Türkiye'nin son yıllarda gündeminden düşmeyen bir konu: köpek saldırıları. Artık sayıları o kadar fazla ki, her güne birkaç köpek saldırısı haberi düşüyor. Sıradan saldırılar değil. Ağır yaralanmalı veya ölümlü saldırılar. Ülke çapında yapılan bir araştırmaya göre, yılda 200 binden fazla insan köpekler tarafından saldırıya uğruyor. Çeşitli uzuvları kopuyor, ameliyatlar sonucunda uzun tedaviler görüp duygusal ve fiziksel acılar yaşıyorlar. Çıkan rakamlar olayın vahametini gözler önüne seriyor. Düşünsenize! Türkiye'de her yıl, 200 binden fazla insan, sokak köpekleri tarafından saldırıya uğruyor, ısırılıyor. Onlarca çocuk ve yetişkin sokak köpekleri tarafından öldürüldü. Sokak köpekleri parçaladıkları çocukları yediler bile. Saldırılardan kurtulan yüz binler şanslı sayılıyor.

Türkiye'de ne kadar sokak köpeği var?
Türkiye'deki sokak köpeklerinin sayısı tam olarak bilinmese de tahminler 8-10 milyon civarında olduğu 2017 yılında İzmir'de Veteriner Hekimleri Odası'nın yaptığı açıklamaya göre sadece İzmir'de 500 bin civarında sokak köpeği bulunuyordu. 2019 yılında Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse'de 8 milyon sayısını vermişti. Yine sokak köpeklerinin sayısı hakkında tahminde bulunan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin 3 Şubat 2021 tarihinde yaptığı konuşmada, "Kısırlaştırma yapılmazsa 10 yıl içinde köpeklerin 60 milyona ulaşması bekleniyor" demişti. Bazı uzmanların vermiş olduğu rakamlara göre günümüzde tahminen kayıtlı sokak köpeği sayısı 80 bin ile 1 milyon arasında değişmekte.
Yazımı hazırlarken kuduz hastalığının nasıl geliştiğini merak ettim ve kısa bir araştırma yaptım. Kuduz hastalığı sandığımız gibi ısırılmadan hemen sonra başlamıyormuş, kuluçka denilen bir süre varmış. Virüs önce ısırılma yerindeki kas dokusunun içinden sinir uçlarına giriyor ve oradan günde 1-2 santim kadar ilerleyerek beyne, omuriliğe ulaşıyor. Beyine ulaşmasıyla birlikte tekrar vücuttaki tüm sinirlere iletiliyor ve dokuları, organları etkiliyor, felç durumu gelişebiliyor. Bu nedenle hastalık sinirler içinde yayılmadan, virüs orada çoğalmaya başlamadan müdahale şart.
Vahim bir durum! Bu sorun göz ardı edilmeyecek kadar büyük bir sorun. Pimi çekilmiş ortaya atılmış bomba gibi halen sorun olmaya, yaralamalı ve ölümlü kazaların meydana gelmesine sebebiyet veriyor. Aslında sorun çözülecek ancak kendilerini hayvansever olarak adlandırılan, insana düşman, köpekler üzerinden hayvanseverlik adı altında sorunun çözümünü istemeyen bir güruh var. Ve bu güruhun korkusu sarmış etrafı. Ülkeyi esir almışlar adeta. Saldırıya uğrayan insan veya çocuk suçlu oluyor onların yanında. Sesleri başıboş sokak köpekler tarafından mağdur edilenlerden daha fazla çıkıyor.
Ülkemizde ne zaman ki bir kuduz vakası yaşansa, hemen ABD veya Avrupa örnek göstereneler oluyor, aslında olması gerekeni talep ederek bir umut besliyorlar bu sorunun çözümüne dair. Peki, oralarda bu meselenin çözümü nasıl oluyormuş diye baktığımızda gördüğümüz manzara nedir?   Sokaklarda başıboş köpek yok, tüm köpekler sahipli ve kayıtlı.   Hele yasaklı Pitbul cinsi köpekler tamamen cezai müeyyide gerektiren hayvanlardır. Sokakta başıboş bir köpek görüldüğünde bu ülkelerde yetkili kuruluşlar hemen onu toplama merkezine alır. Bakımı yapılır ve yetkili kurum bir süre içinde sahiplenilmesi için çağrıda bulunur. Sahiplenilse kısırlaştırılıp verilir: sahiplenilmediğinde ise uyutulur. "Can olmadığı için değil, öncelik "insan"dır diye.
Bir halk sağlığı sorunu olan bu mesele beraberinde birçok sorunu da getirmekte. Sokaklar köpeklerin dışkısı ile dolduğundan, bilimsel veriler doğrultusunda hem toprağın hem de insanın bunda sağlık açısından etkilendiğini görmekteyiz. Zira köpek dışkısı toprağı verimsizleştirip öldürüyor. Isırma vakalarının çokluğu, son dönemde "Kuduz aşısına" olan ihtiyacı arttırdığı açıktır.
Her gün yapılan onlarca saldırılar karşısında mevcut yasanın gölgesine sığınan şikayetçi olunan köpekler, en fazla belediyelerce alınıp on gün sonra aynı yere bırakılıyor. Yasa böyleymiş diye. Sonrası düşünülmeden kontrolsüz bir şekilde et ve benzeri gıdalar ve kemiklerle beslenme yoluna gidilen başıboş köpekler, bu şekilde beslenmeyi görmediklerinde eli poşetli insanlara saldırmaktan çekinmiyorlar. Köpek maması alınması, bundan geçinenlerin ve gittikçe büyüyen sektörlerde gözlerden kaçmıyor değil.
Konuyu birkaç cümleyle özetleyip yazımı noktalamak istiyorum. Köpekleri sadece hayvanseverler değil, bizde seviyor ve onların da en az insanlar kadar yaşam hakları olması gerektiğine inanıyoruz.   Ve yetkililere sesleniyoruz. Ne yapılması gerekiyorsa yapılsın. Ne insanlar ölsün, ne de sokak hayvanları.