YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...

“Zümrüdü Anka Yolculuğu” ve “Gerçeklikler Arası Seyahat” kitaplarının yazarı Neslihan Taş ile bir araya geldik…

 Gerçeklikler Arası Seyahat

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kimdir Neslihan Taş?

Kendini arayan bir yolcu diyelim… Yalandan öze geçmeye çalışan, içindeki potansiyeli açığa çıkarmaya çalışan bir tekâmül yolcusu olarak tanımlayabilirim kendimi. Kimliklerimi sorarsanız Türkiye’de 5 yıl, Almanya’da 2 yıllık Kimya mühendisliği kariyerini bir kenara bırakıp ruhsal şifa ve Thetahealing ve kuantum koçluğunu Spiritüel Rehberlik çatısı altında toplamış, insanların kendi özlerine dönmeleri ve içlerindeki muhteşem potansiyeli fark edip açığa çıkarabilmeleri için onları destekleme niyetiyle yola çıkmış biriyim. 37 yaşında feleğin çemberinden geçmiş, pek çok kişinin duymaya dahi tahammül edemeyeceği hakikatle yaşayan biriyim. Bekar anne olarak Almanya’da hayat mücadelesine devam eden, karanlıklarından pembe bulutlar çıkaran biriyim. Artık polyannacılığı bir kenara bırakıp emin ve sağlam adımlarla yere basmayı seçen, içindeki ışığın savaşçısı potansiyelini açığa çıkarmaya niyetli biriyim. Zülkarneyn’i kendime rehber alarak ilerleyen biriyim.

İlk kitabınız “Zümrüdü Anka Yolculuğu” nasıl çıktı ortaya? Neler anlattınız?

Bir kitap yazma hayalim vardı ama bu hayali hep uzağa öteliyordum ta ki bir gün hayat keskin bir şekilde yönümü değiştirene kadar... Almanya’ya göç etmiş, boşanmış ve burada yeni bir hayata başlamıştım. Güçlü ama yalnız bir kadın olarak sıfırdan bin bir emekle bir hayat kurmaya niyet etmiş ve kariyer basamaklarını tek tek inşa etmiştim. O zamanlar bunun benim için doğru olduğuna inanıyordum. Aynı zamanda sağlam bir ruhsal uyanış sürecinden geçiyordum ama bunun da adını henüz koyamamıştım. Toplumda bir kimlikle (mühendis) var olma çabam ve bu kimliğe farkında olmadan sımsıkı tutunuyor olmam İlahi Sistemin pek de hoşuna gitmemiş olacak ki beklenmedik bir şekilde çok sevdiğim işyerinden haksızlığa uğrayarak işten çıkarıldım. Bu ani ve değersiz kopuş benim için yeni bir başlangıç olacaktı, acıdan geçmeyi başardığımda. İlk bir ay hasta, yalnız ve hayattan kopuk bir biçimde yaşadım. Sonra adım adım gücümü toparlamaya başladım ve ruhsal uyanışımın başladığı andan bugüne kadar sinemde biriken ve ısrarla bunları bir türlü anlayamayacak kişilere anlatmaya çalıştığım hakikatleri içimden geldiği gibi yazmaya başladım. 3 yıldır içimde tuttuğum bu farkındalıklar benden akıvermişti sanki. Doğaya çıkıp, bazen çimlerde, bazen bir bankta oturup saatlerce yazıyordum. Yazdıkça iyileşiyordum. Yazdıklarımın bir kitap olacağına dahi inanmazken bir gün şansımı deneyip yazdıklarımı bir editöre ilettiğimde gelen olumlu yanıt beni çok mutlu etmişti. Ardından mucizevi bir biçimde İlahi destekle doğru insanlar doğru zamanlarda karşıma çıkmaya başladı ve kitabım basıldı. Garip bir biçimde bu kitap bugüne kadar kendini geliştirmek için çabalayan ve bir arayışta olan, acının içine sıkışmış ve bir çıkış yolu arayan insanlara ulaşmaya başladı. Bu kişiler dünyanın farklı yerlerinde bile olsak beni sosyal medya aracılığıyla buluyor ve bana yazıyorlardı. Artık yolu tek başıma değil, hayatla, ilahi sistemle el ele yürüdüğümü anlamıştım. Bu kitabı tekâmülde başlangıç seviye olarak adlandırabilirim. Zira kendim de tekâmül yolundan geçtiğim için hakikatleri fark ettikçe yazıyordum. Bu kitapta bilinçaltının hayatımız üzerindeki etkisini anlatıyor, evrende işleyene yasalarla insanları tanıştırıyorum. Hayatını dönüştürme teknikleri bölümünde olumlamaların önemi, içindeki çocuğu şifalandırma, çocukluk travmaları ve karma temizliği hakkında ipuçları veriyorum. Ego zihnimizi daha yakından tanıyor ve tezahür gücümüzü elimize almak için uygulayabilecekleri basit çalışmaları paylaşıyorum. Bu konulara ilgi duyan, ben kendimi arıyorum işe nereden başlamalıyım diyenlere hitap ediyor. Bu kitabın en önemli mesajı hayatın bizim aynamız olduğu hakikati... Hayat aynamızı nasıl doğru okuyacağımıza dair örnekler paylaşıyorum.

Efsaneye göre, rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Zümrüd-ü Anka kuşu, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşayan ve her şeyi bilen bir bilgeymiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş… Peki, siz hiç küllerinizden yeniden doğdunuz mu? Hayatınızda böyle bir dönüm noktanız oldu mu?

Hem de defalarca… 30 yaşımda beni derin uykumda yakalayıp sarsan ruhsal uyanış sürecinde, yaşamaya devam edebilmek defalarca kez küllerimden yeniden doğmam gerekti. Kitap da adını buradan alıyor. Hayatta ardada başıma gelen büyük hayat sorunlarının içinden sağ çıkabilmek için egosal yönlerimden kopmam gerekti. Önceleri nasıl bir süreçle karşı karşıya kaldığımı anlayamıyordum. “Allah’ım benden ne istiyorsun?” diyordum. Göç, fakirlik, boşanma, mobbing, ayrımcılık, ırkçılık, haksızlığa uğrama, imkânsız aşk acıları, bağımlılık acıları… Feleğin çemberinden geçiyordum sırayla. Sonra bir şey fark ettim. Her acı tünelinin içinden kendi acizliğini yaşayarak, acını görerek ve kabullenerek, bununla beraber bırakarak geçtiğin zaman acı geçiyor. Algı netleşiyor. Sen özgürleşiyorsun... Sonra Allah’ın beni neyin içinden geçirdiğini daha iyi algılayabilmeye başladım. Acıdan bu kadar korkmaya gerek yok çünkü acı senin hayatına kastetmiyor, egosal yüzünü, sahte yönünü senden ayırmak için geliyor. Burada altını çizmek istediğim nokta, acıdan zevk almayı bırakmak, acıya tutunmadan serbest bırakarak içinden geçmek... Pek çok insan acı çekmekten çok korkuyor. Kendi acısını bastırmak için çeşitli oyuncaklarla kendini oyalıyor. Bazen işkolik, bazen alkolik, bazen seks ya da tatlı bağımlısı oluyor. Bağımlılığın etkisi geçtikten sonra tekrar kendi acısıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Hatta bazıları kendi acılarıyla yüzleşmemek için toksik pozitivite ye tutunuyor ve bir spiritüel bypass yaparak acısını hafifletmeyi başarıyor. Aslında fark etmeden acıyı daha da derine itiyor. Hâlbuki acının içine girecek kadar cesur olup, bırakmaya ve rehberlik almaya gönüllü olsa o yangının içinden küllerinden tekrar doğacak… Zira senin varlığın ölümsüz… Başına gelenler seni öldüremez çünkü ölüm de bir illüzyon. Başına gelen bu acı sahte yüzün pes edip kişilinden kopup gitmesi için başına geliyor. Bu bir arınma süreci. Bir nevi sırat köprüsü… Seni cehennem bilincinden alıp cennet bilince doğru götüren ince ve keskin bir yol… Evet, ben de defalarca kez ölüp tekrar dirildim. Göç, boşanma, inziva süreçleri yaşadım... Ardından tekrar hayatımı kurdum derken bu kez 4 yıllık emeklerimin bir kadının emeklilik öncesi verdiği keyfi kararıyla çöküşü ve benim için küçük bir ölüm gibi olan işten çıkarılma, ardından tekrar girdiğim pozisyonda bu kez 3 ay sonra kendi şefimin beni kıskanıp ayağımdan çekip beni indirmesi… Defalarca kez ruh eşi ve ikiz alev aşklarından geçerek tekâmül etme ve aşkı aşma süreçlerim… Bağımlıkların acısı beni terk ederken kalbim yarıla yarıla ağlamalarım... Bu yol çok ağlamalı, bol bırakmalı bir yol... Geriye sen diye bir şey kalmayana, geriye senden sadece bir boşluk kalana kadar devam eden bir yol... Sevginin senin içinden akıp geçebileceği bir boşluk... Çünkü sen diye bir şey yok... Sadece sevgi var. O da ilahi Kaynağın, Allah’ın enerjisi...

İkinci kitabınız “Gerçeklikler Arası Seyahat” hakkında da konuşalım isterim… Kitabın okura verdiği mesaj nedir?

Paralel gerçeklikler arasında seyahat etmek mümkün!  Alternatif olasılıklar arasında geçişler yapmak mümkün! Kendi hayatımda hiçbir kuantum eğitimi almadan gerçekleştirdiğim 2 kuantum sıçraması ve sayısız geçişler bunun ispatı. Bunun için sırasıyla Evrende işleyip duran ilahi sistemi anlamaya, kendi enerjimizi ve olasılıklarımızı tanımaya, enerjisel dengesizlikleri fark etmeye ve enerjimizi nasıl dengeleyeceğimizi öğrenmeye ihtiyacımız var. Bu kitapla bütüne maksimum katkıda bulunmayı dilediğim için anahtar bilgileri madde madde uygulayabilecekleri biçimde okura hediye ettim. Ayrıca kendi dönüşüm yolculuğumu da ilk kitaba kıyasla daha detaylı dile getirdim ki gerçekliğimizi nasıl okuyup nasıl dönüştürdüğümüze örnek olsun. Bu kitap derinleşmek isteyenler için. Kuantum fiziğinin bize açtığı ufuktan gerçekliğini eline alıp onunla bir top gibi oynamak isteyenler için. Kitapta ünlü Rus kuantum fizikçisi Vadim Zeland’dan da alıntılar var. Manifest yolunun yapıtaşlarını anlamak isteyenlere özel bir çalışma olarak hazırlandı. Bilincin kademelerinde ilerledikçe kurban bilincinden özgürleşip kendi tezahür gücümüzü elimize almaya doğru yol alırız. Bu kitap manifester bilincinin farkındalıklarını içeriyor.

Kimya mühendisi olmanın yanı sıra aynı zamanda bireysel koçluk veriyorsunuz ve yazarsınız. Peki, hangisine daha yakın hissediyorsunuz kendinizi? Hangisi için “benim” diyebiliyorsunuz?

Mühendisliğe hiçbir zaman ait hissedemedim kendimi, üzerime düşen görevleri mükemmel yerine getirsem de… İçimde bir yön masa başı çalışmayı reddediyor saatlerce doğada kalmak ve özgür olmak istiyordu. Penguenlerin karada yürürken çok komik görünmesi gibi, ben de ait olmadığım ve ait hissetmediğim bir ortamda kendime yabancı kalarak yaşadım yıllarca… İlahi sistem beni ani kopuşlarla kendi yoluma çevirene kadar. Lütfun da hoş kahrın da hoş dediği gibi, başına ne geliyorsa senin hayrına olarak geliyor aslında. Allah penguenleri karada yürümek için değil yüzmek için yaratmıştı. Suyun içinde tam potansiyellerini kullanıyor, suyla dans ediyor ve suda uçuyorlar sanki... Kara onlar için bir geçiş mekânı sadece… Sen de ait olmadığın bir çevrede isen kendini yadırgayabilir, yeteneklerini sorgulayabilir ve kendini küçültebilirsin. Kendinden şüphe etmeyi bırakıp kendini onaylayarak ilerlediğinde sana ait olan yolun kapıları açılmaya başlıyor… Benim için de katkıda bulunarak, insanların hayatına dokunarak yaşamak böyle bir şey... Saatlerce anlatsam da yorulmam farkındalık konularını çünkü zaten bunu yapmak için doğmuşum. Bu durumda çalışmıyorsun, sadece kendini yaşıyorsun. Evet kendi yolunda yürümek için en başta büyük bir cesarete ihtiyacın var ama bu cesaretin ödülü de geliyor.

Bireysel koçluk verdiğiniz alanlar neler peki? Size hangi konular için danışabiliriz örneğin?

Hayatta sorun yaşadığınız alanlar üzerinden bana gelebilirsiniz. Zira sorunların kaynağı bilinçaltımıza dayanıyor. İlişkilerde yaşanan sorunlar, cinsel kimliği reddetme, aldatılma döngüleri, para ile olan ilişkimizdeki daralma, hastalıklar ya da iç huzurun olmayışı danışanlarımın bana geliş sebebi olabilir. Onulmaz aşk acılarına düşerek uyanışı başlayanlar ile de çalışabiliyoruz. Ya da sadece “ben artık kendimi daha yakından tanımak istiyorum, kim olduğumu anlamak istiyorum” diyerek bana gelenler de var. Yaşadığı travmatik anıların acısından özgürleşmek için gelenler de var. Potansiyelini açığa çıkarmak isteyenler de... İçsel bölünmüşlüğünü tamamlayıp gölge işçiliği yapmak isteyenler de… Thetahealing korkular, pişmanlık, suçluluk, kırgınlık, öfke & kin, ilişki ve para blokajları üzerinde çalışmayı mümkün kılan bir teknik. Atalardan edinilmiş karmik yükleri de serbest bırakmayı sağlıyor. Bununla beraber benim farkım kişilerin egosal kalıplarını derin bir seziyle tanımak ve kişinin farkındalığını artırarak onu kendi hayatının kralı/kraliçesi olma yolunda yani tezahür gücünü eline alma yolunda desteklemek. Kişilerin kendilerinde habersiz olduğu potansiyellerini ve gelişmiş versiyonlarını meditasyon aracılığıyla görüp kendilerine bu versiyonuna dönüşme yolunda rehberlik ediyorum. Onlara tekâmül derslerini nasıl tanıyacaklarını anlatıyorum. Lakin bu anlattıklarım soyut hakikatler olduğu için, bunların kişilerin idrakine inmesi ve derinleşmeleri için kendi deneyimlerine ve birkaç yıla ihtiyaçları olabilir. Yani aslında onlara yolu açıyorum. Beraber dönüşüm yolculuğunu başlatıyoruz. Genelde danışanlarım hayatlarında yaklaşık bir aylık düzenli çalışma sonrasında ilk dönüşümleri görmeye ve deneyimlemeye başlıyorlar.

Bundan sonraki projeleriniz neler? Yeni kitaplar da gelmeye devam edecek mi?

Şu an Almanya’da şirketim “MindShift Evolution Coaching”’in kuruluşu ile iştigal ediyorum. Niyetim burada Almanca Workshop ve seminerler organize ederek özellikle ağır şartlarda çalışanlara katkıda bulunmak. Bunun için stres yönetimi, tükenmişlik sendromunu önleme çalışmaları, özgüven artırma gibi konularda atölye çalışmaları yapmak. Halihazırdaki 2 kitabımı Almanca basım projem var. Elbette yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Çünkü yazmak da Yaradan’ın bana lütfettiği bir yetenek... Günümüzde ışığın savaşçısının kılıcı kalemidir. Özellikle “İnsanın Yolculuğu” adı altında tekâmül yolunu ve tekâmül derslerini konu alan bir kitap niyetim var. Türkiye’deki danışanlarım için “Tekâmül basamaklarında nasıl ilerlenir?” başlığında bir online Video eğitimi projem var. Ta ki dileyen evinden uygun bir bütçe ile kendini geliştirebilsin diye. Aslında tekâmül gibi önemli ve derin bir konunun “kişisel gelişim” adı altında basitleştirilmesini de pek uygun bulmuyorum doğrusu. Aydınlanma çağındayız ve kollektif olarak tekâmül etmemiz isteniyor. Niyetim bu süreçte kendi üzerime düşeni yapıp ruhsal görevimi yerine getirmek ve insanların bir su gibi ihtiyaç duyduğu hakikatleri onlara iletmek...  İlerleyen yıllarda talep arttıkça Türkiye’deki ve Avrupa’daki takipçilerime Avrupa’da 3 günlük Retreat / Atölye programları sunmak ve çalışmalarımızı gruplar halinde yüz yüze gerçekleştirmek ve gerek Almanca gerek Türkçe seminerler vermek niyetindeyim. Kolaylıkla ve mucizelerle olması için neler mümkün diyelim.

Sohbetiniz için teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ben teşekkür ederim. Sorularınızı keyifle cevapladım. Son olarak dünyadaki tek gerçek hakikati hepimize tekrar hatırlatmak isterim ki o da sevgi… Ancak özümüzü sevebildiğimizde, ayrılıkları kafada bitirdiğimizde el ele verebileceğiz. Hayat sevgiyi paylaşmak için var. Hayat evden çıkıp doğaya kendimizi atıp özgürce yaşamak için var. Hayat bazı hırsların, prestijin peşinde koşmak için çok kısa. Hayat birbirimizin canını yakmak için değil, kendimizi ispatlamak için değil, özgürce var olup içimizdeki cevheri açığa çıkarabilmemiz için dizayn edilmiş. Özdeki bu özgürlüğe ve sevgiye erişebilmek duasıyla sözlerimi bitiriyorum. Bana bu fırsatı sunduğunuz için çok teşekkürler.