TURUNCU BULUT - 30

Mektup elimden kayıverdi, vücuduma olan hakimiyetimi kaybetmiş gibiydim. Karnımdaki tarif edilemez ağrı ile yere kıvrıldım. Çenem kamanmıştı sanki,



"Ağır ol." dedi, "benim de ihtiyacım var!" Bardaklarımızı sek votkayla doldurup eline aldı, kendi kendine tokuşturup, birini bana uzattı. Ben koltuğun kenarında ayaklarım toplu biçimde oturuyordum, yine camdan dışarı bakıyordum. Aslı koltuğun ortasında bağdaş kurmuş, gövdesi hafif bana dönük votkasını yudumluyordu. Üçer kadeh hızlıca içtik, Duru'dan konu açacak gibi oldu susturdum. Sağ eliyle tuttuğu kadehin ağız kısmında sol elinin işaret parmağını döndürüp duruyordu, hiç konuşmadan birer kadeh daha içtik.

"Devam değil mi?" diye sordu.

"Farketmez" dedim, "kusacağın zaman lavaboyu kullan klozet arızalı." Tatlı bir kahkaha attı buna karşılık, gözlerimi pencereden ayırıp ona çevirdiğimde gömleğinin üst düğmelerinin eve geldiğimizden daha fazla açık olduğunu sezdim. Siyah sütyeni dolgun göğüslerinin altında açıkça gözüküyordu, hatta sütyeninin altında devam eden karnının bir kısmı dahi. Gömleğin gün boyunca bu kadar açıkkalmış olması imkansızdı. Votka vücudumu tümüyle uyuşturmuştu, yatar gibi koltuğa yasladım. Aslı da bu hareketle beraber, "sırtım ağırdı böyle durmaktan, aç kolunu!" dedi votkanın kanına karıştırdığı cesaret hissi ile. Kolumu biraz dışarı verdim, hiç bekletmeden sağ göğsüme yattı. Tepeden saçlarını görüyordum sadece ve yüzünün bir kısmını, daha da aşağılarda bariz şekilde ortada olan bebek yanağı kadar pürüzsüz göğüslerini. Kendi ten kokusuyla karışık cezbedici parfümününkokusu burnuma kalkıyordu, kotumun içinde sertleşen organım, dışardan rahatça belli olacak seviyeye gelmişti.. Hiç hareket bir süre öylece durduk, sonra aniden doğrulup kalan votkasını birden dikiverdi. Kendini yine göğsüme bırakıp derin bir nefes aldı ve elini kasıklarıma götürdü, şevkle bastırıp, canımı yakacak şekilde okşadı.