söyleyemem elbette ama benim için kesinlikle öyle. Nefes almak gibi, su içmek kadar önemli. Ben çocukluğumdan beri kulaklığım olmadan markete ekmek almaya bile gitmedim mesela. Müzik dinlemeden geçirdiğim tek bir gün bile yok. Bilimsel olarak da kanıtlanmış bir şey zaten müziğin iyileştirici gücü. Ben bunu kendi hayatımda bizzat yaşadım. Korkularımı, endişelerimi, üzüntülerimi müzikle aştım. Mutluluklarımı da müzikle besledim yine. Hepimizin hayatında olmuştur tuhaf inişler çıkışlar. Ben bunların hepsini müzikle karşıladım, müzikle uğurladım.




  1. İstanbul'da bir gelecek düşünüyor musunuz?


Düşünmüyorum doğrusu. Bu söyleyeceklerime birçok insan şaşırabilir biliyorum ama ben Ankara’yı seviyorum. Yaptığım müziğin mekanı yok, her yerde her an beste yapabilirim. Otobüste giderken de, öğle arası bir kahve içerken de.  Dünyanın diğer ucunda olsam da, sektörün yanı başında olsam da farketmez. Mutlu olduğum yerde olmak benim için her şeye değer. İlham konusuna gelecek olursak, Ankara zannedildiğinden daha hüzünlü bir şehir bence. Tanımak gerek sadece. İstanbul da çok güzel bir şehir ama bana yabancı. Ait olduğum, bildiğim; ailemin, eşimin, kızımın, sevdiklerimin yaşadığı şehrin kokusu, havası, sesi bana ilham veriyor zaten. Herkes bilmez ama aşk da hüzün de Ankara’ya bir başka yakışıyor, en az İstanbul kadar, en az Boğaz kadar… Daha büyük işler de yapsam yine Ankara’da kalmayı isterim. Burada sevdiklerim var, anılarım var.




  1. Hayatınızda müzik olmasaydı kendinizi nasıl ifade etmeyi seçerdiniz?


Hayatımda müzik olmasaydı sanırım yazmayı tercih ederdim. Aslında benim beste yapmaya başlamamın temelinde de çocukluğumdan beri yazıyor olmam var belki de. Yazmak konuşmaya göre daha kolay bana göre. Konuşurken insan unutuyor bazen sözcükleri. Belki öfkesinden, belki heyecanından, belki de aşkından. Kelimeler sıralanamıyor bir anda. Ama yazmak öyle değil. Şimdi size aşkı anlatın desem söyleyecek kaç cümleniz olur. Halbuki yazsanız anlatmaya sayfalar yetmez Beste yapmak da böyle çıktı sanırım ortaya. Söyleyemediklerim, biriktirdiklerim ezgilerle buluşunca daha da anlamlı oldu.




  1. Müzik yaparken, söylerken ilham aldığınız en önemli şey ne?


Aşk… Yüce İnsan gibi birçok bestem var. Hepsinin de ilham kaynağı aşk. Bazısı mutlu, bazısı imkansız, bazısı bitmiş bir aşk, ama hepsi aşktan alıyor kaynağını. Çünkü müzik aşkın ortak dili. Dünyanın bir ucundan insanlar yazıyor bana. Duygularıma tercüman oldunuz diyor bazısı. Ve biz birbirimizi hiç tanımıyoruz. Nasıl tercüme etmiş olabilirim hiç tanımadığım birinin hislerini. Nasıl aynı hissi yaşamış olabilirim. Çünkü aşk var ortada; herkesin canını acıtan, herkesin ayaklarını yerden kesen, herkesi aynı hayal kırıklığına uğratan.




  1. 5 yaşında küçük bir kızınız var. Onun geleceği için de bir müzik kariyeri düşünüyor musunuz? Eliniz karnınızda 9 ayın dolmasını beklerken siz de çoğu annenin yaptığı gibi klasik müzikle çocuğunuzu müziğe alıştırdınız mı?


Müzikle ilgilenirse çok mutlu olurum tabi. Şuan evde kendi kendine beste yapıyor. Sonra onları eşimle bana dinletiyor. Şimdilik bu yolda devam edecek gibi ama zaman ne gösterir bilemem. Mutlu olacağı şeyi yapsın. Dilerse pasta yapsın, dilerse keman çalsın, dans etsin. Bizim için önemli olan onun mutluluğu. Hamileyken klasik müzik dinletmedim kızıma. Özellikle, bilerek yaptığım bir şey değil. Ben ne dinlediysem o da onu dinledi Ama çok müzik dinlediği kesin.




  1. Yüce İnsan şarkınızın derinlerde yatan bir hikayesi var mı?


Tüm bestelerimin bir hikâyesi var elbette. Yüce İnsan’ın da var ama bunu anlatmak doğru olmaz. Bende kalsın diye değil, yanlış anlaşılmasın ama doğru olan, her şarkının hikâyesinin kendisinde kalması. Çünkü biraz önce de dediğim gibi müzik aşkın ortak dili. Ama yaşananlar farklı. Milyonlarca farklı hikâye var ve herkes kendi hikâyesini yaşıyor o şarkıda. Benim hikâyemi hayal etmek zorunda bırakmak, şarkının tılsımını bozar gibi geliyor bana. Yıllarca çok içime dokunarak dinlediğim bir şarkının hikâyesini öğrendiğimde hayal kırıklığına uğradığımı hatırlıyorum ben de. Kimseye bunu yaşatmak istemem. Herkes kendi hikayesini yaşasın dinleyip. Yüce İnsan’ın artık tek bir hikayesi olmasın.





  1. Kalp Atışı dizisinde sizi dinledikten sonra daha çok fark edilme imkanı buldunuz. Popüler bir dizide müziğinizin yer almasının size ne tür avantajları oldu?


Evet diziden sonra şarkı daha çok dinlendi. Daha çok beğenildi. İnsanlar diğer bestelerimi de merak etmeye başladı. Hatta bazen yolda yürürken beni tanıyan insanlar oldu, çok mutluluk verici bir durum bu ama bunların ötesinde bir getiri oldu mu derseniz, hayır. Yüce İnsan’ın klibi zaten Samsun Demir’in desteğiyle çekildi, Hakan ve Emrah’la çalışmaya çok önceden başlamıştık. Büyük isimler zaten diziden önce de desteğini esirgememişti sağ olsunlar. Bu arada altını çizerek söylemek istediğim bir konu var yeri gelmişken; ben müzikle ilgilenirken, beste yaptığımı ve hayallerimin olduğunu duyanlar doğal olarak bunun imkansız olduğunu, bu kadar insan arasından benim farkedilmemin mümkün olmadığını düşündü. Benim de ümitsizliğe kapıldığım zamanlar oldu tabi ama bu süreçte Samsun Demir, Hakan ve Emrah hiç de öyle olmadığını gösterdiler. Amatör müzisyenlere de fırsat verildiğini, hiçbir karşılık beklemeden destek olunduğunu ben bizzat tecrübe ettim. Kendilerine teşekkür borçluyum.




  1. İlerleyen günlerde hedefleriniz arasında neler var? Konser veya albüm düşünüyor musunuz?


İlerleyen günler için güzel planlarımız var ama ayrıntılarını buradan anlatmak doğru olmayabilir. Zaten sonlandığında herkes görecek, umarım beğenilir. Konser vermeyi elbette isterim ama o uzun vadeli bir plan. Konser verecek kadar şarkınızın olması gerekiyor. O aşamaya gelmek biraz zaman alabilir. Benim şahsi planıma gelecek olursak, sadece müzik yapmak istiyorum. Şarkı söylemek ve beste yapmak istiyorum. Bir de ailemin yanında olmak. Çünkü asıl mutluluk insanın sevdikleri ile beraber huzurlu olması. Mutluluğu başka bir yerlerde ya da başka bir şeyde aramak zamanı boşa harcamak demek.




  1. Gurur ve Bir Yerlerde şarkılarınızın bir dizi veya film içinde duyma şansımız olacak mı? 


Zaman gösterir, şuan bilemiyorum. Böyle bir talep gelirse değerlendiririz, şarkıların hikayesine ruhuna uygun diziler olursa neden olmasın. Bu aslında şarkı için biraz da tehlikeli bir durum. Biraz önce de dediğim gibi; bir dizide çıkan bir şarkı artık size o dizinin oyuncularını ve onların hikayelerini hatırlatır. Artık benim hikayemden bağımsızdır, sizin hikayenizden bağımsızdır. Yüce İnsan da birçok insan için Eylül ile Ali Asaf demek. Bunu her şarkım için ister miyim, bilemiyorum.




  1. Müzik hayatına girerken kafanızda bir idol var mıydı? 


Şimdi bir isim söylesem diğerlerine ayıp olabilir. Çünkü çocukluğumdan beri dinlediğim ve takdir ettiğim çok sanatçı var. Ama idol meselesi biraz farklı. Biri için idol olmak da çok ağır bir yük aslında. Siz birini kendinize idol olarak belirlediğinizde yalnızca müziğinden etkilenmiyorsunuz; tarzı, tavırları, karakteri bile etkiliyor o insanın. Bir insan kendine idol belirleyecekse, bir kişiden çok bir davranış biçimini örnek almalı. Yeteneğiniz varsa harika. Ama tek başına yetmez; bu hayatta iyiliğin, samimiyetin ve azmin yolunuza tuttuğu ışık kadar hayallerinizi aydınlatabilecek biri olabilir mi? İdol bunlar olmalı.




  1. Son dönemin müziklerini nasıl buluyorsunuz? Sektöre karşı bakış açınız nedir? Müzisyen olmakla, müzik yapmak arasında o ince farkı bize anlatabilir misiniz? 


Son dönemde dinlediğim harika müzikler var, bunu öncelikle söylemek isterim. Söylemek isterim ki sonra söyleyeceklerim yanlış anlaşılmasın. Ama dürüst olmak gerekirse dinlemek istemediğim müzikler de var şuanda. Ben otorite değilim kesinlikle. Müzik zaten göreceli bir konu. Eminim Yüce İnsan’ı da beğenmeyen çok insan vardır. Saygı duyuyorum. Gözlemlerimi aktarmam gerekirse, şuanda herkes aynı olandan, tekdüze olandan, birbirini taklit edenden sıkılmış durumda haklı olarak. O nedenle de farklı olana sarılıyoruz. İyi olsun ya da olmasın, yeter ki farklı olsun, marjinal olsun. Bu müzikleri yapan insanlar da aslında iyi olmadıklarını bilecek kadar zekiler. Olayın bilincindeler ama talep edilen buysa onlar da bu talebi karşılıyor. Kimse şikayetçi olmadığına göre bu müzikleri yapanlara da söyleyecek söz yok elbette. Diğer taraftan, iyi müzik yapılsa daFordist üretim bandından geçer gibi hızla akıp gidiyor hayatımızdan. Fark edilirse ne ala. Değeri bilinene kadar çoktan yenisi talep ediliyor. O anlamda çok zor bir dönem aslında farkedilmek için. Benim şansım Ev Yapımı Müzik oldu. Şarkımı gönderdim ve onlar bana geri döndüler.


Müzisyen olmakla müzik yapmak arasındaki ince farkı ben şimdi anlatırsam bunun okulunu okumamış, sınavını vermemiş biri olarak haddimi aşmış olurum sanırım. Müzisyen olmak gerçek anlamda ciddi bir mesele ve ben maalesef değilim.Ben sadece müzik yaptığımı, söz yazdığımı biliyorum. Bu sorunun yanıtı ustalarda, okumuşlarda, dinler dinlemez bir şarkının notasını yazabilenlerde.