Filistin-Irak-Kıbrıs “ Türkiye Dünyadaki her oluşun ve yıkılışın kavşağında hassas bir konumdadır” Filistinliler’in “Milli Davalar

Filistin-Irak-Kıbrıs

“ Türkiye Dünyadaki her oluşun ve yıkılışın kavşağında hassas bir konumdadır”

Filistinliler’in “Milli Davalarına” ve Irak’ın “Toprak Bütünlüğü” meselesine ve bilhassa “Kıbrıs Davası”nın günümüzdeki belirsiz haline, bizim Devlet ve Hükümet olarak bakış açımız siyaseten çoğunlukla olumlu adımlar ile geçmiştir. Neticeleri olumlu yönde ilerlemiştir, gerçi şuan ki hükümet biraz ağırdan alsada meseleler aslında çok kötü yönde ilerlememiştir.Keza “Azeri- Ermeni” meselesinde de Türkiye kendi ağırlğını koymuştur.
Elbette bunun yanlış ve doğru olan haneleride mevcuttur.

Emperyalizmin dünyamızın en verimli bölgelerine kan,şiddet,zulüm,yok etme götürdüğü, insanlar arasında nifak tohumları serptiği bir gerçektir. Keza emperyalizmin ve mimarlarının doğal zengin kaynakları olan bölgelere, el koyabilme mücadelesi içinde türlü türlü taktik ve oyunlar oynadıklarıda aşikardır. Bilhassa ORTADOĞU bu konuda son derece hassas bölgedir. Bakış açımızı bu duruma göre şeklillendirmeli ve ona görede değerlendirmeliyiz. Şöyle ki; 1967 Arap- İsrail harbi ile başlayan ve Ürdün hudutlarında mevzilenmiş Filistin Birlikleri’nin ABD’nin yardımı ile takviye edilmiş İsrail savaş uçakları tarafından, imha etme harekatı esnasında Ürdün sınırlarından içeriye girmeye çalışan Fiistin askerlerini Ürdün ordusu güç kullanarak içeri almamış ve İsrail karşısında açık hedef olan Filistin askerleri tamamen imha edilmiş ve 5.000 Filistinli asker Topluca şehit edilmiştir.

Keza, 1970 ABD, İsrail, ve Ürdün kuvvetleri, Filistinlilere saldırmış ve bu saldırıda da 40.000 Filistinli müslüman vatandaş şehit edilmişti.

Günümüzde cereyan eden hadiseler, Filistin ve Irak katliamları ise, meselenin ortadoğu konjunkturune göre yeni şekillenen boyutlarıdır. Peki hal böyle iken, Arap ve Müslüman Dünyası niçin kısmen de değil. Tamamen susmakta ..!

Bilinen o ki; bu dehşet verici trajediler,katliamlar karşısında tek susmayan Müslüman Devlet Türkiye olmaktadır. Neden? Evet niçin bu böyle olmaktadır? Nedeni basittir ve aynen şudur: Müslüman Arap Dünyası tamamen satın alınmış ve böylece susturulmuştur.
Bilhassa Arap Şeyhleri ve Krallar bu miskin meselede başlıca maşalardır. Kullanılan soylarına safkanlığın katılmadığı, emperyal güçlerin içlerine, hatta soylarına karıştıkları bilinen devşirme, soyu ve sopu karışık olan piyonlardır!...

Diğer taraftan Batı dünyasının hakimleri durumundaki Avrupa Hristiyan Devletleri ve bilhassa Vatikan aynı şekilde susmakta ve Filistin’de kiliseler dahil olmak üzere yapılan silahlı saldırılara ve katliamlar karşısında sükûtu tercih etmektedirler.

Bizim AB meselemizde Batılı Devletlerin der daim ileri sürdükleri ağır şartlar ve özellikle “Kıbrıs Meselesi’nde de ” Rum ve Yunan isteklerine uygun hareket etmemizi şart koşmaları vs. Türkiye için hayati bir toprak parçası teşkil eden Kıbrıs’ın Yunan eline geçmesini sağlamakla, Türkiye’yi stratejik açıdan kıskaç içine alabilme düşüncelerine dayanmaktadır. Türkiye olarak bunları görmemiz kaçınılmazdır. Doğu Akdeniz havzası bu konumda çok önemlidir. Çünkü buradaki zengin ve değerli kaynakaların Ortadoğu bölgesine aktarımı da konunun diğer bir başka yönüdür.

Türkiye’yi Güneydoğu konusunda da zor durumda bırakmak ve Güneydoğu’daki topraklarımızda kısmende olsa Federe Devlet planlarını kurup, Kukla Devletler oturtmakta, Türkiye’yi yoklara doğru sürüklemek, kendi içersinde parçalanmasını sağlamak en büyük emelleridir.

Bütün bunlar Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her zamankinden daha güçlü ve daha kuvvetli olmasını sağlayabilmek, bizlerin başlıca görevi olmalıdır. Ayrıca ülkemiz içinde Irk ve etnik ayrımcılığa çanak tutan olayları engellemek, bunların planlarını yapanları da önlemek görevimiz olmalıdır. Çünkü hangi ülke olursa olsun, milli birlik ve milli beraberlik yoksa söz konusu ülkeler yok olmaya mahkumdur. Şu unutulmamalıdır ki; Her ülkenin içerde ve dışarda yumuşak karnı, etnik ayrımcılıktır. Ve şuan bu bizim ülkemizde kara kabus gibi gün yüzüne çıkmış durumdadır.

Türkiye ‘de (Türk,Laz,Çerkez,Pomak,Kürt,Ermeni,Rum,Yahudi,Süryani (Nasturi) Arap, Alevi,Müslüman,Hristiyan vs. ayrımına bir son vermelidir. Siyaseten bu meselelere Oy kaygısı ile eğilmek son derece yanlıştır. Türkiye’ye sadece ve sadece zarar verir.

Hiçbir zaman unutulmasın ki, koca Osmanlı- Türk imparatorluğu,son iki yüz yıl içersinde böylesi tuzaklar ve ayrımlar yüzünden tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır.

Erkan Macit