İstanbul
TCMB'nin Kasım 2023 dönemine ilişkin Finansal İstikrar Raporu, bankanın internet sitesinde yayımlandı.
Raporda, makro ihtiyati politikalarda atılan sadeleşme adımları sonrasında ticari kredilerde istikrarlı bir büyüme gözlendiği belirtilerek, ihracat ve yatırım kredilerinin payının artmasıyla ticari kredi kompozisyonunun iyileştiği, bireysel kredi büyümelerinde de belirgin bir yavaşlamanın izlendiği kaydedildi.
Reel sektörün finansal borç oranının gerilemeye devam ettiği ve firmaların finansal göstergelerindeki olumlu görünümün korunduğu aktarılan raporda, "Reel sektör firmalarının finansal kaldıraç oranında önemli bir iyileşme gözlenmiş, bu gelişmede milli gelire oranla düşüş eğilimi gösteren finansal borçluluk etkili olmuştur." değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, halka açık firmaların karlılık ve borç ödeme gücüne ilişkin finansal göstergelerinde tarihsel ortalamaların üzerindeki güçlü seyrin, finansman maliyetlerindeki artış kaynaklı riskleri sınırlandıran bir unsur olarak öne çıktığı vurgulandı.
Reel sektör firmalarının yabancı para (YP) açık pozisyonlarının YP nakdi kredilerindeki gerilemeye bağlı azalmaya devam ettiği açıklanan raporda, YP borçlulukta düşüşün sürdüğü, YP borcu bulunan firma sayısının da gerilediği bildirildi.
Raporda firmaların güçlü YP likiditelerine bağlı kısa vadeli YP yükümlülüklerini karşılayabilecek sağlam bilançolara sahip olduğunun altı çizilerek, "Küresel finansal koşullardaki sıkı görünüme karşın firmaların yurt dışı kaynaklardan temin ettiği finansman artmakta ve dış borç yenileme oranındaki güçlü seyir devam etmektedir." ifadesine yer verildi.
"Bankacılık sektörünün aktif kalitesindeki güçlü görünüm korundu"
Türkiye’nin hane halkı borçluluğunun emsal ülkelere göre oldukça düşük seviyede olduğu belirtilen raporda, kişi başı hane halkı borcunun ve gelire oranla borçluluk göstergelerinin gerilemeye devam ettiğinin altı çizildi.
Raporda yükselen faiz oranları ve makro ihtiyati politikalardaki sıkılaşma sonucu yavaşlayan bireysel kredi büyümelerinin hane halkı borçluluğunun düşük kalmasında etkili olduğu vurgulanarak, "Bankacılık sektörünün aktif kalitesindeki güçlü görünüm korunmuştur." bilgisi paylaşıldı.
Tahsili Gecikmiş Alacak (TGA) oranındaki azalma eğiliminin haziran ayının sonuna kadar devam ettiği aktarılan raporda, para politikasında sıkılaşma süreci sonrasında kredi büyümesindeki yavaşlamayla TGA oranının yatay seyir izlemeye başladığı kaydedildi.
Raporda, TGA oranında tarihsel ortalamanın altındaki düşük seyrinin tüm kredi alt türlerinde gözlendiği vurgulanarak, firmaların yakın izlemedeki kredi oranlarının iyileşmeye devam ettiği ve bireysel kredilerin yakın izleme oranında sınırlı artış gösterdiği belirtildi.
Yakın izlemede sınıflandırılan kredilerin önemli bir kısmının gecikmesinin bulunmadığı bildirilen raporda, "Bankaların ihtiyatlılık gereği yüksek karşılık ayırma politikasını sürdürdükleri gözlenmektedir." ifadesi kullanıldı.
KKM bakiyesindeki azalma hız kazandı
Raporda, makro ihtiyati politikalarda sadeleşme adımları sonrası KKM bakiyesindeki azalmanın hız kazandığı ve sistemde artan Türk lirası likiditenin zorunlu karşılıklarla sterilize edildiği bildirildi.
Küresel finansal koşullardaki sıkılaşma ve artan jeopolitik risklere karşın ülke risk priminde gerçekleşen belirgin iyileşmeyle bankaların yurt dışı fonlama imkanlarının olumlu etkilendiği belirtilen raporda, "Yılın son çeyreğinde yapılan sendikasyon kredisi yenilemeleri yüksek seviyelerde gerçekleşirken eurobond ihraçları da canlanmaktadır." bilgisine yer verildi.
Raporda bankacılık sektörünün karlılığındaki aşağı yönlü eğilimin, yılın üçüncü çeyreğinde net faiz marjındaki toparlanmayla sonlandığı kaydedilerek, makro ihtiyati düzenlemelerde atılan sadeleşme adımları sonrasında faiz marjının iyileştiği vurgulandı.
Kar performansı üzerinde aktif kalitesi kaynaklı risklerin sınırlı kalmaya devam ettiği, ücret ve komisyon gelirleri ile sermaye piyasası işlemleri ve kambiyo gelirlerinin karlılığı desteklediği açıklanan raporda, şunlar kaydedildi:
"Sermaye oranları, yasal sınırların üzerindeki seyrini korumaktadır. Bankacılık sektörünün güçlü sermaye pozisyonu, beklenmeyen kayıpları karşılayabilecek kapasitededir. Sermaye tamponlarının yanı sıra bankaların ayırdığı serbest karşılıklar, gerçekleşebilecek risklere karşı bankaların daha hazırlıklı olmalarını sağlamaktadır. Ayrıca, ihtiyatlı bir şekilde belirlenen kredi risk ağırlıkları ilave bir tampon oluşturmaktadır. Bankalar, faiz ve kur riskini yönetebilecek güçlü bilanço yapısına sahiptir. Düzenlemelerde yapılan sadeleşme sonrasında sektörün TL kredi-mevduat faiz farkı pozitif alana geçmiştir. Bu gelişme, bankaların faiz riski yönetimine olumlu katkı vermiştir. Yabancı para net genel pozisyonunun öz kaynaklara oranı yasal sınırlar dahilinde olmakla birlikte YP pozisyon fazlası taşıyan banka sayısı sektör genelinde artmıştır."