İSTANBUL


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Bloomberg HT Tarım ve Gıda Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, gıdanın, bireyin yaşamını sürdürebilmesi, sağlıklı bir toplumun inşası ve insanlığın bekası için vazgeçilmez bir gerçek, tarımın ise gıdanın var olabilmesinin temel unsuru olduğunu vurguladı.


Tarımın geçmişten günümüze kadar olan önemine işaret eden Fakıbaba, Türkiye'nin üretimde verimliliği ve kaliteyi de göz önüne alarak daha fazla katma değer sağlaması ve uluslararası rekabette söz sahibi olması gerektiğini söyledi.


Fakıbaba, kendi gıdasını üretemeyen milletlerin, tam bağımsız olamayacağına dikkati çekerek, tarım ve gıdaya hakim olan ülkelerin "geleceğin lider ülkeleri" olacağını vurguladı.


Bakanlık bünyesinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Fakıbaba, şunları kaydetti:


"Tarımsal faaliyetlerin yürütülebilmesi için iki asli kaynağa ihtiyaç var. Birincisi tarım arazisi, ikincisi de çiftçilerimizdir. Bu iki asli unsura sahip çıkmamız gerekir. Vatan edindiğimiz Anadolu, öyle bir yerdir ki, çok bereketli topraklara, zengin bitki ve hayvan çeşitliğine sahiptir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak, ben çiftçilerimize çok güveniyorum. Çünkü bizim çiftçimiz, alın terini, yüreğini ve emeğini harmanlayarak kendini üretmeye adamıştır. Çiftçimiz, ülkesine ve mesleğine büyük bir aşkla bağlıdır. Bakanlık olarak bizler, çiftçilerimizden aldığımız güç ve ilhamla daha çok çalışıyoruz. Yeni projeler üretmeye, çiftçilerimizin önünde üretime engel teşkil edecek hususları ortadan kaldırmaya gayret sarf ediyoruz."



"Tarımsal kredilerde yüzde 25-100 faiz indirimi uygulaması devam edecek"


Ahmet Eşref Fakıbaba, üreticilerin, finansmana en fazla ihtiyaç duydukları dönemde desteklenmiş olacağını, tarımsal kredilerde yüzde 25 ila yüzde 100 arasında faiz indirimi uygulamasının devam edeceğini bildirdi.


Bu indirimi uygulayan tüm bankalara teşekkür eden Fakıbaba, devamla şunları kaydetti:


"Çiftçimizin kullandığı mazotu ilk defa 2003'te destek kapsamına aldık. 2003-2017 döneminde mazot maliyetinin ortalama yüzde 16'sını destekleyerek üreticilerimize 7,5 milyar lira ödeme yaptık. 2018 yılında ise bir ilke daha imza atarak çiftçilerimizin kullandığı mazotun yarısını ödemeye başladık. Bu kapsamda 1,8 milyar lira destekleme ödemesi yaptık. 2017'nin birinci ayından 12'nci ayına kadar mazotun ortalamasını aldık, bunun yarısını biz ödedik. 2018'de de bunu uygulayacağız. Birinci aydan 12'nci aya kadar mazot fiyatlarını takip edeceğiz. Bunun ortalaması ile yine yarısını ödeyeceğiz. Bu mazotta bir başlangıçtır. Tarım girdilerinde bunu aynen 'yarısı bizden yarısı sizden' diyeceğimiz farklı ana girdiler de olacak. Bunu özellikle müjdelemek istiyorum."



"Olayları takip ediyor, hatalı olduğumuz şeylerde revize etme yollarını arıyoruz"


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, verilen gübre desteklerine değinirken, 2005 yılında ilk kez doğrudan çiftçilere bu desteği verdiklerini, 2005-2017 döneminde gübre maliyetinin ortalama yüzde 15'ini destekleyerek üreticilere 7,5 milyar lira ödeme yaptıklarını bildirdi.


Fakıbaba, 2016'da gübredeki KDV oranını yüzde 18'den sıfıra indirerek çiftçiye yıllık ortalama 1 milyar lira dolaylı destek sağladıklarını belirterek, şunları kaydetti:


"2018'de üreticimize alan bazlı olarak 530 milyon lira gübre desteği verdik. Bu destekleri hep veriyoruz. Samimi bir kardeşiniz, bir bakanınız olarak esasında gübrede KDV oranını yüzde 18'den sıfıra indirdik ve ortalama 1 milyar dolaylı destek sağladık. KDV ile değil de direkt olarak vermiş olsaydık daha mı iyi olurdu? Evet, burada bir öz eleştiri var, daha iyi olurdu. Onun için bunları hep revize edeceğiz inşallah.


Bütün amacımız, bu destekleri en iyi şekilde çiftçilerimiz nasıl değerlendirebilir. Bunu yemde de yaptık. Ama acaba yemde gerçekten KDV'yi indirmekle çiftçimize çok faydalı olduk mu? Bunun da öz eleştirisini hükümet olarak kendi aramızda yapmıyor değiliz. Bu ne demek? Biz olayları takip ediyor, gözlüyor, hatalı olduğumuz şeylerde de bunu revize etme yollarını arıyoruz."



"Bizim tek bayrağımız, tek vatanımız, tek milletimiz ve tek devletimiz var"


Tarım ve tarıma bağlı sanayinin Türkiye'de oldukça geliştiğini ve daha da gelişeceğini dile getiren Fakıbaba, tohumculuğun Türkiye'de çok ilerlediğini anlattı.


Bakan Fakıbaba, 1984-2002 döneminde hayvan sayılarının azaldığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:


"Burada terörün çok büyük etkisi oldu. Allah kahretsin. Ama özellikle devletimizin son zamanlarda yapmış olduğu müthiş faaliyetlerle, artık halkımız bizim yanımızda. Devletine, bayrağına, vatanına, milletine sadık bir şekilde. Artık terör örgütlerinin amacının ne olduğunu çok iyi bilen, bilinçli halkımızla biz bunun sayılarının çok daha fazla artacağına inanıyoruz. Halkımız şunu anladı; 'Özellikle Güney Doğu'da, Doğu'da, bunlar bizim hakkımızı korumuyor, bunlar başka ülkelerin piyonları, bunlar bizi bölmek istiyor, bunlar bizim zenginliğimizi almak istiyorlar, bunlar demokrasimizi yok etmek istiyorlar, bunlar bizi esir olarak kullanmak istiyorlar, onlar başka ülkelerin piyonları, onlar da bizi piyon olarak kullanıyorlar.'


Oysa, biz bu ülkenin Kürt'ü, Türk'ü, Arab'ı, Laz'ı, Çekez'i, hepimiz bir kardeşiz. Ayrımcılık yok. Ama maalesef başka ülkelerin piyonu olan terör örgütleri, sözde kendi ırkından vatandaşları korumaya çalışırken o vatandaşları da esir almak niyetindedir. Çünkü anlar bunun karşılığında bir bedel alıyorlar. O patronlarına o bedeli ödemek zorundalar. Halk bunu öğrendi. Bizim tek bayrağımız, tek vatanımız, tek milletimiz ve tek devletimiz var."



"Yıllık kırmızı et üretimimiz 2002'de 421 bin ton iken, bu rakam 2017'de 1 milyon 150 bin tona yükseldi"


Bakan Fakıbaba, 1984-2002 döneminde sığır sayısının yüzde 21 azalarak 12,4 milyon baştan 9,8 milyon başa, küçükbaş sayısının ise yüzde 40 azalarak 53,5 milyon baştan 31,9 milyon başa düştüğünü bildirdi.


2002-2017 döneminde ise önemli artışlar sağlandığını dile getiren Fakıbaba, "Sığır sayısı yüzde 65 artarak 9,8 milyon baştan 16,2 milyon başa, küçükbaş sayısı ise yüzde 44 artarak 31,9 milyon baştan 46 milyon başa yükseldi. Bu artışa karşılık halkın alım gücünün yükselmesi sonucu, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, nüfus artışı, 3,5 milyon mülteci ve 30 milyonu aşkın turist varlığı gibi etkenler kırmızı ete olan talebi yükseltti. Yıllık kırmızı et üretimimiz 2002'de 421 bin ton iken, bu rakam 2017'de 1 milyon 150 bin tona yükseldi." ifadelerini kullandı.


Bunun dünyada örneklerinin olduğunu bildiren Fakıbaba, şunları kaydetti:


"Kırmızı et üretiminde yaşanan arz açığını kapatmak, artan talebe bağlı fiyat dalgalanmalarını önlemek amacıyla üreticimizi haksız rekabete karşı koruyacak şekilde kontrollü kırmızı et ithalatına geçici bir süre için müsaade ediyoruz. Hayvancılıktaki hedefimiz, ihtiyacımız olan kırmızı eti yerli imkanlarla karşılamak, daha sonra bu konuda ihracatçı ülke olmaktır. Bazı arkadaşlar diyor ki, 'Bu bakan ne söylüyor, ithal ediyoruz.' İnanmadığım şeyi söylemem, samimi olarak söylüyorum ithalatı keseceğiz. Bunun için birçok yeni projeyi hayata geçiriyor, mevcut projelerimizi de geliştiriyoruz. Bu doğrultuda gece gündüz demeden çalışıyoruz."



"Amacımız vatandaşlarımızın et ihtiyaçlarını uygun fiyattan karşılamalarını sağlamak"


Süt regülasyonuna da başladıklarını anımsatan Fakıbaba, insanların bu durumdan memnun olduğunu, herkesin piyasayı takip ettiklerini bilmesi gerektiğini duyurdu.


Fakıbaba, et ithalatını cüzi miktardaki et açığını kapatmak, piyasadaki fiyatları regüle etmek ve uygun fiyatla et tüketimini temin etmek amacıyla, kısa vadeli olarak yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:


"Amacımız sektör içerisinde rekabet etmek değil, üreticileri ve kasapları mağdur etmeden, vatandaşlarımızın et ihtiyaçlarını uygun fiyattan karşılamalarını sağlamaktır. Ramazanda da bu daha iyi şekilde devam edecek. Bu uygulamamızla beraber kasap esnafımız ve diğer marketlerin de indirime gitmeleri, fiyatların düşmesi adına sevindirici oldu.

Editör: TE Bilisim