Başarılı yazar Elif Pınar Acar ile yazın hayatına ve “Günden Gece’ye” adlı yeni kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Başarılı yazar Elif Pınar Acar ile yazın hayatına ve “Günden Gece’ye” adlı yeni kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Elif Pınar Acar kimdir?

1981 yılının mayıs ayında Ankara’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladım. Babam emekli öğretmen; annem ise emekli memur. Çocukluğum ve gençliğim; babamın öğretmen olması sayesinde öğretmenlerle, öğrencilerle, kitaplarla geçti. Güzel bir çocukluk yaşadım, diyebilirim. Evimizde babamın kendine ait bir çalışma odası vardı ve boydan boya kitaplıkla çevriliydi. 6-7 yaşlarımdayken kitaplıktan ansiklopedileri alır, karıştırır, okur ve yine aynı düzende yerlerine yerleştirirdim. Ortaokul zamanlarımda ilgim, hikâye ve öykü kitaplarına kaydı. Lise yıllarımda Türk yazarlarımızın roman türündeki eserleri ile tanıştım. Mezun olduktan sonra özel kurumlarda çalışmaya başladım; fakat hiçbir zaman okumayı bırakmadım, kitaplar hayatımın bir parçası olmuştu artık. İş hayatında farklı sektörlerde görev yaptım. Dolayısıyla insan ilişkilerim, yaş ilerledikçe ve üstlendiğim görevler nedeniyle oldukça güçlendi. İçimde yoğun olarak hissettiğim yazma isteğine daha fazla direnemedim. Yaklaşık bir yıl kadar önce özel sektörden ayrılıp, tamamen yazarlık mesleğine yöneldim. Evliyim, bir oğlum var. Halen Ankara’da ikamet etmekteyim.
Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?
Yazın hayatım, takriben on yıl kadar önce, otuz yaşıma yaklaştığımda ufak denemelerle başladı. Okuduğum romanlar üzerinde tahliller yapıyor, “Ben olsam bu hikâyeyi nasıl yazardım?” diye düşünüyor, zihnimde buna yönelik kurgular oluşturuyordum. Karakterleri kendimce yeniden uyarlayıp, onlara yeni bir kişilik kazandırıyor ve bambaşka bir hikâye ile buluşturuyordum. Zamanla bu, okuduğum kitaplardan esinlenme durumundan çıktı ve yavaş yavaş kendi kurgularımı oluşturmaya başladım. O dönem bu konuya olan tutkumu ve eğilimimi fark eden ailem ve arkadaşlarım beni yazmam konusunda teşvik ediyor, cesaretlendiriyor, bana güvendiklerini söylüyorlardı. Fikirleriyle serüvenime öncülük eden kişi ise yıllarını eğitime, okumaya ve okutmaya adamış olan, hali hazırda çok sayıda yayımlanmış akademik kitapları bulunan babamdır.
Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Değişkenlik gösteriyor. Örneğin; duyduğum bir şarkıdan, izlediğim bir filmden, okuduğum bir haberden, gözlemlediğim herhangi bir kişiden esinlenebilmem mümkün. Doğanın gücünü de göz ardı edemem. Laptopumu alır, kulaklığımı takar, bir banka oturur, hafif bir serinlikle beraber ağaçları ve çiçekleri seyrederek saatlerce, hatta günlerce yazabilirim. Örnek aldığım birçok Türk ve yabancı yazar var. Sebahattin Ali, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Peyami Safa aklıma gelen ilk isimler. Zamanla psikolojik, psikolojik gerilim ve polisiye türünde kitaplara ilgim arttı. Dünya Edebiyatı’ndan Dan Brown, Stephen King, Jean Christophe Grange eserlerini okumaktan keyif aldığım ve takip ettiğim yazarlardır.
Geçtiğimiz günlerde okurlarla buluşan “Günden Geceye” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?
Öncelikli amacım; insan ilişkilerini ve kişilerin psikolojilerini baz alan bir konu oluşturmaktı. İnsanların duygu durumlarını, mutluluklarını, üzüntülerini, dostluklarını, düşmanlıklarını, öngörülemez durumlarla karşılaştıklarında nasıl davrandıklarını ve içsel çatışmalarını sentezleyip gerçeğe en yakın şekilde sunabilmekti. Kitabın kahramanı Rüya da bu düşüncelerin vücut bulduğu karakter oldu. Tabii kitapta bir erkeğin de sesine kulak veriyor, onunla da içsel bir savaşa giriyoruz. Kısacası; okurlarıma hayal kırıklığı, pişmanlık, çaresizlik gibi olgularla örülü bir hikâye sunuyorum. Herkes, mutlaka kendinden bir şeyler bulacaktır. Buna inanıyorum.
“Günden Geceye” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?
Bu; bir kadın, bir anne romanı. Rüya’nın yolunda giden evliliğinin ve iş hayatının hiç ummadığı bir anda kâbusa dönmesiyle başlıyor hikâye. Karşılaştıkları durumla hem bireysel hem de ailece bir savaş içerisine giriyorlar. Bazen kendilerine, bazen zamana, bazen de sevgilerine yenik düşüyorlar. Kimin başına ne zaman ne geleceği hiç belli olmuyor. Sıradan gördüğünüz hayatınızda bir anda her şey tersine dönebiliyor. Dolayısıyla benim okurlarıma vermek istediğim mesaj, farkındalıkla yaşamaları gerektiği. Değerli okurlar, nefes alarak uyandığınız her sabahın size bir şans daha tanındığının farkında olun.
Kitabın ismi nereden geliyor?
Aydınlıktan karanlığa geçişin hikâyesi. İnsanlar, yaşadıkları bir travmanın etkisinden kolay kolay kurtulamıyorlar. Bu durum; bazen günlerini, bazen haftalarını, hatta aylarını alıyor. Zihninizde oluşan olumsuz düşüncelerden ne yazık ki zaman sınırlaması ile kurtulamıyorsunuz. Geceniz gündüze, gündüzünüz geceye karışıyor ve bu durum sizi günlerce uykusuz bırakabiliyor. “Günden Geceye” ismine bu nedenle karar verdim.

Sizce kitap beklenen başarıya ulaşacak mı?
Henüz çok yeni ve değerli okurlar ile geçtiğimiz ay buluştu. İnanıyorum ki zamanla, okunup paylaşıldıkça geniş kitlelere ulaşacaktır.
Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?
Bir okur gözüyle kitabımın bir solukta okunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Merak ve heyecan, okuyucuyu yakalayan ve sayfaların sürükleyici olmasını sağlayan unsurlar. Şimdiye kadar aldığım okur yorumları da düşüncemi tasdikler nitelikte oldu. Bir okur olarak içimizden, bizden bir kadının duygularını rahatlıkla hissedebilir, onunla bu maceranın içinde kendimi bulabilirim.
Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?
Evet… Hazırda bitmiş olan bir romanım daha var. İleriki tarihlerde yayımlanması için çalışmalarımız, devam etmekte. Üçüncü romanımın da yazımına devam ediyor, kısa zamanda tamamlamayı planlıyorum.
Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?
Yeni Çağrı Gazetesi okurlarına saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Sizin vasıtanızla ülkemiz yazarlarının eserlerinin daha çok desteklenmesi ve okunması konusunda Yeni Çağrı Gazetesi okurlarının öncü olacağından şüphem yok. Değerli gazete okurları, farkındalıkla yaşamaya ve çokça okuyup öğrenmeye devam etsinler. Bana sayfanızda yer veren, bu değerli platformu hazırlayan ekibinize ve size en içten sevgilerimi sunuyorum.