Talebelik yıllarımızda öğretmenlerimiz bize, “Dersi, derste öğrenin.” derlerdi. Bilhassa fen dersleri ve matematik için bu söz çok doğru. Zira ma

Talebelik yıllarımızda öğretmenlerimiz bize, “Dersi, derste öğrenin.” derlerdi. Bilhassa fen dersleri ve matematik için bu söz çok doğru. Zira matematik konularını bir öğrencinin ders kitabından anlaması ve öğrenmesi zor veya her konu için mümkün değil. Bu dersleri öğretmen sınıfta anlatmaktadır ve herkesin anlayacağı şekilde açıklamaktadır. Öğretmeni iyi dinleyen konuyu anlar ve öğrenir, anlayamadığını sorar ve bir iki de misal olarak problem çözdü mü dersi derste öğrenmiş olur. Burada ders dinleme önem kazanmaktadır. Şimdi bunun üzerinde duralım.
(1) Öğretmenin anlatacağı dersi iyi kavramak için talebe derse girmeden önce, işlenecek konuyu önceden okumalı ve öğrenmeğe çalışmalıdır. Talebenin zihninde "Acaba hoca bugün ne anlatacak?" suali varsa o dersleriyle ilgilenmeyen bir talebedir.
(a) Öğretmenden dinleyeceği ders, önceden bir dereceye kadar anlaşılmış olacağından, öğretmenin anlatışı ve kullandığı terim ve tabirler yabancı gelmez ve dersi anlamak kolay olur. Süratle anlatılan bir dersi çok kolay takip edebilir ve kolay not tutar.
(b) Ders konusunu önceden okuduğunda, anlaşılmayan yerler varsa, öğretmen anlatırken orayı anlamaya çalışır, yine anlayamazsa öğretmenden bir daha anlatmasını isteyebilir.
(c) Kitabı önceden okuduktan sonra, artık öğretmeni dinlemeğe ne lüzum var? dememeli. Öğretmenler ara sıra kitapta bulunmayan şeyleri de öğretmeğe lüzum görürler. Aynı zamanda öğretmen, dersi, kitapta yazılı olduğundan daha açık anlatır ve daha iyi anlaşılabilmesi için bolca misallerle açar. Kitapta bulunmayan yeni bilgileri ortaya koyar. Dersi önceden okuyan ve dikkatle dinleyen, bu fazladan anlatılan konuları fark eder ve not alır.
(2) Öğretmeninizi dinlerken ne söyleyeceğini tahmin etmeye çalışın. Bunda muvaffak olmanız, dersi önceden okumuş olmanıza bağlıdır. Hocanızın anlatacakları konusunda tahminlerde bulunmak şu faydaları sağlar:
(a) Uyanık kalırsınız.
(b) Dikkatiniz kopmaz, devamlılık hasıl olur.
(c) Derse aktif olarak katılmış olursunuz.
(d) Motivasyonunuz artar.
(3) Özellikle yeni bir öğrenme durumunda konunun özünü ve ayrıntılarını kavramak için sınıfta talebe, uyanık bir dinleyici olmak durumundadır. İyi bir dinleyici, konuşanın sadece sözlerini değil, onun mimik ve jestlerini, ses tonunu da beraberce değerlendiren kimsedir. Onun için talebe sınıfta, öğretmeni iyi duyabilecek ve iyi görebilecek bir yere oturmalıdır. Bu şekilde daha etkili öğrenmiş olur ve bu şekilde kavranan bir öğrenme de daha kalıcı olur.
(4) Öğretmenin vurguladığı fikirlere, kavramlara, delil ve araştırmalara çok dikkat etmelidir. Çok muhtemeldir ki öğretmenin imtihanlarda soracağı sorular bu vurgulananlar üzerinde olacaktır. Bir öğretmen hiçbir zaman açık açık “Bu sınav sorusudur.” demez. Ancak belirli ses tonu ve ifadelerle size ipucu verirler. Hocanızın; “Önemli, başlıca, can alıcı, şunu unutmayın ve burada esas fikir…” gibi ifadelerden sonra anlatacakları büyük bir ihtimalle soracağı sorulara işarettir.
Eğer öğretmen, ana fikri destekleyici deliller veriyorsa, muhtemelen; “Meselâ, bunun tersine, aynı zamanda, benzer şekilde, buna ek olarak…” gibi ifadeler kullanacaktır.
Önemli bir açıklama yapacaksa; “Bunun üç sebebi vardır.” gibi ifadelere yer verecektir.
Son bölüm ve özetler için ise muhtemelen; “Çoğunlukla, sonuç olarak, bu sebeple, böylece görüyorsunuz ki ve özetle…" gibi ifadeler kullanırlar. Öğretmenler bu işaretleri dersi dikkatle dinleyen öğrenciler için hiç çekinmeden verirler ve sınav sorularını bunlar arasından seçerler. Bunlara dikkat ederseniz sınava hangi soruların sorulacağını bilerek girersiniz.
(5) Ders verilirken talebe, kafasını hayallerle meşgul etmemeli; öğretmenin vurguladığı fikirleri, cümleleri, kavramları, terimleri verdiği delil ve araştırmaları birbirleriyle ilişki kuracak şekilde uyanık olarak takip etmelidir. Öğretmenin anlattıkları nasıl olsa ders kitabında vardır diyerek konuşulanlara dikkatsizlik etmemelidir. Çünkü sınıfta yapılan açıklamalar, verilen canlı misaller, başka alanlarla kurulan bağlantılar kitapta olmayabilir. Yani, dikkatini anlatılmakta olan konuya vermelidir.
(6) İyi bir dinleyici demek, suskun oturmak demek değildir. Aktif olarak dinlemek demektir. Aktif dinlemek ise, dersi canlı olarak takip ederken, anlamadığı ya da önceki fikirlerine yatkın gelmeyen veya boşluk gördüğü noktaları hocaya sormak, kendi görüşünü açıklamak ve uygun gördüğü noktalarda tartışmaya katılmaktır.
Dersi dinlediğini yüz ifadeleriyle, baş sallayarak, şakalara gülerek ve buna benzer şekillerde hocasına belli etmelidir. Anlattığı konuyla ilgilenildiğini görmek öğretmeni memnun edeceğinden dersin kalitesi yükselecektir.
Başka talebelerin sorduğu soruları ve açıklamaları da aynı canlılıkla takip etmelidir. Çünkü kendisinin aklına gelmeyen hususlar, başka talebeler tarafından ortaya konulmuş olur. Onlara verilen cevaplar ve açıklamalar daha öğretici olabilir.