Sen yeter ki o ilk adımı at...

Kardelenler korkusuzca baharda güneşi ilk selamlayan çiçektir… Bembeyaz karların arasından güneşi selamlarken bize umudun soğuk kışta bile çiçek



Ama düşününce; Zamanı ve kendimizi ne kadar elimizde tutabiliriz? Güneş saatiyle kendi coşkun saatimizi kaybetmeden buluşturabilirsek biz de bir kardelen gibi kışa rağmen çiçek açabiliriz… Yeter ki isteklerimizi önemsizleştirmeden kalbimizde bir gizde taşıyalım… Belki bugün olma ihtimalini sevdiğimiz şeyleri yarın istemeyeceğiz… Her şey bugün güzel ve ben bugün istiyorsam anlamlı…

‘Hayat bir gündür, o da bugündür’ sözü klişeleşmiş bir lügat gibi hafımızda dururken her geçen gün bu sözün doğruluğunu zamanda yaşarız. Ne yapıyorsak bugün yapıyoruzdur aslında! Elimizde sadece bugün vardır… Bugün başlarız yeni başlangıçlara, bugün başlamadıysak yarın yoktur bizim için. Her yarın, yaşanıp yaşanmayacağı bilinmeyen bir ihtimaldir çünkü. Elimde bir tek bu an vardır. Ya bu an’da çoğalıp büyüyeceğim ya bu an’da yok olup silineceğim... Hayallerim de ya bu an’da çoğalacaklar, ya bu an’da kuruyacaklar… Yap ve olsun…Sen yeter ki o ilk adımı at! Korkma ne kaybedersin ama başlamazsan kaybedeceksin. Kendini kaybedeceksin, yaşamını kaybedeceksin, önüne çıkan fırsatları kaybedeceksin, en önemlisi de sana verilmiş tekamül fırsatını kaybedeceksin. Yolda olmadığın için fırsatları değerlendiremeyeceksin. Biliyor musun bir tarihin kayboluşuna üzülürüz ama nedense bir insanın kayboluşuna üzülemeyiz. Hüzün verir tarihin kaybolması ama insanın kaybolması daha çok hüzünlüdür. Biz nedense bunu göremeyiz. Çok az insan bilinçli bir varlık olmanın kendi kendini sınırsızca yaşayıp, yaratmayı gerektirdiğini bilir. Bunun için önce özgürlük mücadelesini verir. Az seçilen bir yoldur. Hayatta en önemli şeyin bunun olduğunu söyleyen çok az okul, danışman, ebeveyn ya da arkadaş vardır. Ki o bile bir şanstır! Toprak misali çatlayıp tohum veren kaybolmayandır. Karda bile kardelen misali bahara çiçek açandır…