Eğitim teknolojisindeki öğretim metotlarının en mükemmeli, aynı zamanda diğer öğretim metotlarına da destek veren “S

Eğitim teknolojisindeki öğretim metotlarının en mükemmeli, aynı zamanda diğer öğretim metotlarına da destek veren “Sorularla Programlanmış Öğretim Metodu (S.P.Ö.)”dür. Mukayese yapılabilmesi için genel öğretim metotları hakkında çok kısa bir bilgi verdikten sonra, asıl konumuz olan S.P.Ö. metodunu anlatacağım.


1. TÜMEVARIM: Temel bir kaide veya prensibe ulaşmak için sınama, gözleme ve olaylardan genellemeler yaparak hüküm çıkarma işlemidir. Bu yolla eğitim programları yapılabileceği gibi derslerde konuların öğretilmesinde de kullanılabilir. Temel prensip; “Parçaları için doğru olan, bütün için de doğrudur.” şeklinde işler.


2. TÜMDENGELİM: Bir öğretim konusu işlenirken, önce o konu ile ilgili, kabul edilmiş genel ilke, kanun veya bir tanımın; gözlem, deney veya misallerle özel açıklamaları yapılarak doğruluğunun gösterilmesi şeklindeki akıl yürütmedir. Temel prensibi; “Bütün için doğru olan, parçaları için de doğrudur.” şeklinde işler.


Her öğretim metodunda konuların ele alınış şekli bu iki yolla olur. Bu usullerde öğrencinin mutlaka tecrübeler yaparak eğitime katılması gerekir.


3. ANALOJİ: Benzerlikler yardımıyla bilinmeyeni elde etme yoludur. Kıyas yani mukayese yoluyla hüküm çıkarmadır ki her metotta kullanılır. Aslında tümevarım ve tümdengelimde de mukayese yapılmaktadır.


4. ANALİZ: Bir bütünü bilimsel amaçla, bölünebilen en küçük parçalara bölmektir. Tümdengelimin tatbiki, çok iyi bir analizle mümkün olur. Her türlü program ve metotta, “Amaçlara ulaşabilmek için ne öğretelim?” sorusuna ancak iyi bir analizle cevap verebilir. Yapılan işlem birbirine benzese de tümdengelim ile analizi karıştırmamalıdır. Biri belli bir ilke veya kanunun açıklanması için örneklerin bulunması, diğeri ise meraka dayalı, “........ yapısında ne var?” gibi bir soruya cevap aramaktır.


5. SENTEZ: Farklı farklı parçaları bir araya getirerek yeni bütünler veya farklı fikirleri bir araya getirerek yeni kavramlar oluşturmaktır. Her analizin sonunda yeni sentezler ortaya çıkar. Çünkü iyi bir öğrenme için gerekli olan “tanıma”yı sağlamak; insan beyninin tabii anlama işlemi olan “bütünü” oluşturmakla mümkündür.


Tümevarım da şeklen senteze benzer. Her öğretimin sonunda talebeden istenen davranış değişikliği sentezle mümkündür.


6. PROJE ÇALIŞMASI: Öğretilecek konuların ele alınış ve planlamasında kullanılabilecek birkaç tarifi varsa da eğitimle ilgili olanı şöyledir: Anlamlı birer bütün halindeki öğrenim durumları öğrenilirken ilgi derecesine göre, diğer durumlarla bilimlerin tesirlerinin ele alındığı bir çeşit öğrenim faaliyetidir.


Klasik usulde her konu ayrı ayrı ele alınır. Proje anlayışında ise, “konuya tesir eden diğer etkenler de” ele alınır. Ferdi veya kolektif şekilde uygulanabilir. Bu araştırmaya dayalı, belli bir ana konuyu ele alış biçimidir. Bu yol sözlü anlatım veya soru-cevap metodundan daha verimlidir. Bunda okul, öğretmen, öğrenci ve veli iş birliği gereklidir. Bir proje çalışmasının muvaffak olması için yine iyi bir analiz ve tümdengelim tekniği gereklidir.


7. SORU-CEVAP METODU İLE ÖĞRETİM: Öğretmen; nazari anlatma ve kavrama, yorumlama ve uygulamaya dönük sorulardan müteşekkil, konunun bütününü tarayan sorular hazırlayarak öğrencilerden de aynı şeyi yapmalarını ister. Böylece öğrenci de mecburi olarak konuyu çalışmış olur.


Faydaları:


a. Öğrenci daha gerilimli ve dikkatlidir.


b. Öğrenciler derse aktif olarak katılırlar.


c. Pısırık olan öğrencilerin girgin ve aktif olmalarını sağlar.


d. Yanlış verilen cevaplara geri besleme yapılır.


e. Problemli öğrenciler ve problemleri tespit edilir.


Zararları:


a. Öğrenciyi ezberlemeye sevk eder.


b. Soruyla ilgili olarak, öğrencileri sebep-sonuç ilişkisi kurmalarını önler.


c. Hazır, otomat ve kitapçı tipler yetişir.


d. Öğrencilerin, konuyu anlamadan yarışan tipler haline gelmesine sebep olur.


Bu geleneksel soru-cevap metodunun yerini diğer ülkelerde bugün “Sorularla Programlı Öğretim” almıştır.


8. KLASİK, SÖZLÜ ANLATMA USULÜ: Metot ne olursa olsun, yer yer sözlü anlatım lazım olmaktadır. Ancak aşağıda zararlarını sıralayacağımız şekilde, dersin tamamı sözlü anlatım olmamalıdır. Bugün meslek okulları hariç devlet mekteplerinde dersler hep bu metotla verilmektedir. Bu metotta öğretmen konuyu, toplu haldeki talebelere; tümevarım, tümdengelim, analiz ve sentez gibi metotlarla ele alarak baştan sona kadar sözlü olarak anlatır.


Zararları:


a. Öğrenci pasiftir, normalde 20 dakika sonra dikkati dağılır.


b. Öğrenciler arasındaki zekâ ve anlama seviyesi dikkate alınmaz.


c. Öğrenciyi ezber ve hazırcılığa alıştırır.


d. Bu metot, hareketli bir psikolojik yapıya sahip olan öğrenciye ters düşer.


e. Öğrenime, duyu organlarından sadece kulak iştirak eder.


f. Öğrenci ne kadar ilerlediğini anlayamaz ve işittiklerini de kısa bir süre sonra unutur.


g. Geri besleme yapılamaz.


9. BİLGİSAYAR DESTEKLİ EĞİTİM: Hangi metotta olursa olsun bilgisayardan iki şekilde istifade etmemiz mümkün olur. Bilgisayarın üstün özelliklerinden istifade ederek ders programları hazırlanabilir. Dolayısı ile öğrenci için renkli resimli, hareketli ve içinde gösteriler olan cazip programlar hazırlanabilir.


10. UZAKTAN ÖĞRETİM: Uzaktan öğretim; bir öğretim metodu değil, her yaş ve meslek grubundaki fertlere yönelik olarak; kısa süreli yüz yüze ilişkilerin ve birçok öğretim metodunun yer aldığı, mektup, radyo, televizyon ve teyp destekli araçlarla sürdürülen, uzaktan yönetilen bir öğretme ve öğrenme faaliyetidir. Değişik şekilde isimler almaktadır. “ Açık Öğretim”, “Açık Üniversite”, “Mektupla Öğretim” ve “TV ile Öğretim” gibi.


Bu faaliyet, kısa zamanda geniş kitlelere eğitim hizmeti götürme ihtiyacından doğmuştur. Uzaktan öğretimin faydalarını saymıyorum, çünkü bu faaliyet, ihtiyaçtan, okul yetersizliğinden ortaya çıkmıştır. Asıl olan, öğretmen ve talebenin yüz yüze olduğu bir öğretim ortamıdır. İlim hocanın ağzından alınır.


Hazırlanan materyallerin düzenlenişi ve sunuluşu öğrenciyi sıkmamalı ve göze hoş görünmelidir. Çok araçlı uzaktan öğretim şüphesiz daha etkili bir öğrenme sağlar. TV, video, bilgisayar, kitap, radyo, teyp ve sorularla programlanmış öğretim materyalleri gibi araçlar öğretimde yer alıp birbirini desteklemelidir.


11. SORULARLA PROGRAMLANMIŞ ÖĞRETİM (S.P.Ö.): Bu metotla ilgili olarak internette binlerce bilgi bulabilirsiniz. Ancak konu hakkında birkaç teknik detaydan bahsedilip hemen bilgisayarlı eğitim ile bağdaştırılmaktadır. Oysa konunun özüne inerek daha detaylı bilgi verilmesi gerekir. Ayrıca örnek aradığımda, S.P.Ö.’e örnek olarak alakası olmayan uygulamalara rastladım. Ya bilgisayar veya hoca işe karışıyor. Sadece Prof. B.F. Skinner’dan ve birkaç yerde de Prof. N.A. Crowder’dan bahsedilmiş. Asıl bu metodu detayları ile anlatan, Prof.Dr. Sidney L. Pressey ve Prof. Dr. Francis P. Robinson tarafından 1930’lu yıllarda yazılan ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından Öğretmen Kitapları Dizisi içinde yayınlanan “Psikoloji ve Yeni Eğitim” adlı kitaptan hiç bahseden olmamış. İnternetten bakılarak bir S.P.Ö. materyali hazırlamak mümkün değil. Örneğini dahi bulamadım. Eskiden bu kadar çok bilgi internette yoktu, şimdi ise yüzlerce var fakat rahmetli Reha Oğuz Türkkan Bey’in dediği gibi sulandırılmış birkaç madde ile tekniğinden bahsedilirken nasılına inilmemiş.


Müteakip makalelerimde bu öğretim metodunu detaylı olarak anlatacağım.