Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında Ahmet Hamdi Akseki Camii Sergi Salonu'nda düzenlenen "Mukaddes Miras" isimli mushaf sergisinin açılışına katıldı.

Bakan Çelik, serginin açılışında, dünyanın hangi medeniyetine bakılırsa bakılsın onun bir siyasi ve sosyal tarihi bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin etrafındaki bazı ülkelerin yönetilemez durumda bulunduğuna işaret eden Çelik, sadece bir günde 250 kişinin camilerde öldürüldüğünü ve her gün bu sayının arttığını aktardı.

Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"DAEŞ denilen bir terör örgütü, mukaddes dinimizin kavramlarını, sembollerini kullanarak, yeryüzünün şimdiye kadar görmediği en büyük çirkinlikleri gerçekleştiriyor, en büyük zulümleri gerçekleştiriyor. İnsanları öldürmeyi bir dava haline getirmişler ve bizim mukaddes bildiğimiz bütün değerleri ve kavramları kullanarak resmen cinayet işliyorlar. Ve üstelik bizim için mukaddes değer ve kavramları sloganlaştırarak yeryüzüne belki de bin 400 sene boyunca gelmiş, İslam'a bu kadar büyük zarar veren eylemlere imza atıyorlar. Başka medeniyetlere ait eserleri, başka dinlere mensup insanlar tarafından üretildi diye yok ediyorlar. Müzeleri yok ediyorlar. Oradaki eserleri tahrip ediyorlar. Bu küresel bir dalga haline dönüşüyor.

"Vahşete imza atanlara verdikleri en büyük cevap"

Çelik, böylesine büyük bir vahşet yaşanırken, geçmişten itibaren güzellik, yazı ve estetikle kurulan ilişkiyi gösteren bu tip sergilerin açılmasının, kavramları, değerleri ve sembolleri kullanarak vahşete imza atanlara verdikleri en büyük cevap olduğunu vurguladı.

"Kerameti şahıslarda, olağanüstü hadiselerde aramaya başladık"

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de kerametin şahıslarda ve olağanüstü hadiselerde aranmaya başladığını belirterek, "Müslümanlar, kerameti Kerim kitabın dışında aramaya başladıklarında hep zarar görmüşlerdir" dedi.

Görmez, Kur'an-ı Kerim nazil olmadan önce ve olduğu zamanlarda, ahlakın en yüksek ilkesi şeklinde tedavülde bir kelimenin bulunduğunu söyledi. Bunun, "kerim" veya "keramet" kelimesi olduğunu belirten Görmez, Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu çağda, en üstün vasıflı insanların "Kerim" olarak adlandırıldığını dile getirdi.

Görmez, Kerim kitabın, kendisini okuyanı, anlayanı, kendisiyle amel edeni, onurlandıran kitap anlamına geldiğini anlattı.

"Kerim kitap, aynı zamanda insana şu mesajı veriyordu: Gökten vahiy indirerek ben, senin kerametini yok etmeye çalışmıyorum. Gökten vahiy indirerek ben senin onurunu dışlamıyorum. Bilakis bu kitap seni kerim kılmak için, seni onurlandırmak için geliyor, buyurmuştu Rabbimiz" diyen Görmez, ancak kerametin şahıslarda, olağanüstü hadiselerde aranmaya başlandığını ve bunun da son derece üzücü olduğuna işaret etti.

Özel koleksiyonlardan bir araya getirilen el yazması 99 Mushaf-ı Şerif'in izlenime sunulduğu sergi, 25 Nisan Cumartesi gününe kadar gezilebilecek.
Editör: TE Bilisim