Menajerlik denilince akla ne geliyor?
Dünyada çok önemli, oldukça büyük bir ağırlığı olan hatta çok havalı bir meslek olsa da maalesef Türkiye’de hiçbir saygınlığı ve prestiji olmayan bir meslek “menajerlik” … Bir elimin beş parmağından fazla menajer sayamam doğrusu.. Eskiden sokakta on metrede bir açılan kuaför salonları veya emlak ofisleri gibi son yıllarda kendini “menajer” zanneden kardeşler çıkmış (gülerek) Duyduğuma göre birçoğunun ofisleri bile yokmuş, evden bir laptop ile herşey tamam…( gülümsüyor) Hal böyle olunca mesleğin ne saygınlığı ne de prestiji kalıyor..
Geçmiş yıllarda sizi birçok kez dizilerde izlemiştik. Şimdilerde ise Müge Ulusoy Media ile ünlü sanatçılara destek veriyorsunuz. Oyunculuktan sonra Menajerlik serüveni nasıl başladı ?
Ben “menajer” kelimesini hiç sevmiyorum. Hatta bu kadar basite indirgenmiş “menajerlik kavramına” anlam veremiyorum. 23 yıldır bu sektördeyim. Kız kardeşim Mine Ulusoy sinema-televizyon mezunu ve ben oyunculuk yaparken kardeşimin ajansı olan “Goldmine Management” da cast çalışmaları yapıyorduk.. Sonra Mine hanım 2005 yılında evlenip Ankara’ya yerleşince tüm sorumluluk bana kaldı. Mükemmeliyetçilik ruhum biraz baskın olduğu ve başladığım işi yarım bırakmama gibi bir yapıya sahip olduğumdan bir karar vermem gerekti.. Ya bireysel olarak yaptığım oyunculuğa devam edecektim ya da pek çok kişinin sorumluluğunu alarak yola menajer olarak baş koyacaktım.. ( Gülerek..) Nitekim sonuç gördüğünüz gibi.. Mecbur kaldım gibi algılansa da işimi çok sevdim ve severek de yapıyorum, o ayrı …
Zaten siz bir markasınız. Sevmeseniz bu kadar başarılı olamazdınız.
Teşekkürler.. Hangi işi yapıyorsan, çok çalışacaksın, seveceksin, inanacaksın ve kendini geliştireceksin.. Yoksa o iş seni terk eder. Bir hevesle başlayıp, çok kolay zanneden, oturduğu yerde sadece para kazanmaya odaklanıp ( muhasebe menajerliği) sonra da hiç de öyle olmadığını yaşayan ve kaybolan çok gencimiz var maalesef …
Televizyonda oyuncuların, dizilerin kıymetinin bilindiği zamanlarda, belki de televizyonun altın çağında çok değerli rollerde yer aldınız. Televizyon hayatını tamamen kapattınız mı?
Öyle görünüyor, ama hiç büyük konuşmamak lazım tabii... Açıkçası bir televizyon dizisinde oynamayı düşünmüyorum, ama bunu kesinlikle, asla diyerek altını çizemem, çünkü hayat bu, neyi götürür, neyi getirir bilemeyiz. Sinema filmlerine daha sıcak bakabilirim. Harika bir proje ve yönetmen filmiyle “Türk sinema tarihinde olmak” gibi kulağa hoş gelen tarafları da var ayrıca.. 2006’da çektiğimiz 2007’de festivallerde pek çok ödül aldığımız, Yönetmen Zeki Demirkubuz’un projesi “Kader” ile, gururla bu tadın farkına varan bir oyuncu olarak çok büyük konuşamıyorum gördüğünüz gibi..( gülümseyerek)
Sektörün içini iyi bilen bir isim olarak tecrübelerinizi Müge Ulusoy Media’ya mı aktarıyorsunuz?
Haliyle öyle oluyor, çünkü tabiri caizse işin mutfağından geliyorum. Oyunculuğa başladığım ilk işimde, kamera arkasında da zaman geçirmeyi seviyordum . Bu işle ilgili her şeyi öğrenmek istedim. TRT için çekimleri Bolu’da olan “Tersine Akan Nehir” adlı dizide , sanat yönetmeni, reji asistanı vs bir süre sonra seti bırakıp gittiği oluyordu. Oyunculuk yapmadığım set günlerimde otelde boş boş oturmaktansa gidenin yerine birini bulana kadar set ekibine çok yardımcı olduğum şahane günler oldu.. En son kendimi TRT’nin usta yönetmeni Fatih Arslan’dan çekim senaryosu üzerinde dekupaj yapmayı öğrenmiş, iki yönetmen asistanından biri olarak buldum (gülerek). Hatta çekimler bittikten sonra TRT İstanbul Televizyonunda Film için, Fatih hocamın montaj asistanlığını dahi yaptım. Ulus’taki TRT’de “Cumhuriyet” Filmini çekmek için hazırlıklar yapan Ziya Öztan gibi usta yönetmenlerle sohbet etme fırsatlarım da oluyordu.. Bende müthiş bir öğrenme hevesi ve başarılı olma takıntısı var. Karar verdikten sonra kafama koyduğumu %99 yaparım.. Hayatımın her alanında öyleyim. Herşeyi bilmiyormuşçasına araştırır, dinler ve gözlemlerim.. Konservatuvar eğitimimden kalma bir alışkanlık..
Sizce menajerlik ile Cast Ajansı aynı mıdır ?
Asla aynı değil elbette.
En basit ve kısa şekilde şöyle açıklayayım; İsmi daha bilinmeyen (Ünlü olmayan), yeteneği veya fiziği iyi olan, kendine reklamlarda, dizilerde vs iş arayan oyuncu veya oyuncu adaylarına iş bulmak için, yapım şirketlerine veya cast direktörlerine fotoğraf, cv sunumlarını yapan, cast sorumlusunun bulunduğu platforma Cast Ajansı denir. Yüzlerce oyuncu veya oyuncu adayları bulunur bünyesinde.. Firmalar tarafından beğenilen oyuncuların faturalarını keser vs..
Türkiye’de herkes tarafından ismi bilinen, tanınmış, başarılı ve yapım şirketleri- televizyon kanalları gibi yerlerden talep edilen, projeler için iş teklifleri gelen ünlü oyuncuların iletişim-strateji ve marka danışmanlığını yapan, başarılarını en üst seviyede tutmak ve korumak için sektörel tecrübeleriyle bilgi birikimini birleştirerek kararlar veren, bir nevi sanatçı ile iş ortaklığı içinde çalışan kişiye ise Menajer denir. Sanatçı kamera önünde , menajer kamera arkasında sorumluluğu paylaşırlar. Ortaya çıkan sonuçta iki kişinin de payı var. Muazzam bir ortaklık söz konusu yani .. Menajer sanatçısını destekleyecek kişiye özel planlamalar ve çalışmalar yapar. Bir Menajer onlarca kişinin menajerlik çalışmalarını yürütemez bence ,ünlü bir oyuncunun sorumluluğu çok büyük çünkü .. yapılan işin kalitesi düşebilir .. Bu yüzden ben asistanlara sanatçımı teslim etmek istemem. Menajer asistan değildir ki.. Bir oyuncu olarak asistanla değil menajer ile çalışmak isteği empatimden yola çıkarak böyle düşünüyorum . (gülümseyerek)
Cast oyuncularına destek oluyor musunuz?
Hayır .. İkisi çok ayrı iş, biraz önce anlatmaya çalıştım.. apayrı enerjisi ve işleyişi var.
İkisini bir arada yapanlar var.
Kolay gelsin o zaman ,ne diyeyim ( gülerek )
Bu yolculukta en büyük ilkeniz nedir?
Cevaplarken hemen açıklaması kolay olmayan bir soru bu ama… en başta insanlara faydalı olmanın yanı sıra kendimden vazgeçmemek ve ödün vermemek diyebilirim.. çünkü bu benim hayatım ve benimle ilgili her şey var ; duygum var, duruşum var, çalışmalarım var ,hissetme gücüm, zamanım, emeğim, bilgim var. Yılların tecrübesi var…
Tiyatro bölümü mezunu olduğunuz için proje seçerken oyuncularınız çok güveniyordur size ..
Bu bir avantaj tabii ki.. Okuma alışkanlığı olmayan toplumumuzda bu ne kadar önemli bilemiyorum ( gülerek)
Basınla hem iç içesiniz, ama bir yandan da çok tehlikeli sınırları var. O dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Basın danışmanım sağolsun ( gülerek ) .. Aslında nerede ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını bilirsen ve bu çerçevede doğal ve samimi hareket ederseniz basın tehlikeli olmaz. Hatta çok güzel olur. Bazen kendinizi doğru ifade edebilmeniz için gerekli olduğu zamanlar bile olabilir.. Herkes anladığından sorumludur ama anlatılanlardan değil..
Siz basınla iç içe olup, onları sempatik bulanlardansınız. Bazıları tehlikeli buluyor, ne dersiniz?..
Ben bu fikirlerimi basın yoluyla, sizin vasıtanızla anlatıyorum.. Ve şuan sizi hiç de tehlikeli bulmuyorum.( Gülerek ) Çok tatlı genç bir hanımsınız..
Uzun yıllar hem televizyonda hem de sahibi olduğunuz Müge Ulusoy Media şirketinde değerli bir marka oluşturdunuz. Bu başarınızı, sektördeki değerli yerinizi nasıl korumayı düşünüyorsunuz ?
Çok teşekkür ederim. Ben hep çalışan bir insanım, çalıştığım zaman herşeye sahip olacağıma inanan biriyim. Doğru bulduğum yolda ilerlerken inanmadığım veya kendini sevmeyen kişilerle çalışmıyorum. Pek çok açıdan bakıyorum hayata, sürekli kendimi geliştirmek için uğraşıyorum.. Bir sürü projem var, şimdi söylemeyeceğim, hayata geçirince bir röportaj daha yaparız ( gülümseyerek)
Müge Ulusoy Media ile yani sizinle çalışmak isteyen ünlü sanatçılarda özellikle aradığınız özellikler nelerdir?
Ben genellikle arkadaşlarımla çalışıyorum.. ya da sonradan çok iyi arkadaş olabileceğim sanatçılarla …Egosu sıfır (gereksiz yükü olmayan), kendine güvenen, iyi ve temiz kalpli , sağlığına ve yaşamına önem veren , ne istediğini bilen , sabırlı ve çalışkan en önemlisi insan olmayı başarabilen sanatçılarla çalışıyorum ve şu an en mutlu dönemimdeyim şükürler olsun …
Biliyorsunuz bazı ünlü oyuncularda görsellik yetenekten daha önde oluyor
Ben onlarla ilgilenmiyorum ki… Görsellik bir zaman bitiyor, yetenek eğitimle birlikte görselliğin çok ötesine geçiyor..
Gözlem gücünüz kuvvetli midir?
Hem de nasıl … bize böyle bir eğitim verildi. İster istemez sürekli gözlemliyorsun. 18 yaşında, üniversitede okumaya başladığımda bana verilmiş bir armağan gibi görüyorum hatta.. Algın hep açık olmal, her şeyi tecrübe ederek yaşamak imkansız. Ömrün yetmez.Bazı şeyleri de göreceksin, gözlemleyeceksin, hızlı hızlı geçeceksin dikenlerin üstünden …
Yıllar öncesiyle şimdiki televizyon dünyasını karşılaştırdığınız zaman nasıl keskin farklar görüyorsunuz? O zaman mı daha zordu yoksa şimdi mi daha zor?
Her dönemin zorlukları eminim ki çok farklı, ama benim oyunculuk yaptığım zamanlarda kendi setim olmadığı günlerde bile bazen çekimlere giderdim. Başarılı ve güzel setlerde çalıştığım için çok şanslıyım. Son yıllardaki en büyük sıkıntı televizyon dizilerinde süreler çok uzun.. Teknoloji çağındayız ve internet inanılmaz hızlı, çoğu seyircinin reklamlar dahil 3 saat boyunca koltukta çakılı bir şekilde senaryoyu takip etmesi için çeşitli sihirbazlıklar yapmak lazım..
Sadece oyuncularla mi çalışıyorsunuz yoksa yönetmen olsun, senarist olsun çalışır mısınız?
Onlarla da zaman zaman çalıştım. Yine çalışabilirim. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de senaristin , yönetmenin , dizi ve film için müzik yapanların da bir menajeri olması doğal karşılanmalı. Onların da yapımcıyla köprü olacak bir desteğe, bir marka danışanına ihtiyacı olacaktır.
Bu güzel sohbet için teşekkür ederim. Hangi cümle Müge Ulusoy’un bu yolculukta dik duruşunu anlatır?
Benim için de hoş bir sohbetti, ben de teşekkür ederim. Dik duruşuma gelince, her zaman kendi işimi kendim yaptım..kendime bolca çözüm ve seçenek yarattım. Böylece seçme lüksüm oldu. Bir takım kararlarım var hayata dair, bunları uygulamak benim için çok önemli. İş hayatında kırılma diye bir şey olmaz , sürekli birini affedersen, o zaman senin değerin düşer ve sen kırılırsın. Böyle durumlardan kendimi soyutlamaya çalışıyorum. Cümle şu : “Kendimi koruduğum, inandığım ve sevdiğim müddetçe varım.”