Bu hafta ekranlar sıcak çatışma hali gibiydi. Final yapan diziler, final kararı alan diziler, yeni başlayanlar, yarışmalar…

Tam bir karnaval. Büyük ümitlerle başlayan Bambaşkabiri final yaptı. Yıldızlar Bana Uzak ve Aşka Düşman dizine daha bismillah demeden final dedik. Survivor’un başlamasıyla reytingler baya karıştı. Uzun bir aradan sonra özlediğimiz yüz Çağatay Ulusoy’un yeni dizisi Gaddar da Cuma gününü iyice kızıştırıyor. Bir bakalım bu hafta neler olmuş?

 

Büyük sır perdesi aralandı heyecan arttı

Sandık Kokusu bu hafta yayınlanan bölümüyle büyük bir sır perdesini araladı. Dizi başladığından beri Filiz (Demet Akbağ) ve kızı Irmak (Meriç Aral) arasındaki kopuşun nedeni merak ediliyordu. Bir anne, kızının adı geçtiği zaman neden suspus kalır, neden yıllardır aile Irmak’la görüşmüyor, çocuklar bile bir teyzeleri olduğunu bilmiyor? İşte bu soruların cevabını bu hafta yayınlanan bölümde öğrendik.

Filiz’in güzellik merakı, estetik merkezlerinde yatıp kalkması, yüzüne botokslar uygulamasının tek nedeni “gençleşmek” değilmiş. Kocası kızıyla birlikte kaçınca beğenilmeme korkusu, yaşlanma korkusu bir travma haline gelmiş. Irmak karakterinin hikayesini merak ediyorum. Hala annesinin eski kocasıyla evli ve kardeşine de haykırdığı gibi aşık. Bu halde hem orada hem de ailesinin yanında nasıl olacak? Bu soru seyirci tarafından ilgi uyandırıyor.

Bu haftanın tek heyecanı Filiz & Irmak karşılaşması değildi. Karsu’nun (Özge Özpirinçci) Reha’ya (Necip Memilli) karşı gösterdiği direnç yine güçlü kadın duygularımızı onurlandırdı. Bir kadının, erkeğin eline bakmadan, sofordan da olsa kendi hayatına kurabilmesi, zorbalıklara boyun eğmemesi her şeyden daha kıymetlidir. Hele de bir anne, çocukları için tek başına bu savaşı veriyorsa o kadın görebileceğiniz en tehlikeli kadındır.

Karsu tek başına; çünkü kızı, annesi, teyzesi başına ne gelirse gelsin ufak bir tripten sonra kocasına geri dönmesi taraftarı. Biz Özge Özpirinçci’yi bu rollerde izlemeyi seviyoruz. Kadın dizisiyle ekrana yeni bir soluk, yeni bir dinamit getirmişti. Her hafta saatlerce ağlasak bile, o gözyaşlarına koşa koşa gidip, ekranı açıyorduk. Karsu’nun tüm yaşadıklarının üstüne ayakta kalma çabası da beni dizinin içine çekiyor. Reha gibi adamlar çok, Karsu gibi kadınlara ihtiyacımız var.

Kazım Ağa’yı meğer ne çok seven varmış

Yalı Çapkını bu hafta da düşüşe devam etti. Artık diziyi kendi aralarında zirveye taşıyıp; metresin metresini çıkardılar. Her hafta Ferit (Mert Ramazan Demir) daha ne kadar düşebilir diyorum, ama inanın daha da düşüyor. Ferit’le birlikte reytingler de düşüyor.

Geçen bölümün sonunda Ferit her haltı yiyip, sonra Nevra’nın evine geldiğinde Seyran’la (Afra Saraçoğlu) olan anılarını düşünüp gidince bazı seyircilerde “Adam aşık” algısı oluşmuştu, ama yeni bölümü izleyince o algı çabucak kırıldı.

Size kötü bir haberim var Ferit gibi erkekler aşık olmayı beceremiyor. O erkeklerin bünyesine ters o kelime. Son birkaç bölümden sonra #Seyfer diye bir şey de kalmadı. Artık kimse bu aşkın masum olduğuna bizi inandıramaz.

Bence bu bölüm en büyük tebriği Pelin (Buçe Buse Kahraman) hak ediyor. Ferit’le Nevra’yı bastığında “Sen hala evlisin! Yeter artık bir adam ol!” Diye haykırırken Pelin’e sövenlerin, o an alkış tuttuğuna yemin edebilirim. Belki bana kızacaksınız ama bu hikayenin masum bir tarafı Seyran’sa, diğer tarafı da Pelin’di. Her zaman doğru insana aşık olamıyoruz. Yanlış kararlar, telafisi olmayan hatalar zincirini de beraberinde getiriyor. Pelin de Ferit’in kurbanlarından beri. Sadece bunu yeni yeni anlamaya başladı. Bence bölümün en iyi sahnesiydi. Bu gidişle ilerleyen bölümlerde Seyran & Pelin dostluğunu izleyeceğiz gibi duruyor.

Ve bölümün finali; Kazım Ağa (Diren Polatoğlu) öldü mü? Bu soruyla birlikte şunu da anlamış olduk; biz Kazım’a kızlarına babalık yapamıyor, kocalık yapamıyor diye kızarken baya da seviyormuşuz. Bölümün altına yazılan yorumlara baktım da kimse Kazım Şanlı’nın ölmesine hazır değil. bence de, dizinin içinde hak ettiğini buldu diyeceğimiz, ölmesi gereken karakterlerin sayısı fazla. Sıra Kazım’a geldiğinde, senaristin bir durup, bir daha düşünmesi lazım.

Bence Kazım Ağa’nın rüya sahnesinde şunu görmüş olduk; her ne kadar zalim bir baba gibi gözükse de, coğrafyamızın kaderini yaşayıp, nasıl gördüysek öyle davranan anne-babalarla büyüdük. Kazım’ın da iyi bir baba olmak, ailesiyle mutlu yaşamak en büyük hayaliymiş. Bunu ölümle yaşam arasındaki çizgide gördük, çünkü korktuğu babası onu ölüme çağırırken, sürekli yaraladığı ailesi yanına çağırıyordu.

Survivor kaldığı yerden devam ediyor

Ekranda diziler tüm heyecanıyla devam ederken, Survivor kemik kadrosuyla reytinglerin ilk sıralarına oturmayı başardı. Geçen seneki Survivor ilk 10’a girerken zorlanıyordu. Bu sene ilk bölümden kavgalarla başladı. Kaos olunca reyting de artıyor.

Bu sene ben de bir Survivor izleyicisiyim, ama lütfen Turabi’yi ekranın uzağına koyun. Üçüncü kez Survivor’a gelişi ve her defasında diskalifiyeden dönemsine rağmen, en çok ihtar olan yarışmacı olmasına rağmen yine ekranda en çok onu izliyoruz. Kamyon arkası sözleriyle, insanların kalbine dokundum sanıyor ama hedefe giden yolda dökülen ekmek kırıntılarını ben fark edebiliyorum.

Herkes Turabi’yle kavgalı olduğu için bu senenin en ilgi çeken yarışmacısı da o olacak gibi duruyor. Bu arada Nagihan ve Turabi^yi aynı takımda izlemek oldukça keyifli, çünkü ikisi de güçlü karakter. Takımlar karıştığında ayrılmaz ikili birbirlerine karşı nasıl savaşacaklar, nasıl laf atacaklar merak ediyorum.

Bence bu sene Survivor da çok şey yaşanacak ve bir şampiyondan çok daha fazlası çıkacak. Sizce?