ÜNLÜ ŞAİR/YORUMCU TESSETÜRE GİRDİ
Televizyon dünyasının en popüler ve vazgeçilemeyen yüzü haline gelen ünlü şair, yorumcu, sunucu ve medya emekçisi olan Tuğba ÜNAL bir gece gördü
Ruh her mucizeye gebe doğar. Ama tüm mucizeler yürekte saklıdır. Mucizelerin doğması cesaret ister. İnsan hayatında devrim yaratan bazı mucizeler vardır. Milat dediğimiz bir başlangıçla yeniden doğarsın ve yepyeni bir kimlikle sıfırdan başlarsın hayata. İşte büyük sanatçı TUĞBA ÜNAL gecenin karanlığına yenik düştüğünü hissederek gözlerini kapattığı o muazzam gecede mavi ışıklı bir yola çıkar. Umudun, güzelliklerin ve asıl yaşamın kalbine ihtar edildiği o gecede sırtında ki heybesinde taşıdığı onca dünya mallarını, güzelliğini, şan ve şöhretini bir anda ellerinin tersiyle kenara iterek tasavvuf kervanına katılır. Gözlerini gaflet uykusundan açan sanatçı, bugüne kadar hep başarılarıyla insanlara örnek oldu. Bundan sonra ki yaşamın da ise başarılarına ek olarak tasavvuf bünyesinde yapacakları çalışmalar ile de göz önünde adını sergileyecek örnek insanlardan biri haline gelecek. Büyük değişim ile hepimizi şoke eden TUĞBA ÜNAL ömründe kimsenin tatmadığı mutlulukların asıl kaynağını keşfettiğini, gerçek yolun Hak (ALLAH) yolu olduğunu ve herkesi bu huzurlu, nurlu yola davet ettiğini duyuyoruz.
Tüm gün dünya işleriyle uğraştım yorgunluktan sırtımda koca bir nasır varmış gibi rahatsızlık içerisinde yatağıma iliştim sessizce, gece alabildiğine karanlık ve tozluydu. Penceremden içeri odamın loş ışığına gaflet günahları karışıyordu. Umarsızca başımı yastığıma koydum. Yüreğimde tarifsiz bir his vardı beynim sorgulara kumandalanmıştı. Mum alevinin en koyu turuncu tonuyla tir tir titriyordu ruhumun her hücresi. Bense her gece olduğu gibi birazdan her şeyden habersiz bir şekilde tekrardan dünyaya gözlerimi kapatacaktım ve yarın sabaha uyanacaktım tekrardan ama bu defa beynimi kemiren tarifsiz bir his vardı. Yarın sabah uyanmak mı? Bu kelime daha önce hiç gelmemişti aklıma o güne kadar. Çünkü şan, şöhret ve dünya zevkleri gözlerimi kör kulaklarımı sağır etmişti ama o gece o sihirli cümle girmişti aklıma ve takılıp kalmıştım kör kuyuda kalan güzel yüzlü Yusuf’a. Ne oluyordu bana? Hiçbir anlam veremiyordum ruhumda gezinen bu gizemli rüzgâra. 20 aylık bir bebeğin baba tabutuna dokunuşunu o gece anlamıştım. Ve bu yoğun düşünce yaylasıyla göz kapaklarım kepenklerini indirmişti. Uyuduğumu sandığım o dakikalarda ruhum hala gezinmekteydi. Belki de hak yolunu arama çıkmıştı ve öyle de oldu. Yorgun beden, acizliğin karanlık esaretine yenik düşerken ruh tüm cesaretiyle mavi ışıklı yollara koyulmuştu. Engebe tanır mı en’lere gebe olan ruh. Elbette ki tanımazdı. Yeşil vadi de gördüğüm büyülü bir aşkla irkilerek aniden gafletten gözlerimi açmış bulundum. Gözlerimde ki perde kalkmıştı, her şey değişmiş, faklı gözüküyordu. Karanlığın bile rengi bir başkaydı artık. Nefes alışlarım değişmiş. Huzur tütüyordu burnumun direklerini orta yerinde kıran mutluluk kokusu… Yıllardır kendimden bile sakladığım gümüş fincanlarımdan önüme uzun ve zor bir tercih sunulmuştu. Aklımı yitirircesine başımı dizlerime bastırıyorum. Yanaklarım alev topu gibi köz köz yanmaya başlıyor. Ya bu defa da yanlış tercih sonuçlarından açıkta kalırsam korkusuyla doluydum ama anlam yükleyemediğim bir güç beni kendine doğru çekmeye devam ediyordu…
Kendime gelmek adına karanlıklardan sıyırarak ellerimi, yüzümü Rabbimin şefkatiyle yıkama başladım. Huzur yüreğimin en ücra köşesine kadar hiç olmadığı yoğunlukta doldu. Mutluluğu ilk defa bu denli hissetmiştim. O zaman, yapacağım tercih geceleri aydınlatan, her yaraya derman bulan, tek gerçek olan Hak (ALLAH) olduğunu kabul ettim. Anladım ki bir insan dünyaya ikinci defa gelebiliyormuş ikinci defa taptaze ışıklar yutabiliyormuş… Dünyaya doğumum yeniden gerçekleşti. Yepyeni bir kimlikle yepyeni bir doğum tarihi ile gerçeklere yeniden merhaba dedim…
İsimsiz mucizelerden birini yaşayan değerli şair, yorumcu, sunucu ve medya emekçisi olan TUĞBA ÜNAL’ın çıktığı bu yolda kendisine başarılar ve huzurlu mutluluklar diliyoruz.