Ve saatlerdir planını yaptığım an geldi. Her şey hazır mı? Ev-vet! Çayım, patlamış mısırım ve tabi ki siyah beyaz formam… Ah ulan şimdi İstanbul’da olmak vardı. Fakat olsun. Moral bozma yok! Mesafeler uzak da olsa gönüller bir. İşte takım da sahaya çıkıyor. Helal sana Tolga! Helal sana takım! Yer siyaaah gök beyaaaaz! ……
Dididüdüdt Dididüdüt! O ne la! Ha bu kapı zili. Kim bu münasebetsiz şimdi. Tam da zamanında… Haa sen miydin? Gelen ninemmiş. Alt katta canı sıkılmış. Yanıma gelmiş. Bu aile apartmanının...
“Fakat” diyorum
“Nine ben maç seyredeceğim. Sen sıkılırsın”
“Bir şey olmaz oğluuuum. Sen izle yavruuum” diyor. “Sen keyfine bak”
Nineciğim keyif falan nasıl olacak acaba? Ninem inatçı maç da başladı. Daha fazla diretecek değilim. Ninemle kanepeye oturduk. Maç izliyoruz.
Ninem başlıyor. “Peh peh peh. Maşallah aslan gibiler” “Beşiktaşlılar değil mi nine?” “Yok yavruuum, İnsan ayırmak olur mu? Hepsi kuzum, hepsi” Doğru söylüyor.İnsan ayırmak olmaz ama ya nine böyle de düşünülürse maçın tadı olmuyor be!
Ninemle maç izleyeceğiz. Başka bir yol gözükmüyor... “Dua et Beşiktaş atsın gol. Yenersek şampşiyonuz” diyorum,
“Sarılar mı yavrum Beşiktaş?”
“Hayır nine beyazlar. Hem sarı da yok mor onlar.”
“Kuzuum terbiyeli olan atsın. Bak şu efendi çocuğa benziyor” Terbiyeli dediği hakemmiş. Hiç topa vurmamış ama devamlı koşuyormuş. Daha ne tespitler, ne yorumlar. Fakat zirve cümlesi sona doğru geliyor.
“Aaa kızlarda mı oynuyor? Saçları niye uzun onun…”
“Nerden çıkardın nine o kız değil.”
“Utanmaz demek hem dul, ve hem de erkeklerin arasında…” Bu muhabbet nereye gidiyor böyle. Birde ofsayt nedir diye sorarsa tam olacak. Fakat çok şükür sormuyor.
Derken Beşiktaş golü atıyor ve zannedersem ilk defa bu şehir doksan bir yaşındaki bir ninenin çılgınca sevincine şahit oluyor. Üstelik hiç anlamadığı bir oyundan, sırf torunu seviniyor diye sevinen bir nine. İşte bu an her şeye değer.
Sonunda ninem aşağı iniyor. Merdiven boşluğundan garip, cılız ve yılların yoramadığı sesler geliyor…
“Beşiktaaaş! Beşiktaaaş!”
Editör: TE Bilisim