Dila, sen bu gün üç yaşını bitirdin. Hep derler her şey dün gibi ve çok hızlı geçti diye... Sanırım ben buna pek katılamayacağım, çünkü

Dila, sen bu gün üç yaşını bitirdin. Hep derler her şey dün gibi ve çok hızlı geçti diye...

Sanırım ben buna pek katılamayacağım, çünkü seninle birlikte biz de biraz daha büyüdük ve her şeyi sindire sindire yaşamaya çalıştık…

Sana, sevdiklerinle birlikte, daha nice sağlıklı, güzel, insanlar için bir şeyler ürettiğin, elini taşın altına koyduğun, başkalarının acısını duyumsadığın ve senin için taş atıp kolunu yormuşların kıymetini bildiğin yıllar dilerim, kızım.

Seni, elimizden geldiğince iyi yetiştirmeye, senin bir birey olmanı sağlamaya ve sana kendi kararlarını kendin vermen için destek olmaya çalışıyoruz.

Sana her anne baba gibi şefkat duyuyoruz, hikâyeler okuyoruz, masallar anlatıyoruz, olması gerektiği kadar seni koruma kollama içgüdüsüyle hareket ediyoruz.

Herkes gibi, hepimiz gibi, seninle oyunlar oynuyoruz. Saklambaçta sen beni bulduğunda veya yakaladığında koşturarak çığlıklar atıyorsun. En çok beni sobeleyip “sobe sobe” derken seviniyorum bende. Evet, ben o çığlıkların içinde kaybolup gidiyorum bir an…

Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de veya savaşın hüküm sürdüğü dünyanın başka yerlerinde, başka çocukların acı bağırışları, yürek yakan haykırışları uçakların, tankların, uzun menzilli silahların homurtularına, gürültülerine, karışıp gidiyor çünkü.

Evet Dila… Sen el üstünde büyütülürken dünyanın farklı yerlerinde kolonların altından çıkarılan, ağızlarına taşlar dolmuş, yeni yeni çıkmaya başlamış dişleri kırılmış ve açlıktan iğneye ipliğe dönmüş bebekler, kız/oğlan çocukları var. Onlar için elimizden hiçbir şey gelmiyor bizim.

Doğum günlerinin kutlanmasını bırak, onlar açlıktan, bakımsızlığa bağlı hastalıklardan ölüyorlar. Göç edenlerin içlerinden bir masumun hangi ülkede kaldığı ve başına neler geldiği, iç organları alınıp da bir hayvan ölüsü gibi bir kenara atılıp atılmadığı da bilinmiyor.

Eskiden akıllar almazdı, şimdi akıllar doldu taştı. Alıyor artık akıllarımız…

Buna benzer şeyleri ekranlarda gördüğümüzde sessizce başka kanallara geçiyoruz. O sâbilerın üstüne neden bomba atılıyor? Niçin devletler bu kadar kutsandı?

Niye yaşatmak, yaşamak, çocukları güldürmek için değil de, savaşmak, daha çok yıkıp dağıtmak, altını üstüne getirmek, kan ağlatmak ve öldürmek için bu kadar uğraş veriyorlar, ben anlamıyorum. Sorsan sana da anlatamam kızım.
***
Bu güne kadar hiçbir insanı bilerek incitmemeye çalışmış ben, lakin imkân verilse, gözümü kırpmadan ipini çekebileceğim yaratıklar, çocukları istismar edebilmenin yollarını arıyorlar şimdi…

Bazı insanların o pis beyinlerinden neler geçtiğini anlayamıyorsun.

Sapıklıklarının o kadar sınırı yok ki, o küçücük yüreklerden şehvet devşiriyorlar. Önlem almayanlar yüzünden diri diri yanıyor. Onlar senin ablaların kızım ve şimdi melek oldular.

Ama sapla sapan karıştı. İlla siyaset giriyor araya. Çocukların masum bedenleri ağızlara malzeme oluyor.

Yavrularımızın hiçbir şeyden habersiz vücutlarına dokunanlarla aynı güneş, aynı gökyüzü altında yaşamaya mecbur ediyorlar insanı Dila. En ağır, en aşağılık, en acı verici olan da bu.
***
Kızım! Dedim ya, sen büyürken ben de seninle birlikte büyüyorum ve seninle birlikte hayallerimi gerçekleştirmek için mücadele ediyorum. Ve niyetim salt bir hayallerini gerçekleştirmek ve büyük romanlar yazmak değil.

Hayata getireceğim kitaplarla adımı biraz duyurursam, kendime göre imkânlar kazanırsam, benim esas gayem, amacım, tasarım, rüyalarım, o pis ellerin çocuklara dokunmamasını sağlamak… Barış olması ve çocukların ölmemesi, eşit şartlarda imkânlara kavuşması için mücadele etmek.

Önlem alma kültürünün bu topraklara yerleşmesi için delicesine uğraş vermek, mesai harcamak, koşmak, yorulmak...

Ve sonra…

Savaşların olmaması, zavallı çocukların beton kolonların arasından çıkmaması, ambulans içlerinde boş gözlerle etraflarına bakmaması ve melek yüzleri kıyılara vurmaması için, mü-ca-de-le etmek olacak…

Kardeşlerin, savaşlarda ve açlıktan ölürken senin doğum gününü kutlamak ahlaksızca mı bilmiyorum.

Maalesef hayatta bilmediğimiz ve anlamlandıramadığımız birçok şey var Dila.

Gene de doğum günün kutlu olsun kızım.