Öyle ya, hayattayız ve yaşıyoruz ve yaşadıklarımız arasında ne, neler olursa olsun, iyi ya da kötü demek, acı ya da tatlı demek, süper ya da vasat demek, cimri ya da tutumlu demek gibi binlerce irdeleme, değerlendirme, tanım yapan yine kendimiziz. O kadar karışık ki bazen bakış açımız ve değerlendirme potansiyelimiz, değerlendiren kendimiz olsak dahi, aynı olay, aynı katılımcılar, aynı etkileşim halinde dahi anlık moral durumumuza göre değişen sadece zaman dilimi olsa dahi farklı bir analize müdahil olup alakasız bir sentezin sahibi olmamız mümkün! Evet, konu çok soyut olunca anlatması da aktarması da, anlaşılır hale getirmekte zor.


*

Yazar, evindeki çalışma odasına girdi, günlüğüne bir yıl içinde başından geçenleri yazdı:
-Geçen yıl cerrahi bir ameliyat geçirdim.
-Aylarca yatağa bağlı kaldım.
-Atmış yaşına girdim.
-Otuz yıl çalıştığım vazifemi terk ettim.
-Geçirdiği araba kazası nedeniyle, oğlum fakültede sene kaybına uğradı.
Sonunda şunu yazdı:
-Ne kötü bir yıldı!
İçeri giren karısı, kocasının günlüğe yazdıklarını gördü ve yazılanları okudu.
Dışarı çıkıp, bir müddet sonra girdi, elindeki kâğıdı kocasının yazdığı günlüğün yanına bıraktı. Adam kâğıda yazılanları okudu.
-Şöyle yazıyordu:
-Geçen yıl, uzun süre rahatsızlık veren hastalıktan kurtuldun.
-Atmış yaşına sıhhat ve afiyetle girdin.
-Yazmayı tasarladığın kitaplar için zaman bulmak maksadıyla emekli oldun.
-Oğlumuz trafik kazasında ölümden döndü.
Yazı şöyle bitiyordu: “Tanrı bize çok ikramda bulundu, ne güzel bir yıldı."
Aslında adamın zikrettiği olaylarla, karısının zikrettikleri aynıydı. Sadece bakış açısı farkı vardı. Her şeyin daima görünenin iki yüzü vardır...

*

Farkı fark ettik farkındalık kazandı isek, ne muazzam değil mi? Her birimizin hayatlarında ve her gün onlarca, yüzlerce olaya şahitlik edip bazılarının da müdahili olabiliyoruz. İçinde bulunduğumuz ya da şahitlik ettiğimiz meselelerin beynimizde ki değerlendirmesi aynı zamanda beden ve ruh sağlığımız içinde birinci derecede etken, etkilidir, biliyoruz değil mi? Hiç ama hiçbir meseleyi hafife alıp sıradanmış gibi algılama şeklini de, aşırı abartıp mübalağa etme şeklini de doğru bulmam, bulmamalıyız. Denge kurarak algılama şeklimizi ve değerlendirmelerimizi de döngüsel olarak pozitif yanıyla görüp algılamamız beden ve ruh sağlığımıza iyi geleceği gibi, itici ve aykırı insan etiketlerinden de sıyrılma sebebimiz olacaktır.

Sabah uykunuzdan uyandığınızda vücudunuzun üşüdüğünü fark edip kar yağdığını gördüğünüzde, ne berbat çok üşüyeceğim bugün demeniz de mümkün, oh be ne güzel, çıkayım da çocukluk günlerimi yad edip bir kardan adam yapayım, belki de benim gibi karı özleyenler vardır, kartopu da oynarız diye düşünüp full neşe, yüksek moralle değerlendirmekte mümkün. Gerçek olan hayatımızın her anı beynimizdeki tanım ve bakış açımız, değerlendirme ve yaklaşım şeklimizle alakalı. İnsan olarak kendimizle ilgili bu irdelemeyi yaptıktan sonra altını çizmemiz gereken çok daha önemli meseleye de parmak basalım. Bireysel olarak, tekil olarak bizim yaklaşım, değerlendirme şeklimiz doğal olarak birinci derece yakınlarımıza ve yaptığımız işe göre çalıştığımız kişi ve kişilere, çalıştırdığımız kişi ya da kişilere, irtibat halinde olduğumuz kişi ya da kişilere yansıyacak, etkili ve etken olacaktır. Hayır, her şeye olumlu tarafıyla bakın direktifi değil benimkisi ama gününüzü de hayatınızı da berbat edecek yaklaşım şekillerinden uzak durun yeter.