Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Genel Sekreter Yardımcısı Tim Dawson, İsrail hükümetinin, Doha merkezli Al Jazeera televizyonunun İsrail'deki yayınlarını sonlandırıp Kudüs ofislerini kapatma kararına ilişkin "Saklayacak şeyleri, utandıkları eylemleri olanlar haber platformlarını kapatıyor." dedi.

Belçika'nın başkenti Brüksel merkezli IFJ'nin Genel Sekreter Yardımcısı Tim Dawson, AA muhabirine, İsrail'in, Al Jazeera'nin yayınlarını yasaklama hamlesi ile 7 Ekim 2023'ten bu yana basın mensuplarını hedef alan saldırılarını değerlendirdi.

Dawson, İsrail'in aralıksız saldırıları sonucu Gazze'deki sivil can kayıplarının yanı sıra hayatını kaybeden gazetecilerin sayısının 7 ayda endişe verici boyuta ulaştığını, bu kadar fazla basın mensubunun saldırılara kurban gitmesinin akıllarda soru işareti bıraktığını söyledi.

Gazze'de öldürülen gazeteci sayısıyla ilgili İsrail'in uluslararası alanda yanıtlaması gereken ciddi sorularla karşı karşıya olduğunu dile getiren Dawson, "Son yedi ayda 100'den fazla kişi öldürüldü; ölüm oranı yüzde onun üzerinde. Dolayısıyla Uluslararası Gazeteciler Federasyonunun bir yetkilisi olarak benim ilk endişem onların refahı, onlara ne olduğu, nasıl muamele gördükleri." ifadesini kullandı.

İsraillilerin Lavender, Gospell, Pegasus gibi çok gelişmiş yapay zeka temelli sistemler kullandıklarını bildiklerini ve bu sebeple bilerek hedef alındığı ihtimalini görmezden gelemeyeceklerini aktaran Dawson "Bu yazılımlar gazetecilerin hareketlerini izlemelerine ve onları öldürme kapasitesine sahip insansız hava araçlarını programlamalarına olanak tanıyor. Ölüm oranlarına baktığımda, gazetecilere karşı kullanılan teknolojinin tam da bu olduğu ihtimalini göz ardı etmek çok zor." diye konuştu.

İsrail hükümeti basın yayın kuruluşlarına sansür uyguluyor

İsrail hükümetinin 7 Ekim'den bu yana gazetecileri hedef almasının yanı sıra uluslararası gazetecilerin Gazze'ye girişine izin vermemesi ve 5 Mayıs'ta Bakanlar Kurulunda alınan Doha merkezli Al Jazeera'nin yayınlarını durdurma kararının yürütülen sansürleme girişiminin bir parçası olabileceğini vurgulayan Dawson, şöyle devam etti:

"İsrail'in bu savaşın haberleştirilmesini engellemeye çalışmadığına, medyaya sansür uygulamadığına inanmak çok zor. Uluslararası gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin vermediler, İsrail'deki liberal medya onların eliyle taciz edildi ve korkunç sayıda Gazzeli gazeteci hayatını kaybetti. Son olarak İsrail, Al Jazeera'nin İsrail'deki operasyonlarını durdurma kararı aldı ve ofislerine baskın düzenleyip kapattı. İsrail hükümeti tarafından alınan ve Gazze'de yaşananların haberleştirilmesini kısıtlamayı amaçladığı açık olan Al Jazeera'nin diğer kararları takip ediyor."

Dawson, Al Jazeera'nin İsrail'deki faaliyetlerinin durdurulması öncesinde halihazırda 7 Ekim'den bu yana yerel medyada sansür uygulamasının faaliyette olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

Gazze'deki hükümet: İsrail, sınır kapılarını kapatarak 3 bin yardım tırının Gazze'ye girişini engelledi Gazze'deki hükümet: İsrail, sınır kapılarını kapatarak 3 bin yardım tırının Gazze'ye girişini engelledi

"Yerel İsrail basınına kısıtlamalar getirdiler ve şimdi de önemli bir uluslararası yayın kuruluşunu dışarı attılar. Bu despotik bir rejimin davranışıdır. İsraillileri bunu tersine çevirmeye çağırıyorum, İsrail'in demokrasi statüsüyle övünmesi bu durumu daha da iç karartıcı hale getiriyor. Özgür bir basın olmadan demokrasiye sahip olamazsınız. Al Jazeera gibi televizyon kanalları kapatılıp ülke dışına sürülürken özgür bir basına sahip olamazsınız."

"Demokrasi iddiasında olan bir ülkeye yakışan bir eylem değildir"

Bakanlar Kurulunda alınan kararın ardından İsrail polisinin, Al Jazeera'nin işgal altındaki Doğu Kudüs'te geçici ofis olarak kullandığı otel odasını basarak ekipmanlarına hukuksuzca el koyduğuna vurgu yapan Dawson, şunları aktardı:

"Dürüst olmak gerekirse İsrail'in aldığı karardan daha da rahatsız edici olan, gazetecilerin telefonlarına ve kişisel bilgisayarlarına el konulmasıdır ki bunlar sadece kaynaklarının izini sürmek için kullanılabilir. Bir gazetecinin en kutsal sorumluluklarından biri elbette kaynaklarını korumaktır. İsrail hükümetinin bunu ortadan kaldırmaya çalışmasından endişe duyuyorum. İsrail hükümeti aldığı karar ve Al Jazeera'nin ofisine baskın yaparak adeta en kötü despot yönetimler gibi davranıyor."

İsrail'in gazetecileri ve basın yayın organlarını hedef alarak Gazze'de yaptıklarının üzerini örtmeye çalıştığını belirten Dawson, "Saklayacak şeyleri, utandıkları eylemleri olanlar haber platformlarını kapatıyor. Al Jazeera'yi hedef almak son derece yanlıştır, demokrasi iddiasında olan bir ülkeye yakışan bir eylem değildir." ifadelerini kullandı.

IFJ olarak Filistin'deki ve Gazze'deki meslektaşlarının sağlıklı bir biçimde haber verme özgürlüklerini sürdürebilmeleri için İsrail yönetimi ile görüşmeye çalıştıklarını ancak bu girişimlerinin kabul görmediğini belirten Dawson, şunları söyledi:

"IFJ olarak mevcut durumu konuşabilmek için İsrail hükümetiyle görüşmeye çalıştık ancak girişimlerimiz reddedildi. Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) şikayette bulunduk ve bu şikayetlerin soruşturulması için kararlı mücadelemizi sürdürüyoruz. Bunların yanı sıra binlerce lira topladığımız, bağlı kuruluşumuz Filistin Gazeteciler Sendikası aracılığıyla Gazze'deki gazetecileri, görevlerini sürdürebilmeleri için destekliyoruz. Ayrıca Filistinli Gazeteciler Sendikasını (PJS), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından verilen basın özgürlüğü ödülüne aday gösterdik."

Dawson, gazetecilerin öldürülmesinin savaş suçu kapsamında ele alınabileceğini, UCM nezdinde yürütülen soruşturmanın takipçisi olacaklarını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Uluslararası Gazeteciler Federasyonuna ve Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesine şikayetlerde bulunduk. Başsavcı Karim Khan'ın bunları ciddiye alacağı ve Gazze'de olanları soruşturacağı konusunda bize güvence verdi. Bunun yeterince yakın bir zamanda gerçekleşebileceğini sanmıyorum. İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'de gazetecilere yönelik davranışları ne kadar çabuk yargıya intikal ederse o kadar iyi olacaktır. Ayrıca Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlara sürekli olarak temsilcilikler açarak yaşananlara dikkatlerini çekiyor ve müdahale etmeleri için onları teşvik ediyoruz"

- İsrail hükümetinin, Al Jazeera'nin İsrail'deki faaliyetlerini durdurması kararı

İsrail hükümeti, 5 Mayıs'ta Doha merkezli Al Jazeera televizyonunun İsrail'deki yayınlarını sonlandırma, ofislerini kapatma, ekipmanlarına el koyma kararı almıştı.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden aynı gün yapılan açıklamada, Bakanlar Kurulu toplantısında İletişim Bakanı Shlomo Karhi'nin sunduğu "Katar merkezli Al Jazeera televizyonunun İsrail'deki faaliyetlerinin sonlandırılması ve ofislerinin kapatılması" teklifinin oy birliğiyle kabul edildiği aktarılmıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Başında olduğum hükümet, oy birliğiyle tahrik edici Al Jazeera'nin İsrail'de sonlandırılması kararını aldı." ifadesini kullanmıştı.

Karar kapsamında Al Jazeera'nin çatısı altındaki televizyon kanalları ve internet sitelerinin İsrail'deki faaliyetlerinin sonlandırılması, yayınlarının durdurulması, internet sitelerine erişim engelinin getirilmesi, ofislerinin kapatılması ve ekipmanlarına el konulması kararlaştırılmıştı.

İsrail hükümetinin söz konusu kararına, BM'nin yanı sıra ABD, Almanya, Fransa'daki medya örgütlerinden tepki gelmişti.

Kaynak: AA