TESPİTLER ( 11 /02 )

BU MAKALE BİR MANİFESTO’RUR!... ( 3 )


Günümüzün kalemşör’leri, klevye başıhra ahkâm kesenler, Süleyman Hilmi Tunahan(k.s.) Efendi Hazret’lerini, onun mücadelesini, yolunu ta’kip eden, izinden hiç ayrılmamış, talebe ve müntesiplerini, hiç tanımamış- tanıyamamışlardır. Günümüz’de aslâ ve kat’a kabul etmediğimiz, şidetle ve büyük bir nefretle red’ettiğimiz, “ Süleymancılar, Süleymanlı’lar,” yaftasıyla yaftalanan, basiretsiz, ileri görüşü bulunmayan, yaşadığı devrin siyâsetini doğru okuyamayan, kendi aralarında, kayıkcı kavgası, oyuncağı elinden alınmış sokak çocuklarının aralarında yaptıkları kavgalara bener, kavga yapmakta olan, kuzenler ve onların arkasından giden bur avuç sefih, Hazreti Üstazımız, Süleyman Hilmi Tunahan(k.s.) Efendi Hazret’lerinin torunları da olamazlar, talebe ve müntesbi de olamazlar.
Süleyman Efendi Hazret’lerini tanımak, anlamak ancak, onun eser’lerini, talebesini ve müntesiplerini tanımakla mümkün olabilir. 03 Mart 1924’den i’tibaren, Milletimizin Yüzakı, ilim müesseseleri Medrese’lerin kapatıldığı, tekke ve zaviye’lerin kapatıloığı, İttihad ve Terakkî bakiyesi, Tek Parti Mütegallibe tarafından, dinimiz, ahlakımız, dilimiz, tarihimiz, nikahımız, bizi biz yapan herşeyimiz tahrip edildiğinde, Süleyman Hilmu Tunahan( k.s.) Efendi Hazret’leri Sülyemaniye Sah-ı Samân Medresesi Âlî kısmında Tefsir ve Hadis Profesörü idi.Müderris’lerden Süleyman Efenid Hazret’leri gibi “ Medrese-i Kudât,” me’zunu olanlar, hakim, savcı, yüksek, mahkemeler, Mahkeme-i Temyîz, Şurâ-i Devlet azalıklarını kabul ettir. Diğer müderrisler, memleketlerine döndüler, köşelerinde uzlete çekildiler, kendi çocuklarına ve torunlarına bile asgarî, Zarûrât-ı diniyyelerini bile öğretmediler.
Süleyman Efendi Hazret’leri bir taraftan, Dersâm’lık unvanıyla, İstanbul’da Selâtîn Cami’i’lerde halkı irşad ve ihda vazifesini yerine getirirken diğer taraftan, bi’lhassa, 1939’dan i’tibaren, bütün ta’kip ve mezâlime rağmen, köşe-bucak, cami’i’lerin sundurmalarında, son cemaat yerlerinde ve imam odalarında, yatsı namazından sonra, sabah namazına kadan, ancak gece vakitleri, tedrisata devam ediyordu.Bu sıkıntılı ve çok çileli yıllaerrda, ancak, üç-dört kişiyi ancak okutabiliyordu. .Ancak, bu dört kişiden herbiri, bir başka mekânda üçer,dörder talebeye ders okutuyorlardı. Böylece, hücre sistemiyle, teselsülen daha fazla talebe yetiştirme imkânı hasıl oluyordu.
İttihad ve Terakkî bakiyesi, Tek Parti Mütegallibe,dünya’nın her yerinde Demokrasi rüzgarları eserken. Dünya’nın hiçbir Demokratik ülkesinde uuygulanmayan, ” Açık rey, gizli tasnif,” sistemiyle, 1946 seçimlerini yaptı.Bu seçim göstermelik bir seçimdi. Ta’yîn usulü, Milletvekili namzed’leri illere bildirilir, ta’yîn edilen bu kişiler seçilmiş sayılırdı.Bu sözde seçimde ilk def’a, Tahsin Banguoğlu( Bingöl) Fatin Gökmen( Konya) gibi genç milletveikilleri Meclis’e gelmişti.Bu genç Milletvekillerinin teşebbüs ve gayretleriyle, 1947 yılında, İmam-Hatip Mekteplerinin açılmasına, Ankara Üniversitesi’ne bağlı bir İlâhiyat Fakültesi’nin kurulmasına dâir, kanun çıkarıldı.04.041924-05.03.1941 tarihleri arasında Diyanet İşleri Reisliği yapan, Mehmed Rıfat Börekçi imel, 14.01.1942- 23.04.1947 tarihleri arasında, Şerafeddin Yaltkaya, ma’alesef, Sebatayist, avdetî idiler.Aslına bakılırsa bu 23 yıllık dönemde, bu Sebatayist reis’lere rağmen, Bu dönemlerde, Reis muavini ve müşavere hey’eti azası olan Merhum, Ahmed Hamdi Akseki, Diyanet İşleri’nin Meşîhat, Şeyhuliblâmlık gibi idare etmişti.Zâten, bu dönemde, Hademe-i Hayrat maaş’larını Masbut vakıflardan aldıkları için, Diyânet İşleri Reisliği’nde Merkez ve taşra teşkilatında az sayıda kadro ve Hademe-i Hayrât vardı.Bu dönem zarfında, Merhum, Ahmed Hamdi Akseki’nin en büyük hizmeti Merhum, Muhammed Hamdi Yazır’ın yazdığı tefsir,ki, Hak Dini Kur’ân Dili Tefsiri ile Merhum, Ahmed Naim ve Merhum,Kamil Miras’ın hazırladığı Tecrid-i Sarih Muhtasarı’nın tercüme ve Şerh’dir.
29.04.1947 tarihinde, Merhum Ahmed Hamdi Akseki Diyânet İşleri Reisliği’ne getirilince Diyanette pekçok değişmişti.Bu dönemde Diyanet İşleri Reisliği’nde çok sayıda kadro ihdas edilmiş, bu kadrolara sınırlı sayıda kapatılan Medreseledeki müderris ve yetişmiş talebe ta’yin edilmişse de, kadrolar uzun bir müddet boş kalmıştı. Süleayman Efendi Hazretleriyle, Ahmed Hamdi Akseki arasında çok iyi münasebetler vardı. Süleyman Efendi Hazret’leri Ankara’yı teşriflerinde, mutlaka kendisini ziyaret eder, hatta, sırf kendisini ziyaret için sık sık, Ankara’yı teşrif ederdi. Ahmed Hamdi Akseki Sık sık, İstanbul’a gelir, her def’asında Süleyman Efendi Hazret’lerini ziyaret eder, Süleyman Efendi Hazret’leri kendisini, Sirkeci’de araları yaklaşık, 500 metre mesafe bulunan, devrin Musulpalas Oteliyle, Konyalı Lezzet Lokantasında ağırlardı. Bu iyi münasebetler çok kısa bir zamanda meyvelerini verdi, Süleyman Efendi Hazret’lerinin okuttuğu talebe ile eliöpülesi Hoca’larımızın okuttuğu, Karadenizde, Doğu ve Güneydoğuda yetişen talebe Diyânet kadro’larına ta’yin edilmeye başlanmıştı...